1.Bölüm

11.9K 187 6
                                    

                                                                                                                                                                        1834 - İngiltere

Londra’nın dar sokaklarında elbisenin eteklerine basmadan ilerlemeye çalışırken kendi kendine söyleniyordu. Bu sezonun onun için önemi büyüktü.Babasının ölümünden sonra arka arkaya başına gelen felaketler bile onu yıldıramamıştı.Dük Winston’un sessizce balo salonundan ayrılması dikkatini çekmiş ve onu izlemeye başlamıştı.Aslında balo salonun sıkıcı atmosferinden kurtulduğu için sevinmişti.Ama bu fevri hareketleri her zaman başına iş açıyordu.Dük Winston arabasına binmeden yaya olarak caddeyi geçip dar sokağa girmesinden sonra onu kaybetmişti.Vasisi olan Dük Winston çok sert ama bir o kadar da gösterişli giyim tarzıyla hemen dikkat çekiyordu.Penelope çamurla kaplanmış eteğini kaldırarak adımlarını hızlandırdı.Birden sert bir şeye çarptı.Panikleyerek gerilediğinde ayağı eteğine takılıp çamura düştü.Başını  kaldırdığında eğlenen ve hesap soran gözlerle bakan Dük Winstonu gördü.
“Leydi Penelope,en son sizi bıraktığımda taliplerinizden biriyle dans ediyordunuz.Burada ne işiniz var?”dedi Dük Winston.
Çamurun içinden debelenerek kalkmaya çalışan Penelope aynı zamanda kendisine yardım için kılını bile kıpırdatmayan Dük Winston'a kötü kötü bakıyordu.Zor da olsa doğrulup cevap verdi”Lordum yardım ettiğiniz için teşekkürler.Asıl sizin burada ne işiniz var?”
Aynı zamanda düşünüyordu Penelope en iyi savunma saldırıydı.Bu ona zaman kazandırırdı.
Ama Dük Winston birden onu tutup kendine çekerek duvara yapıştırdı ve dudaklarına yapıştı.Penelope ne olduğunu anlamadan panikle onu ittirmeye çalışırken yanlarından 2 adam geçti.Dük Winston'u kaybettiği sokaktan çıkmışlardı.Onlar uzaklaşana kadar Dük Winston onu bırakmadı.Zaten Penelope nerde olduğunu unutmuş sadece Dük Winston'un dudaklarının etkisi altında erimişti.Göğüsünün üzerinde dolaşan Dük Winston'un sıcak ellerini hissetmesiyle kendine geldi.Dük Winston birden ondan ayrıldı.Penelope utanç ve hissettiği garip hislerle boğuşurken onun gözlerine bakamıyordu.
Dük Winston açıklama yapmadan ordan geçen bir kiralık arabayı durdurdu.Önce Penelope’yi bindirdi,sonra kendi bir sıçrayışta karşısına oturdu.Evin adresini arabacıya verdikten sonra Penelope’ye sıcak gözlerle baktı.Ama Penelope’nin sorgulayan bakışlarıyla karşılaşınca bakışları birden çelik gibi soğuk bir ifadeye bürründü.
“Lordum ben....”diye Penelope konuşmaya çalışırken, Dük Winston buyurgan bir sesle” Eve varınca konuşuruz Leydim şimdi sırası değil”diye sözünü kesti.
Hızla malikaneye yaklaşırlarken Dük Winston'un bu kadar ani değişimi karşısında şaşkındı.Biraz önce kendisini tutkuyla öpen adam gitmiş,yerine buyurgan ve duygusuz biri gelmişti.Dük Winston'un hala arabasız tek başına ne işi olduğunu merak ediyor.Onu öperken yanlarından geçen adamları tanıdığını düşünüyordu.Çok kitap okuduğu için hayal gücü genişlemiş olan Penelope'nin aklına çeşit çeşit senaryolar geliyordu.Yüzünü arabanın penceresinee doğru çevirmiş dalgın dalgın dışarı bakıyordu.
Birden evin önünde durunca Dük Winston aşağı inip Penelope’ye inmek için yardım ettikten sonra girişe yöneldi.Kapıyı açan uşak onları bu kadar erken dönmüş görünce şaşırmışsa da hiç belli etmeden karşıladı.
Dük Winston uşağa dönüp ,”Leydi Hazretlerine sıcak bir banyo hazırlansın ve çalışma odasına da sıcak çay yanına da atıştırmalık bir şeyler hazırlayın.”dedi.Penelope’ye arabadan indikten sonra ilk defa gözlerine bakıp”Leydim üzerinizi değiştirip çalışma odasına gelin,halam gelmeden sizinle konuşacaklarım var.”dedi.
Penelope hiç itiraz etmeden hizmetçinin arkasından merdivenleri çıkmaya başladı.Odasına gelince yorulduğunu hissetmeye başlamıştı.Hemen küvete  sıcak su taşınmış ve hizmetçi yardımıyla üzerindeki çamurlu elbiseden kurtulmuştu.Küvetin içine girip lavanta kokulu sabunla üzerindeli çamur kokusundan sıyrılınca bütün yorgunluğu geçmişti sanki.İyice su soğumaya başlayana kadar küvette oyalandı.Hizmetçinin tuttuğu havluyla kurulanıp günlük muslin elbiselerinden birini giydi.Aynanın karşısında aşağı inmeye kendini kendini cesaretlendirerek odasından çıktı.
Dük Winston’un çalışma odasının kapısını çalıp içeriye usulca süzüldü.Dük Winston şöminenin karşısısındaki koltukta oturmuş ayaklarını alevlere doğru uzatmıştı.Alevlerin Dük Winston’un yakışıklı yüzüne vuran gölge oyunları ayrı bir çekicilik kazandırıyordu.Başını çevirmeden Dük Winston”Bu akşam ki hareketlilikten acıkmışsındır.Gel oturup bir şeyler atıştır”dedi.
Penelope karşısındaki koltuğa oturup uslu bir çocuk gibi hazırlanmış sandviçlerden atıştırmaya başladı. Sonra daha fazla dayanamadan”O adamları tanıyor musunuz?”diye sordu.
Dük Winston”O adamlar bugün bana mektup gönderip buluşmak istediler.Bana uzun zamandır aradığım bir şeyin onlarda olduğunu söylediler.”diye cevap verdi.
Penelope anlamamıştı.Eğer onlarla buluşmaya gittiyse neden kendisini tanımamalarını sağlamak için onu öpmüştü.Kafasından geçen soruyu ona da söyledi.
“Lordum o zaman niye saklandık onlardan.Hem onlarda size ait ne var ki?”diye sordu.
Dük Winston hemen cevap vermedi.Sanki söyleyip söylememek arasında kararsız kalmış gibiydi.Ama uzun bir sessizlikten sonra”Penelope ben yıllardır kayıp olan oğlumu arıyorum.Karım doğum yaparken vefat ettiğini biliyorsun.Tabii onunla beraber bebeğinde öldüğünü söylediler.Ama ben biraz araştırma yaptım ve üzerinden 5 sene geçmesine rağmen bir takım dellilere ulaştım.Doğum yaptıran ebe çocuğu kaçırmış olabilir.”dedi.
Duydukları karşısında şok geçiren Penelope ne söyleyeceğini şaşırmıştı.Dük Winston’un 6 sene önce evlendiğini biliyordu.Babasına davetiye gelmiş ama kafasını kitaplarından kaldırmak istemeyen babası Londra’ya düğüne gitmemişti.Büyük ihtimal davetiye geldiğini bile unutmuştu.Dük Winston’un uzaktan kuzeni olan Penelope bazı dedikodular duymuştu ama hamile karısının doğum sırasında öldüğünü ilk defa duyuyordu.
Şimdi Dük Winston’un bu gece orda ne aradığı açıklığa kavuşmuştu.Fakat Dük Winston konuşmaya”Peki sen orada ne arıyordun?Halam meraktan ölmüştür.Ona nasıl bir açıklama yapmayı düşünüyorsun?”diye devam etti.
“Lordum hava almak için dışarı çıkmıştım.Sizi tek başınıza uzaklaşırken görünce arkanıza takıldım.Sonra ara sokaklara girince merak ettim ve birden kayboldunuz.Gerisini biliyorsunuz.”dedi.
“Anlıyorum”dedi Dük Winston” Ama bu akşam benim yerime başka birisi daha karşınıza çıkabilirdi.Herkesin peşine takılma huyunuz mu var yoksa?”diye sordu.
Penelope kızgınlıkla “Ne demek istiyorsunuz Lordum?Ben tanımadığım insanlarını peşine takılmam asla.”diye kendini savundu.Bu adam kendini ne sanıyordu.Gıcık kendini beğenmiş herifin tekiydi.
“Peki bundan sonra ne yapacağız Lordum?Çocuğu nasıl bulmayı düşünüyorsunuz?”diye Penelope asıl konuya yoğunlaştı.
“Yapacağız mı?Hayır biz değil ben ne yapacağım Leydim.Siz bu konudan uzak duracak iyi bir koca aramaya devam edeceksiniz.”dedi.
“Tabii ki beraber arıycaz Lordum.Artık  her şeyi öğrendiğime göre size yardım edicem.Hiçbir şey olmamış gibi davranamam.Belki Leydilerin ağızlarını ararsam ebe hakkında daha fazla şey öğrenebiliriz.”dedi.
Dük Winston o konuşurken dudaklarına bakıyordu.Penelope şömine ateşinin önünde saçları kızıl ışıkların içinde gözleri heyecandan daha koyu yeşile dönmüş ona bakarken Dük Winston  bir arzu kıpırtısı hissetti.Karısının ölümünden sonra duygularının öldüğünü düşünmüş bir daha hissedemeyeceğini sanıyordu.Ama bir haftadır vasiliğini yaptığı Penelope ona vahşi bir arzu hissettiriyordu.Sokakta onu yalnız başına görünce sinirlenmiş,onu görmesinler diye  duvara çekmişken aslında onu öpmek zorunda değildi.Ama birden onun kokusu başını döndürmüş gögüslerinin yumuşaklığını bedeninde hissedince dudaklarına yapışmıştı.Birden o anı düşününce yine aynı duyguların etkisiyle vücudu tepki vermişti.Penelope fark etmesin diye soğuk duruşunu bozmamaya çalışarak yerinde kıpırdandı.Bir yandan Penelope haklıydı.Belki kendisinden daha çok şey öğrenebilirdi.Kadınlar arasında konuşmalardan bilgi sahibi olabilirdi.
“Tamam ama bu akşam olduğu gibi tek başına hareket etmeyeceksin.Halama hiçbir şey söyleme iyicene emin olmadan kimseye bilgi vermiycez.Ayrıca sen yukardayken halama haber yolladım.Rahatsızlandığını seni eve getirdiğimi  söyledim.İstersen eve gelmeden odana geç.”dedi.
Penelope itiraz etmeden hemen koltuktan kalktı.O kadar olaydan sonra yorulmuş,uykusu gelmişti.Ayrıca Leydi Machell ile karşılaşmakta istemiyordu.”Haklısınız Lordum.İyi geceler o zaman Leydi Machell gelmeden odama geçeyim.”dedikten sonra kapıyı açıp dışarı süzüldü.Yorgunlukla merdivenleri  çıkıp odasına nasıl ulaştı bilmiyordu.Üzerindeki kıyafeti çıkarıp geceliğini giydikten sonra Dük Winstonun dudaklarına öpen dudaklarının hayaliyle uykuya daldı.
  

Dük'ün TutkusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin