- Bugün bir silah sevkiyatı olacak, mallara el koyacağız ve kaçak silah satmaktan ötürü Celal'i içeri alacağız.
- Kaynak nedir amirim ?
- Dinlemede ağımıza takıldılar Önder yada bilerek böyle bir şey yaptılar belli ki Celal'in düşmesini istiyorlar.
Yazıhane,
Dayı ,Ali Osman, Selim , Ömer, Sadık, Alper ve Hasan toplantı yerinde oturuyorlardı.
- Niye böyle bir şey yaptık Selim?
- Ali Osman Abi, Celal o masada oturuyorsa bizim sayemizde oturuyor. Bizimle iş yapıyor ama daha çok bizi kullanıyor. Bugün Dağlıca bizim üstümüze tüm gücüyle gelse ne yaparız? Ona karşı koyacak gücümüz yok.
- Peki bundan sonrası ne olacak yeğen ?
- Dayı Selim'in yapmak istediği Celal'in ayağını kaydırip yerine seni oturtmak.
- Ömer benim uyuşturucunun olduğu masada işim olmaz oğlum
- O masadan uyuşturucuyuda söküp atacağız Dayı. Sevkiyatın olduğu anda polis silahlara el koyarken ,bizde Nuri'nin deposunu basip mallarını alacağız. Ruslarla savaş içindeyken bunu herkes Ümit yaptı sanacak.
*******************************
Yer altı dünyasında durumlar çok karışık, büyük güçler Türkiye'de varlıklarını kuklaları olan mafya topluluklarıyla sürdürüyordu. Bir taraftan Amerika için çalışan bir konsey öbür tarafta Rusya için çalışan bir konsey.
" Ödeme yapıldı mı Lujin?" Bir cellat gibi bekleyen iri yarı yaklaşık iki metre boyunda olan uzun saçlı sarışın adam cevap verdi. " Hayır Patron" Deri kaplama sandalyesiyle Lujin'e doğru döndü, sakin bir eda ile
" O p*ç kurusunu burada görmek istiyorum" Lujin izin alarak odadan çıktı. Telefon çaldı, "İbrahim Dağlıca sizinle görüşmek istiyor "-Ne zaman?
- Şimdi
Arabayı hazırlatıp mekânı terketti. Her yerde korumaların olduğu , geniş ve içinde havuz olan bir bahçeye geldi, içeri girerken silahını verdi.
- Hoşgeldin Arthur, oturmaz mısın?
- Beni acil görmek istediğinize göre bir şey oldu sanırım Efendim. artık
- Seni buraya yeni görevin için çağırdın ; Herkezi yok edeceksin !
********************************
Bir inşaatın dördüncü katında, çimento lekesi ve tozlarla kaplı iş elbisesi ile yaşı henüz kırk olmamış fakat dökülmüş ve beyazlamış saçları ile bir adam oturmuş , elindeki sigarasını içiyordu; Dökük ve yıkık bir hayat yaşamış olduğu gözlerinden anlaşılıyordu , elleri inşaatta çalışmaktan nasır tutar hale gelmişti. "Abi" Kederli adam arkasını döndü , sigarası elinden düştü " Ne işin var senin burda!" diye öfkeli bir edayla bağırdı. "Sen git adam vur! İnşaat köşelerinde ne işin var" yüreği burkulan delikanlı "Abi bana bunu yapma.. Bana kızmaktan ne zaman vazgeçeceksin?" Kederli adam ayağa kalktı işaret parmağını delikanlıya çevirerek tehdit eder ve hesap sorarcasına "Ben sana hem abilik hem babalık yaptım. Senin okumanı istedim, sen ise meşru olmayan bir hayatı seçtin. Seni affetmiycem Selim!"
Selim itiraz edercesine "Ben masumlara bir şey yapmıyorum onları koruyorum, mazlumların kanını emenlerle savaşıyorum" delikanlının sözünü kesti
"Sevdiğin kızı yanındayken vurmuşlar. Bu yolda kendin dahil tüm sevdiklerini kaybedeceksin Selim!"