O sırada Mi Nam'ın yanına biri oturdu.A-ama....o....neden burada?"İşte buda benim abim Eylül!"
~~~
İnanmıyorum!Mi Nam'ın abisi Shin Sook mu?Bu nasıl olur?Su an da "donup kalmak" tabirini yaşıyordum galiba.Shin Sook'un da benden bir farkı yoktu.Mi Nam ise ne olduğunu anlamamış bir vaziyette bir bana bir abisine bakıyordu.
Sonunda Mi Nam dayanamayıp"Ne oldu?Yoksa siz birbirinizi tanıyor musunuz?"dedi.
Eğer Shin Sook birbirimizi tanıdığımızı söylerse işin daha kötüye gideceğini bildiğim için hemen atıldım."Hayır.Sadece eski bir arkadaşıma benzettim"dedim.
Shin Sook'da beni başıyla onaylayarak"Evet.Aynı eski bir arkadaşıma benziyor!"dedi.İçimden derin bir"Ohh!!"çektim.
Bir süre sessizlik oldu.Ama bu da benim koreye geldiğimdeki heycanım gibi çok sürmedi.Shin Sook telefonunu çıkartıp saate baktı."Off çok geç kaldım.En iyisi ben gidiyim"dedi ve masadan kalktı.Mi Nam"Ama abi hani bize Kore'yi gezdirecektin"dedi dudaklarını büzerek.Ahh Mi Nam boş ver o salak abin bize bırak Koreyi şu marketi bile gezdiremez dedim içimden.Shin Sook gözlerini benimkilerle buluşturunca hafif kızardığımı hissettim.Olamaz yıllar sonra tekrar karşılaşıyoruz ama ben daha ilk dakikada kızarıyorum.Aferin bana!
Shin Sook kardeşinin yanağına bir öpücük kondurdu."Belki daha sonra"dedi ve lokantadan çıktı.Mi Nam şaşkın şaşkın abisinin arkasından bakıyordu.Ben ise "Zafer!!"diye geçiriyordum içimden.Mi Nam yüzünü bana döndüğünde"Gıcık!"dedi ve kaşlarını çattı.
"Neyse boş ver.Uzülme!"dedim."İyi o zaman bizde eve gidelim."dedi."Ev mi?"dedim şaşkın bakışlar atarak."Evet"dedi Mi Nam."Olmaz!!"dedim hemen."Neden?""Cünkü okulun yurdunda kalacağıma babama söz verdim."dedim."Peki seninle gelmemi istermisin?""Yok sağol.Ben bir taksiyle giderim"dedim ve masadan kalktım.Mi Nam"Dur!"demeden koşarak lokantadan çıktım.
Bulabildiğim ilk taksiye atladım.Soföre "Korea University"dedim.Soför beni başıyla onayladı ve sürmeye başladı.
~~~~~
Bilmem izledinizmi ama kendimi aynı "To The Beautiful You" dizisindeki Goo Jae Hee gibi hissettim.Ama tek fark ben bir erkek lisesinde değilim.Ben bunları düsünürken şoför bavulumu yanıma koydu.Kafamı çevirdiğimde şoför 'bana paramı ver' dercesine bakıyordu.Ona parasını uzattım ve okulun koca kapısından içeri girdim.
Bu okul kocaman olduğu için birine okulun yurdunun nerede olduğunu sormam gerekiyordu.Birden bana gözlerini dikmiş bakan bir kadın fark ettim.Bu kadına sorabilirim buraları iyi biliyora benziyor.Adımlarımı kadının olduğu tarafa doğru hızlandırdım.Sonunda kadının yanına geldiğimde"Bakarmısınız!"dedim.Kadın başını bana doğru çevirdi ve"Buyrun"dedi."Ben müdürü arıyordum.Odası nerede?"dedim.Kadın gülümsedi ve"Ben sizi götüriyim"dedi ve yanımızdaki binaya girdi tabii bende arkasından.Bir kaç merdiven bir kaç uzun koridordan sonra"MüDüR" yazan odaya girdik.Ama bir şey dikkatimi çekti.Odada kimse yoktu.Birden beni buraya getiren kadın müdürün deri kırmızı koltuğuna oturdu.Off bu uçak yolculuğu beni iyice sarstı.Nasıl anlamadım bu kadının müdire olduğunu?
Ben "Ozür dilerim efendim"dedim.Kadın önündeki dosyaları incelereken"Onemli değil"dedi.Kadın doğrusu müdire dosyadan kafasını kaldırdığında"Sen Eylül olmalısın"dedi ve deri kırmızı koltuğundan kalktı.Bana doğru yürümeye başladı.Müdirenin yürürkenki topuk sesleri bana rüyamı hatırlattı.İstemsizce yutkundum.
Müdire bana iyice yaklaştı ve "Sınavı geçmişsiniz.Okulumuza girmek için elemelere girmeniz gerektiğinizi biliyorsunuz demi?""Biliyorum efendim"dedim."Peki o zaman sizi kalacağınız odaya götürelim."dedi ve o sırada odaya bir kız girdi.Müdire"Bu öğrenciyi kalacağı yurda götür""Peki efendim"dedi ve bende kızın yanına gittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ukala Prenses(ASKIDA T^T)
RomanceHer şeyden çok sevdiğin ailen mi yoksa kalbini çalan biricik aşkın mı ? Bunu bi düşün ya da boşuna kafanı yormak yerine vakit kaybetmeden hikayeyi okumaya başla! Cünkü bu masumiyetin hikayesi,heycanın,aşkın,sevginin hikayesi.Dostluğun,intikamın,hüzü...