2.Bölüm

7.3K 152 4
                                    

Yüzüne vuran güneş ışığıyla uyandı.Yatağında uyku sersemliğiyle doğrulduğunda aklına dün akşam başına gelen olay geldi.Dük Winston'un tutkulu öpücüklerini düşününce yüzüne dalga dalga kızarıklık yayıldı.Nerden bilebilirdi ki o soğuk görünüşlü adam onu ateş gibi yakacaktı.Bir haftadır özel hizmetçiliğini yapan Mary kapıdan içeri girince düşten uyanır gibi oldu.
"Günaydın Leydim.Bugün çok erkencisiniz efendim.Leydi Machell dün akşam rahatsızlandığınızı sabah erken uyandırmamamızı tembih ettiler."dedi Mary.
Penelope hastalık mevzusunu unutmuştu.Leydi Machell ile eninde sonunda yüzleşmek zorunda kalacaktı.Mary yardımıyla geceliği çıkartıp mavi renkli günlük elbisesini giydi ve kahvaltı için odadan çıktı.
Kahvaltı masasında kimse yoktu.Ya Penelope erken inmişti ki saat 8:00 olmuştu ya da diğerleri odalarında kahvaltı yapıcaktı.Dün akşamdan beri açtı o yüzden tabağını taze yumurta,peynir ve bir sürü aperatifle tıka basa doldurup uzun masaya oturdu.Uşak çayını koyarken ona;"Galiba herkes uyuyor hala ."dedi.
Uşak"Leydim,Dük Winston sabah erken kalkıp kahvaltı yapıp dışarı çıktı.Birkaç kiracısıyla görüşecekmiş.Akşam yemeğine geleceğini söyledi.Leydi Machell sizin kahvaltıya inmeyeceğini düşünerek odasında kahvaltı yaptı."dedi.
Penelope düşünceli bir sesle"Sağol Tom,o zaman Leydi Machell benimle görüşmek isterse kahvaltıdan sonra kütüphanede olucam haber verirsin."dedi.
Uşak Tom"Peki efendim"diyerek dışarı çıktı.
Düşünceleriyle baş başa kalan Penelope aslında sabah kahvaltısını tek başına yapmaktan memnundu.Leydi Machell'e açıklama yapmaktan kurtulmuş,ayrıca dün akşamdan sonra Dük Winston ile de karşılaşma gerginliğine girmekten de kurtulmuştu.Yavaş yavaş kahvaltısını keyfini çıkararak yapıyordu.
Dün Dük hazretlerinin anlattığı kaçırılma hikayesini düşünmeye başladı.Kızarmış ekmeğine tereyağ sürerken bu konuda kimden bilgi alabileceğini aklından geçiriyordu.Belki Leydi Amelia'dan bilgi alabilirdi.Kendisinden 5 yaş büyük olan Amelia Dockers ikinci çocuğunu doğurmuş ve mutlu bir evliliği vardı.Dockers Marki'sinin eşi olarak bir yetimhane kurmuştu.Kesin bu konuda yardımcı olurdu.Ayrıca arkadaşını da özlemiş onu görmek için sabırsızlanıyordu.
Kahvaltısını bitirip kütüphaneye geçip ,doğruca yazı masasına gitti.Hemen Amelia'ya bir pusula yazıp yarın onu görmek istediğini eğer kendisi içinde uygunsa yarın uğruyacağını yazdı.Üzerine kum serpip mürekkepi kuruttuktan sonra kağıdı katlayıp mühürledi.İpi çekip uşağı çağırdı.
"Bunu Dockers Markizine gönderir misiniz?"dedi Penelope.
"Peki,Leydim.İsterseniz cevabını da beklerim."dedi uşak.
"Gerek yok siz sadece bunu götürün."dedi Penelope.
Uşak çıktıktan sonra Penelope dün gündüz okuyup yarim biraktigi kitabını alıp pencere kenarındaki koltuğa oturdu.Elindeki romana konsantre olmaya çalışıyordu ama Amelia'ya soracağı sorular aklını meşgul ediyordu.Aynı paragrafı 5 kere okudugunu fark edince kitabı koltuğun kenarına koyup düşüncelerine gömüldü.
Eğer yarın bir şeyler bulursa ilerleme kaydetmiş olacaklardı.Hayatının bu kadar çabuk değiştiğine inanamıyordu.3 hafta önce babasıyla taşra hayatı yaşarken birden babasını kalp krizinden yitirmişti.Aklına babası gelince gözleri doldu.Babası biraz dalgın ve işkolik bir adamdı ama onu çok severdi.Annesi öldükten sonra hayatla bağlarını koparmış kendini araştırmalarına vermişti.Kendince severdi Penelope'yi.Babasını çok sevdiği arastirmalariyla ilgili kitap okurken kalp krizi gecirmesi sonucu odaya girdiklerinde ölü bulmuşlardı.Sonra birden dünyası tepe taklak olmuş,1 hafta içinde cenaze işleriyle uğraşmış sonra avukatlarla görüşmüştü.Babasının ona vasi tayin ettiğini öğrenmişti.Babası sağken hiç görüşmediği akrabalarının onu yanına çağırdığını ve artık onların yanında kalacağını öğrenmişti.Vasisi olan Dük Winston'un bekar olduğu için halasının şaperonluk görevi için Londra'ya getirildiğini öğrenmişti.Babası ona küçük bir çeyizi için gelir bırakmış ve aylıkta bağlatmıştı.Ama onlara sahip olmasi icin önce evlenmesi gerekiyordu.Babası annesi öldükten sonrada yas için siyah giymesine karşı çıkmış o yüzden Penelope babasının hatrı için onun ölümünden sonra da siyah giymemişti.Ama abartılı kıyafetlerden uzak duruyor kendince yas tutuyordu.Babasını çok özlüyordu.
Babasının onun evlenmesini istediğini biliyordu ama o hemen evlenmek istemiyordu.21 yaşındaydı belki evlilik için yaşı geçmişti.Ama babası sağken ona talip olanların çoğundan hoşlanmamış bir şeyler hissedememişti.Ayrıca babası onu sosyeteye takdim etmek için Londra'ya da gönderme taraftarı değildi.Zaten Penelope de gitmek istemiyordu.
Ama şimdi Londra'daydı ve babasından kalan parayı alması için evlenmesi lazımdı.Nasıl olucaktı bu bilmiyordu ama olsun.Daha sosyeteye takdim gecesinde başına iş açmıştı.Ama daha önünde koca bir sezon vardı.Kendi düşüncelerinde kaybolmuşken kapı açıldı,uşak Leydi Machell'in onu odasına çağırdığını haber verdi.
Penelope bu görüşmeye hazırlıklıydı.Leydi Machell yatağında uzanmış çayını içiyor,mektuplarını okuyordu.Penelope'yi görünce şöyle bir süzdü sonra eliyle yanındaki koltuğu işaret ederek,"Kızım nasıl oldun iyi görünüyorsun ama heyecandan hastalandın herhalde.Olur böyle şeyler canım kendini üzme yarın ki baloda dün geceki eksikleri kapatırız.Rengin hafif soluk gibi iyi uyumışsundur umarım canım."dedi.
Penelope bu tatlı ara vermeden konuşan minyon kadını ilk görüşte sevmişti.Sadece biraz fazla efhamlıydı Leydi Machell.
Penelope,"Leydi Machell dediğiniz gibi heyecandan oldu herhalde kaç gündür üst üste heyecan yaşadım.Sizi orda bıraktığım için özür dilerim efendim.Yarın ki balo da daha iyi olucam."diye cevap verdi.
"Penelope bana kaç defa sadece Maria Hala demeni sana söyledim.Lütfen şu resmi hitapları bırakalım kızım.Sen benim kızım sayılırsın.Neyse aslında erken gitmen iyi oldu dün akşam çok kalabalıktı ve boğucuydu.Ben bile zor katlandım."dedi Leydi Machell.
Penelope,"İsterseniz size mektuplarınıza cevap yazmakta yardım edebilirim Maria Hala."diye konuyu değiştirmek için öneride bulundu.Sonra aklına yarın Amelia'ya gitmek için izin alması gerektiği geldi.
"Maria Hala yarın Dockers Markizine ziyarette bulunmak istiyorum. Amelia çocukluk arkadaşım olur ayrıca yeni doğum yaptı.Sizce uygun mu acaba?"diye sordu.
Mektuplarını kenara çeken Leydi Machell gözleri parlayarak doğruldu;"Gidebilirsin tabii canım hem onlarla görüşmen bizim için yeni davetlere çağrı da demek.Markinin etrafında çok fazla bekar arkadaşı var."dedi
Penelope gitme iznini aldığı için halinden memnun gülümsedi.Leydi Machell onun için evlilik planları yaptığını biliyor ama iyi niyetli olduğu için sesini çıkarmıyordu.Kendisi hiç evlenmediği için Leydi Machell ,Penelope'nin evlenip mutlu olmasını istiyordu.
Penelope öğleden sonrasını Leydi Machell ile mektuplara cevap vererek geçirdi ve sonra akşam yemeğine hazırlanmak için odasına çekildi.Mary ona sıcak bir banyo hazırlamıştı.Güzel sıcak bir banyodan sonra gül pembesi yakası fransız dantelli elbisesini giydi.Saçlarının yapılması için aynanın karşısına oturdu.Mary hünerli elleriyle saçlarını gevşek bir topuz yapmış yüzüne bir kaç lüle çıkartmıştı.Bu saç modeli yakışmıştı Penelope'ye.
Odadan çıkıp merdivenlere yöneldiğinde Dük Winston ile karşılaştı.Kısa bir selamlaştıktan sonra Dük Winston elini uzatıp,"Penelope nasıl oldun?Bana akşam yemeğine inerken eşlik eder misin?"dedi.
Penelope koluna girip,"İyiyim teşekkürler Lordum.Sizi bütün gün göremedik galiba çok yoğun bir gün geçirdiniz."dedi.
"Evet bugün birkaç kiracıyla görüştüm.Ayrıca dün akşamki adamlar hakkında soruşturma yaptırdım.Denizcilermiş."dedi Dük Winston yorgun bir sesle.
Sesindeki yorgunluk yüzüne yansımıştı.Ama her zamanki gibi gayet şık ve yakışıklıydı.Penelope onu görünce elinde olmadan ona karşı bir çekim hissetmeye başlamıştı.Bu adam şimdiye kadar hiç bilmediği duygular uyandırıyordu içinde.Gözlerindeki bütün yorgunluğu öpücükleriyle yok etmek istiyordu.Odaya girince Leydi Machell'in masaya oturduğunu gördüler.Dük Winston,Penelope'ye oturmasına yardım edip masanın başına geçti.
Leydi Machell yemek servis edilirken Dük Winston'a dönüp, "Yarın ki baloya katılacaksın değil mi?Gündüz Penelope ,Dockers Markizine ziyarete gidecek ordan beraber baloya gelirler.Sende bana eşlik edersin David."dedi.
Dük Winston ,Penelope'nin yarın Dockers Markizine gideceğini öğrenince bir kaşını kaldırıp ona doğru baktı.Sonra şarabından içip Leydi Machell'e"Tabii Halacım memnuniyetle sana eşlik ederim ama bence Leydi Penelope baloya evden gitmeli.Markizin yanından gitmesi uygun değil."dedi.
Dük Winston karşısında oturan Penelope'ye bakarken tüm gün onunla karşılaşmamak için kendini dışarda işleriyle oyalamaya çalışmıştı.Onun başı eğik yemeğini yerken ki hali içinde bir şeylerin titremesine neden oluyordu.Kolunda odaya girerken bir ara onun kokusu başını döndürmüş dün akşamki gibi onu kuytuya çekip dudaklarına yapışma arzusu duymuştu.Bu arzunun ona sahip olamayacağını bildiği için arttığını düşünüyordu.Yasak elma olduğu için çekici geliyordu.Bir kadının yumuşak tenini hissetmeyeli de bayağı zaman olmuştu.Ama nasıl olsa Penelope yanında fazla durmayacaktı.Bir talip bulup evlenip yuvasını kuracaktı.Bu düşüncesinden rahatsız oldu.Ona başka bir adamın dokunacağından, başkasının karısı olacağı fikrine katlanamamıştı.Onun baloya bile ayrı gitmesini istemiyordu.
Bu düşüncelerle boğuşurken karşısından Penelope,"Lordum o zaman yarın Amelia'nın yanına uğrayıp balo saatinden önce evde hazır olurum.Siz o saatte evde olabilecek misiniz?"dedi.
Penelope bu adamı anlayamıyordu.Hem ona karşı ilgisiz davranıyor bütün gün onunla ilgilenmiyordu hemde başkasının yanında baloya gitmesine izin vermiyordu.Her şey kendi kontrolünde olsun istiyordu.Amelia ile birlikte baloya gitme fikri onun hoşuna gitmişti.Ama vasisini dinlemek zorundaydı.
Dük Winston"O saatte evde olucam Penelope"dedi ve alaycı bir sesle devam etti."Hem bu baloya sana eşlik etmeye geliyorum.Taliplerden gelen teklifleri değerlendirmek için orda bulunucam."
"Bende biran önce kurtulmayı ümit ediyorsunuz galiba Lordum.Pek talibimin olacağını sanmıyorum."dedi sinirle Penelope.Dün gece kendisini öpen bu adam şimdi başka erkeklerle onu evlendirme derdindeydi.Sorunluydu bu adam.
Leydi Machell hemen,"Saçmalama Penelope tabii ki talibin olucak.Senin gibi güzel bir genç kızın hemen dikkat çekeceğini göreceksin."dedi
Yemekten sonra kristal odaya geçtiler.Geniş koltuklar ve odaya adını veren kristal vazolarla çok şık bir oturma odasıydı.Leydi Machell uzun koltuğa oturup Dükün uzattığı kadehi aldı.Penelope içecek bir şey almamıştı.Dükte kendisine brande doldurup Penelope'nin yanına oturdu.Dükün sıcak bacakları Penelope'nin bacaklarına değiyor, kalçaları kalçalarını kıyafetin altından yakıyordu sanki.Penelope hafifçe koltukta yana kaydı.Ama sanki Dük onun rahatsız olduğunu hissetmiş ama gıcıklığına yapıyormuş gibi daha da yayıldı ona doğru.
Her şeyden habersiz olan Leydi Machell dün geceki baloda olan olayları anlatıyor ve Dük ile karşılıklı sohbet ediyordu.Baloda iki Leydi kavga etmiş eşleri olay çıkmasın diye nasıl müdahale etmişti onu anlatıyordu.Dük'ün arkadaşıydı bir tanesi de.Penelope pek onların konuşmaları dinlemiyordu.
Sonra Leydi Machell,"Gençler ben gidip yatıcam yarın çok hareketli ve yorucu bir gün olacak.Yarın dinç olmak için dinleneceğim.Penelope, sende erken yat kızım yarın çok göz alıcı olman lazım."dedi.
Dük Winston ,ona kalkarken yardım edip merdivenlere kadar geçirdi.Sonra odaya dönüp yine Penelope'nin yanına daha da yakınına oturdu.
Penelope daha yakınına oturunca heyecanlanıp doğruldu.Dük Winston'a dönüp"Lordum sizde bütün gün yoruldunuz yatmayacak mısınız?"dedi.
Dük onun yeşil gözlerine bakıp"Uykum yok benim ama sen istersen yatabilirsin.Tabii yarın için heyecanlısındır."dedi.
Penelope hemen dönüp "Benim de uykum yok Lordum."dedi.
"İyi o zaman yarın ki planlarını bana anlatabilirsin.Markiz ile buluşmanın bir amacı var sanırım."dedi Dük Winston.
Penelope, Dük’ün gözlerine içine bakarak”Lordum Amelia’nın ilgilendiği çocuk yuvasından bilgi alabiliriz diye düşünüyorum.Her gün onlarca babasız çocuk doğuyor bu kuruluşta.Çalışan ebeler hakkında da bir kayıtları vardır herhalde.”dedi.
Dük Winston,Penelope’nin konuşurken heyecandan pembeleşen yanaklarına bakarken hiç bu kadar çekici bir kadın görmediğini düşünüyordu.Ama konudan uzaklaşmadan ona cevap verdi.
“Umarım bir şeyler buluruz Penelope.Ben dün buluşacağım adamların Rose White gemisinde çalıştıklarını öğrendim.Dün buluşacağımız yerde beni bulamayınca gemiye dönmüşler.Sonra da gemi kıyıdan uzaklaşmış.Ticaret gemisiymiş ne zaman geleceği belirsiz diyorlar.”dedi Dük.
İçinde bir umutsuzluk vardı Dük’ün yıllarca içinde beslediği ümit sanki yavaş yavaş azalıyordu.Oğlunun yaşadığından bir emin olabilseydi.Penelope onun içindeki duygu karmaşasını hissetmiş gibi elini tutup,”Lordum hemen umutsuzluğa kapılmayın mutlaka onun yaşadığına dair bilgi bulucağız merak etmeyin.Hem ben yaşadığına inanıyorum.”dedi.
İçeriye uşağın girmesiyle birbirlerinden ayrıldılar.Uşak çay ikram ederken başka konulardan konuşmaya başladılar.Penelope,Leydi Machell ile bugün nasıl vakit geçirdiklerini anlatıyordu.
Uşak odadan çekildikten sonra Dük tembel tembel çayını yudumlarken onu seyrediyordu.Ne zaman yanında olsa vücudu hemen tepki veriyordu.Onun içinde olmayı hayal etti.Yavaş yavaş onunla sevişmeyi;onu doyuma ulaştırmayı istiyordu.Bu düşüncelerinden habersiz çayını yudumlayan Penelope onu hikayeleriyle eğlendirmeye çalışıyordu.Diğer kadınların aksine bencil değildi.Onun içinde bulunduğu ruh halini hissetmiş onu eğlendirmeye calisiyordu.
Penelope gerginleşince saçma sapan konuştuğunu biliyordu ama elinde değildi.Onunla baş başa kalınca tek düşünebildiği onun gögsünde dolaşan elleriydi.Gözleri çay fincanını tutan zarif güçlü ellerine kaydı.Birden kalkıp pencereye doğru yürüdü düşüncelerinden uzaklaşması lazımdı.
Dışarsı sanki karanlık bir kuyu gibiydi.Ama yıldızlar ışıklarıyla aya yol gösteriyordu.Birden omuzunda  Dük Winston’un ellerini hissetti.Penelope farkında olmadan ona doğru yaslandı.Onun yanında kendini güvende hissediyordu.Dük,onu omuzlarından tutup çevirdi.Gözlerinin içine bakmak için  çenesinden tutup kendine doğru çevirdi.”Benden kaçıyor musun Penelope?”dedi yumuşak bir sesle.
Penelope onun gözlerinin içinde kaybolmuştu.Gece gibiydi gözleri içinde kayboluyordu insan sanki.Zorlukla konuştu Penelope,”Lordum sizden neden kaçayım ki?”dedi.
Dük,onu daha da kendine çekerek,”Bana yalnızken David diyebilirsin Penelope.Benden uzaklaşmanı istemiyorum.”dedi.Ardından dudaklarıyla dudaklarını kavradı.Penelope’nin cevabı  dudaklarının altında boğulmuştu.Önce yavaş yavaş onu korkutmadan öpen Dük,birden tutkunun etkisiyle öpücüklerini derinleştirdi.Dük‘ün dudakları sanki onu ele geçiriyordu.Penelope’nin vücudu onun ellerinin altında yeniden hayat buluyor,daha ne olduğunu anlamadan kanepeye uzanmışlardı.Dük onun yakasından gögüslerini serbest bırakmış; dudaklarıyla gögüs uçlarını öpüyor,tadıyordu.
Dük hiç bu kadar büyük bir arzu hissetmemiş,kendini onun teninde kokusunda kaybetmek istiyordu.Sadece öpmek yetmiyor onun her şeyine sahip olmak istiyordu.Altında Penelope’nin masum zevk mırıltılarını duyunca birden aklı başına gelir gibi oldu.Onu kendinden  uzaklaştırıp kanepenin köşesine oturdu.Kalbi deli gibi atıyordu.Onun kanepede arzulu bedenini ve masum teslimiyetine bakıp kendinden utandı.Ayağa kalkıp ona toparlanmasına zaman kazandırmak için arkasını döndü,”Kendimi kaybettim Penelope özür dilerim.Sanırim bu olaylar karşısında kafam karıştı”dedi.
Penelope birden uzaklaşıp sanki kendisinden iğreniyormuş gibi arkasını dönmesinden çok üzülmüş ve kırılmıştı.Dengesizdi bu adam.Önce onu öpüp sonrada uzaklaşıyordu.Kanepeden kalkıp üzerini düzeltti ve hızla ona dönüp,”Anlıyorum Lordum.Sanırim benimde kafam karışıktı.Bunu yaşanmamış sayarsak çok sevinirim.”diyerek odadan çıktı.Aynı hızla kimseye saçı başı dağılmış şekilde görünmeden odasına ulaşmak için merdivenleri ikişer ikişer çıktı.Odasına girip kapısını çarparak kapattı.Hemen kendini yatağına atıp yaşadığı utançla ağlamaya başladı.
Oturma odasında kalan Dük,onun arkasından kapanan kapıya bakıyordu.Onu üzdüğü için kendinden nefret ediyordu.Yine kendini iyi ifade edememiş ona dokunmaktan iğrendiğini sanmıştı.Aslında tam tersi ona dokunmadan duramıyordu.Aynı çatı altında kaldıkları zaman içinde kendine hakim olması gerekiyordu.Hem yarın ki baloda belki taliplerinden birisinden hoşlanır ve evlenirdi.Hayır,bu olasaligi düşününce bile sinirleniyordu.Hırsla ellerini sıkıp yumruk yaptı.Penelope başkasıyla evlenmeycekti.
Beraber durdukları pencerenin önüne doğru ilerleyip disari bakarken kararını verdi.Penelope ile ben evlenicem,diye düşündü.Hem böylece ona karşı duyduğu arzuyu da dindirebilirdi.Daha önceki evliliğindeki gibi aşık değildi ama hissettiği arzu onu kendinden geçiriyordu.Bunu Penelope’ye söylese özellikle biraz önce aralarında geçenlerden sonra  hayatta kabul etmezdi,ama eninde sonunda onun karısı olacaktı.

Dük'ün TutkusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin