3.Bölüm

5.6K 149 3
                                    


Tüm gece ağlamış ve gün ışımasıyla anca uyuyabilmişti.Penelope sabah Mary'nin odaya girmesiyle uyandı.Her tarafı ağrıyordu ve hala üzerinde akşam giydiği kıyafet vardı.Mary onu böyle görünce şaşırdı;"Leydim iyi misiniz?Keşke gece beni çağırsaydınız efendim"dedi.
Penelope,"İyiyim,ama Mary bana bir banyo hazırlatır mısın?"dedi ve yatağın içinden doğruldu.
"Peki efendim.Şimdi hemen hallediyorum."dedi.
Penelope hizmetçinin odadan çıkmasını dalgın gözlerle takip etti.Bu arada gözü aynaya ilişti.Kendi görüntüsüne inanamadı,saçları darmadağın olmuş gözleri ağlamaktan kızarıp şişmişti.Bir de bugün balo vardı.Ayrıca Amelia'nın yanına da gidicekti, o zamana kadar toparlanması lazımdı.Sıcak bir banyo ve göz kompleksi işini görürdü.
Mary küveti sıcak suyla doldurup,yanına havluları koydu.Penelope'nin üzerindekiler çıkarmasına yardım etti.Bütün gece üzerinde korseyle yatmak zorunda kalmıştı.Bir ara gece Mary'i çağırmayı düşünmüş ama sonra vazgeçmişti.Korsenin kopçaları açılınca sonunda rahat bir nefes alabildi.İç eteklerini de çıkartıp suyu içine adeta gömüldü.Mary bu arada saçlarını lavantalı sabunla yıkıyordu.
"Leydim saçlarınız çok güzel alev gibi , bu saçları topuzlarda saklamanız çok kötü."dedi Mary hayıflanarak.
Penelope gözlerinde Mary'nin getirdiği göz kompleksini olduğu için kıpırdamadan,"İstersen saçlarımızı değişebiliriz Mary."diye cevap verdi.
Sıcak suyun etkisiyle gevşeyen Penelope, az kalsın uyuyakalacaktı.Mary saçlarını duruladıktan sonra küvetten çıktı ve yumuşacık havluyla kurulandı.İç eteğini giyip üzerine günlük kıyafetlerini geçirdi.Saçlarını günlük topuzlardan biriyle Mary topladı.Sonra kahvaltıya indi.
Kahvaltı masasında bu sabah herkes vardı.Penelope'yi görünce Dük Winston sanki dün akşam hiçbir şey olmamış gibi"Günaydın Penelope.Nasıl uyudun ?"diye sordu.
Penelope yerine geçip masanın diğer tarafında oturan Leydi Machell'e dönüp,"Günaydın Maria Hala.",sonra Dük'e dönüp "Sağolun Lordum.Gayet güzel uyudum.Siz nasıl uyudunuz?"dedi.
Bu adam hem gıcık hem de anlayışsız hayvanın tekiydi.Dün akşam uyuyamadığını kesin biliyor ve bile bile damarına basıyordu.Dün akşamı unutalım dememişler miydi?
"İstersen kahvaltıdan sonra ben dışarı çıkıcam seni de arkadaşına bırakabilirim."dedi Dük Winston birden bire.
"Lordum sizi işinizden etmek istemem.Ben sonra giderim."dedi Penelope.Tek başına gitmek istediği sesinden belli oluyordu.
Ama tabii ki her zaman ki gibi Leydi Machell hemen Dük'ü destekleyip Penelope'ye çıkış yolu bırakmadı."Penelope bence de David seni bıraksın.Hemen hava bozucak gibi sanki.Bende akşama hazırlık yapıcam kızım."dedi Leydi Machell.
Dük halinden memnun,"Tamam o zaman kahvaltıdan sonra hazırlan beraber gidicez.Belki dönüşte de uğrar seni de alırım."dedi.
Penelope ağzının içinden kendi kendine,İyice despot bu adam diye söyleniyordu.Birden Dük ona dönüp eğlenen gözlerle bakarak,"Bir şey mi dedin Penelope?"dedi.
Penelope yüzü kızarmış bir şekilde başını eğerek,"Bir şey demedim Lordum."dedi.İçinden yer yarılsa da içine girsem,diyordu.
Kahvaltıdan sonra yukarı odasına çıkıp üzerine pelerini geçirip oyalanarak hole indi.Dük bekletilmekten nefret ederdi.Böylece onu sinir etmiş oluyordu, kendi kendine tebessüm etti.Dük onun ne yapmaya çalıştığını biliyormuş gibi alaycı gözlerle holde onu bekliyordu.
"Hazırsan çıkabiliriz."dedi Dük Winston.Uşak arabanın kapısı açıp Penelope'ye binmesi için yardım etti.Arkasından Dük arabaya binip arabacıya hareket etmesi için işaret verdi.Arabanın içi de dışı gibi gösterişliydi.Dışına işlenmiş Düklük arması arabanın tavanına da işlenmişti.Yumuşacık bej renkli koltuklar son derece rahattı.Hafif yağmur başlamıştı.Dük eldivenleri çıkartıp koltuğun üzerine koyarak,"Penelope üşüdün mü?"dedi.
Penelope,Dük'ün düşünceli tavrından etkilenmişti.Ama sabah ki davranışından dolayı hala biraz ona kızgındı.Ona cevap verirken sesinden de belli oluyordu zaten."Sağolun Lordum,içersi gayet sıcak ve rahat.Benimle bu kadar ilgilendiğiniz için onure oldum doğrusu."diye onunla alay etti.
Dük onun kızgınlığından etkilenmemiş sanki daha çok keyiflenmiş gibiydi."Leydi Amelia ile ne zamandır tanışıyorsunuz?"diye konuyu değiştirdi.Aslında araba taşlı yolda zıpladıkça gözleri ister istemez Penelope'nin küçük dekoltesinden dışarı fırlamaya çalışan gögüslerine kayıyordu.Onunla konuşarak dikkatini bu muhteşem tepeciklerden uzaklaştırmaya çalışıyordu.Bedeni hemen bu görüntüye tepki vermiş sertleşmişti.Penelope'ye durumunu belli etmemek için ceketini önüne iyice çekti.
Penelope "Amelia bizim evin yanındaki malikanede yaşıyordu.Babam onun erkek kardeşine ders vermek için evlerine giderdi.Bende onunla gider, Amelia ile oyun oynardım.Sonra da beraber Fransızca dersi aldık.Evlenip ordan ayrılınca sadece mektuplaşarak haberleştik.Onu çok özledim."dedi.
Amelia belki de şimdiye kadar ki tek arkadaşıydı.Bir tek onunla rahat hissediyordu kendini.Dük'e Amelia'nın kardeşi Charless'e yaptıklar tavuk şakasını anlattı.Varana kadar yol boyunca konuştular.Dük nazik bir şekilde sorularıyla onu yönlendiriyordu.İyi bir dinleyiciydi.Malikanenin taşlık yoluna gelinceye kadar yolculuk nasıl geçti anlamamıştı Penelope.Araba kapıda durunca hemen Dük kapıyı açıp aşağı indi.Ona yardım etti.Bu arada evin kapısı açılıp uşak Penelope'ye ıslanmasın diye şemsiye tuttu.
Penelope,Dük'e dönüp;"Beni getirdiğiniz için teşekkürler Lordum.Size iyi yolculuklar."dedi.Dük şapkasıyla teşekkürünü kabul edip arabaya binip ordan uzaklaştı.Penelope de hızla eve girdi.Islanmış pelerini çıkartıp uşağın arkasından takip ederek arkadaşının oturduğu oturma odasına girdi.
Amelia yerde emekleyen bebeğin yanından zıplayarak koşup Penelope'ye sarıldı."Hoş geldin Penelope.İyi ki geldin çok özledim seni tatlım.Agu dışında başka bir şekilde cevap veren birileriyle konuşmaya ihtiyacım vardı artık."dedi.Penelope'yi yerdeki oyuncaklara basmamaya çalışarak ısınsın diye şömineye yakın koltuğa götürdü.
Amelia minyon tipli enerji küpü bir kızdı.Siyah kıvırcık saçlı, kalp şeklinde bir yüzü, masum mavi gözlere sahipti.Ayrı bir çekiciliğe vardı.Bebekte onun siyah saçlarını almıştı.Beşikte uyuyanın da saçı siyahtı.
"Ben de seni çok özledim Amelia.Bebekler bayağı büyümüş vallaha ikisiyle nasıl başa çıkıyorsun.Mike nasıl?"dedi Penelope.
"Sorma Penelope.Mike gelince onun başına bırakıp biraz kaçıyorum.Asıl akşamları sorun dadıları da var ama ben yanlarına gitmeden susmuyorlar.Hafta da bir günde yetimhaneye gidiyorum.Bayağı yoğun bir hayatımız var.Ordaki çocukları da ihmal etmek istemiyorum."
"İyi yapıyorsun arkadaşım.Onlarında sana ihtiyacı var.Bende sana bir şey danışmak istiyordum."dedi.
Uşak bir tepsi kurabiye ve sıcak sütle geldi.Onları servis edip,bebeğin biberonunu süt dolu biberonla değiştirip gitti.
"Tabii canım elimden geldiğince yardım etmek isterim Penelope.Yoksa kötü bir şey mi var?"dedi Amelia.
"Yok kötü bir şey merak etme.Sana anlatıcam ama Mike bile anlatmaycaksın tamam mı?"dedi Penelope
İyice merak eden Amelia,"Söz."dedi.
Penelope de Dük'ün karısının doğumunu sonra oğlunun öldü denilmesini,doğumdan sonra ebenin ortadan kaybolmasını ve gemide çalışan adamların Dük'e mektup yazıp ona oğlunun yaşadığını söyleyip buluşmak istediklerini ama buluşamadan gemiyle ayrılmalarını anlattı.Hikayeyi duyan Amelia şaşırmıştı ama bebek içinde üzülmüştü.Yerde oynayan kendi oğluna baktıktan sonra Penelope'ye dönüp,"Hadi gidip yetimhane müdürüyle görüşelim.Zaman kaybetmeyelim zaten bende bugün gitmeyi planlıyordum."dedi.
Arkadaşının hemen gitme önerisine çok sevinmişti Penelope.Amelia dadıyı çağırıp çocukların başında durmasını söyleyip uşaktan pelerinini getirmesini istedi.
"Yetimhane buraya 5 dak uzaklıkta Penelope.Öğleden sonraya kadar gider geliriz."dedi.
Çocuklarını dadıya emanet edip holde uşağın getirdiği pelerinini giydi.Uşak arabayı çoktan hazır etmiş,kapının önünde onları bekliyordu.
Penelope dışarı çıktığında yağmurun durduğunu gördü.Yağmurdan sonra ortaya çıkan toprak kokusu her tarafa yayılmıştı.Mis gibi havayı içine çekti.Bu arada Amelia arabaya yönelmişti,uşağın yardımıyla arabaya bindiler ve yola çıktılar.
Penelope,”Amelia inşallah bir şey öğrenebiliriz.Kaç tane çocuk bakılıyor yurtta çoğunun yaşı küçük galiba.”dedi.
Amelia üzüntülü bir sesle;”Sorma Penelope,ben elimden geldiği kadar kimsesi olmayan anne adaylarına yardım edip onlara çalışacak iş ve kalacak yer ayarlayıp çocuklarını büyütmeleri için destek olmaya çalışıyorum.Ama ne yazık ki bir çok tecavüz vakası sonucu kadınlar hamile kalıyor.Anne adaylarının daha kendileri çocuklar.”
Penelope duydukları karşısında çok etkilenmişti.Alt sınıfın ekonomik olarak sıkıntı çektiği biliniyor hatta Avam Kamarasında onların sosyal hakları üzerine yasa tasarısı hazırladıklarını biliyordu.Ama durumun bu kadar kötü olduğunu ilk defa şahit oluyordu.
“Peki ebeler ve doktor sürekli orda bulunuyorlar mı?”diye sordu Penelope.
“Tabii Dockers Marki’sinin nüfuzu sayesinde bir çok bağışçımız bulunuyor.Devamlı bir ebe ve doktor yetimhanede kalıyor.Çünkü aniden yardıma ihtiyacı olan birisi gelebiliyor.”dedi.
Bu arada geniş bir arazinin içinde etrafı çitlerle çevrili yemyeşil bir bahçesi olan malikane gibi kocaman evin önünde araba durdu.Arabadan daha inmeden etraflarını çocuklarla çevrelenmiş halde buldular kendilerini.Arabadan indilerinde kapıda onları yetimhanenin müdürü karşıladı.Arabanın etrafında onlara merakla bakan minik yüzler Amelia’yı tanıyınca ona doğru koşturup,birbirlerini ittirerek ona sarıldılar.Amelia da onlara sevgiyle bakıp,”Çocuklar sakin olun sizinle ilgilenicem ama önce Anna annenizle konuşalım tamam mı minik yaramazlar?”dedi.
Kapıdaki yetimhane müdürü  kısa boylu, tombul bir bayandı ve sıcacık bir gülüşe sahipti.Amelia ,Anna ile sarılıp sonra Penelope’ye dönüp,”Anna bu çok yakın arkadaşım Penelope.Bana bugün eşlik etmeye karar verdi.”
Penelope,”Tanıştığımıza çok sevindim Bayan Anna.Harika bir iş yapıyorsunuz.”dedi.
“Bende memnun oldum Leydim.Ben yaptığım işten çok zevk alıyorum.”dedi Bayan Anna.
“Penelope sen ona bakma hep mütavizidir Anna.”dedi Amelia.
Hep beraber girişteki çalışma odasına girdiler.Her taraf tertemizdi.Etrafta oynayan çocuk sesleri yankılanıyordu.Dışardaki çocukların yüzünden çok iyi bakıldıkları belli oluyordu.Bayan Anna onları rahat koltukların olduğu köşeye götürüp,”Yolda üşümüşsünüzdür birer fincan çay içersiniz değil mi?”diye sordu.
Amelia pelerinini çıkartıp koltuğa oturdu,”Hiç fena olmaz Anna içimiz ısınır biraz.Değil mi Penelope?”dedi.
“Bende bir fincan çay içerim.”dedi Penelope de.
Bayan Anna hemen dışarı çıkıp, bir görevliye çay getirmesini rica etti.İçeri girip o da bir koltuğa oturdu.
Amelia,”Anna durumlar nasıl?Bir şeye ihtiyacınız var mı?Çocukları çok iyi gördüm.Gitmeden onlara masal okumak için odalarına uğruyacağım.Geçen sefer söz vermiştim.Ebe Ellenor nasıl?”dedi.
“Leydim sizin bağladığınız ödenek  yetiyor giderlerimize.Hatta mürebbiye tuttuk çocukların eğitimi için.Bir çoğu çok zeki Leydim.Sizi geçen haftadan beri masal okuyacaksınız diye, bekliyorlar bizde okuyoruz ama sizin okumanızı daha çok seviyorlar.”dedi Bayan Anna ve bu arada çay tepsisiyle uşak geldi.”Ellenor’dan çok memnunuz Leydim.Diğer Ebe gibi değil.Hem çocukları seviyor,onlarla ilgileniyor.Doktorumuza da çok yardımcı oluyor.Ayrıca gelen anne adaylarında da azalma oldu.Sizin aileleri bilinçlendirmeleriniz işe yaradı Leydim.”
Amelia biraz Anna’nın söylediklerinden mahcup olmuştu.Yanakları biraz kızarmıştı,bu sesine de yansıyordu.”Bunu hep beraber başardık Anna.Eğer sen olmasaydın burası sadece bir kurum olurdu,sen burayı bir yuvaya çevirdin.Çocuklara bir aile verdin.”dedi ve hafifçe gözlerini silip;”Bak ağlattın beni duygusal konuları artık kapatalım.Zaten hormonlarım tavan yapmış durumda.”dedi.
Penelope de konuyu dağıtmak için,”Amelia bende çocuklara Fransızca dersi vermek istiyorum.Benim de bir katkım olursa sevinirim.”dedi.
Bayan Anna’nın gözleri parladı ve sevinci sesinden belli oluyordu.”Çok seviniriz Leydim.Mürebbiyemiz gramer ve matematik dersine giriyor.Sizde Fransızca dersi verirseniz çocukların gelecekte iyi birer iş sahibi olmaları kolaylaşır efendim.”dedi.
“Çok iyi fikir Penelope.Senin ezelden beri çok iyi bir Fransızcan vardır zaten.Dile karşı da ayrı bir yeteneğin vardır.”dedi Amelia.Bayan Anna’ya dönüp devam etti,”Anna sana bir konuda fikir sorucaz.Bir yakınımızın 5 sene önce karısının doğumu sırasında çocuğu kaçırılmış.Bunu yapanın ebe olmasından şüpheleniyorlar.Kadın çocuğu doğururken ölmüş ve babasına da anneyle beraber çocuğun da öldüğünü söylemişler.Adam o acıyla anlayamamış tabii.Bizim yetimhaneye 5 sene önce gelen çocukların ve annelerin listesi var mı?”
Bayan Anna hemen çalışma masasının yanındaki dolaptaki en alt raftan kalın defterlerden birini aldı.Sonra defteri masaya açtı ve eliyle bir sayfayı gösterip;”Leydim bütün kayıtlarımızı saklıyoruz.İlerde çocuklar öğrenmek isterler veya aileler çocuklarına ulaşmak isterler diye.Bakın burada o seneye ait kayıtlar var.”dedi ve diğer sayfayı gösterip,”Burda da o sene bizimle çalışan ebe ve doktorun isimleri var.Hatta o zaman ebe bulmakta sıkıntı çekiyorduk.Ama sonra Ebe Holly’i ile çalışmaya başlamışız.Hatta Holly o zaman bir bebeği dışarda bulup yetimhaneye getirmişti.O çocuk hala bizimle beraber.”dedi.
Penelope heyecanlanmıştı ve Bayan Anna’nın yanına gidip deftere göz gezdirmeye başladı.Gayet düzenli bir şekilde tek tek çocukların kayıtları tutulmuştu.Boy,kilo her türlü fiziksel özellikleri yazılmıştı.Anne ve babası belli olanların aileleri hakkında bilgileri bile vardı.Sonra ebelerin kayıtlarına baktı ve Bayan Anna’nın dediği gibi Ebe Holly’nin çalışmaya başlama tarihi falan yazılıydı.Hatta ebenin bulduğu oğlan çocuğunun kaydı tutulmuş ve nerde bulunduğu yazılmıştı.Penelope oğlan çocuğu olduğunu okuduğundan beri aradıkları çocuğu bulmuş olabilecekleri konusunda iyice heyecanlandı.
Amelia’yı yanına çağırıp bu bilgiyi okuması için eliyle ona da gösterdi Penelope.Amelia da okuyunca onunda gözleri parladı ve müdüreye dönüp,”Anna bu çocuğu çağırsana buraya bir tanışalım ufaklıkla.”dedi.
“Hemen çağırıyorum Leydim.Şu anda derste olabilirler ama kendim gidip getireceğim müsaade ederseniz.”dedi Bayan Anna.
“Tabii seni bekliyoruz burada Anna.”dedi Penelope heyecanla.
Bayan Anna odadan çıkana kadar bekleyen Penelope,”Amelia inşallah bulmuşuzdur.Dük Winston’a çok büyük bir sürpriz olacak.”dedi.
Amelia imalı bir şekilde,”Dük Winston çok sevinecektir eminim.Penelope bir şey sorucam,Dük ile aranızda bir şeyler mi var?”dedi.
“Saçmalama Amelia.Sadece çocuğunu bulmasına yardım ediyorum.Nereden çıkarıyorsun bunları?”dedi Penelope.
“Ondan bahsederken yüzün aydınlanıyor,gözlerin parlıyor tatlım”dedi Amelia.
Penelope hislerinin bu kadar belli olmasından rahatsız olmuştu.Ama şimdi önemli olan çocuğun durumuydu.Bu konuyla sonra ilgilenecekti.
“Amelia acaba Dük’e haber versek mi?”dedi Penelope.
“Önce iyice bir emin olalım.Ondan sonra haber göndeririz.Boşuna ortalığı karıştırmanın anlamı yok canım.”dedi Amelia.
Her zaman ki gibi mantıklı düşünen Amelia olmuştu.Penelope’ye kalsa on kere Dük’ü çağırmıştı.Zaten arkadaşlıkların her zaman fevri hareket eden Penelope olurdu.Heyecanla beklerken sanki zaman geçmiyor gibi geliyordu.Oysa sadece on dakika geçmişti.
Bu arada kapı açıldı ve Bayan Anna yanında küçük bir oğlan çocuğuyla içeri girdi.Bayan Anna onların yanına yaklaşınca,”Efendim bu küçük beyin ismi George.”diyerek çocuğu onlara doğru arkadan ittirdi.
Minik George minik bedeniyle onlara referans yaptı.Meraklı gözlerle onlara bakmaya başladı.
Penelope onu görür görmez sanki Dük’ün minik kopyasıyla karşılaşmış gibi olmuştu.İyice emin oldu.Kesinlikle bu çocuk Dük’ün çocuğuydu.Aynı saçlar,aynı gözler,aynı duruş..Başını başa eğişi bile aynıydı.
Penelope,George’un önünde eğilip,”Nasılsın George?Bayan Anna çok uslu bir çocuk olduğunu söyledi bizde bu kadar uslu küçük beyle tanışmak istedik.Burda mutlu musun canım?”dedi.
George kendisine yapılan iltifattan gayet memnun olmuştu,küçük bedenini gururla şişirip,”Sağolun Leydim.Burda çok mutluyum ayrıca Bayan Anna’yı yaramazlık yaparak üzmek istemem.Sadece arada arka bahçeden kurbağa topluyorum.Gece dışarı kalınca üşüyorlar.”dedi masumca.
Penelope onun yaptığı küçük yaramazlığı duyunca ufak bir kahkaha attı.Gözleri neşeyle dans ederek,”İyi yapıyorsun tatlım.Kim gece dışarda kalsa üşür tabii.”dedi.
Amelia,George içeri girdiğinden beri sesini çıkarmadan onu süzüyordu.Dük ile benzerliklerinden iyice emin olmaya çalışıyordu.George aynı küçük Winston’dı.Penelope’nin yanına yaklaşıp,alçak sesle”Dük Winston’a haber verelim hemen Penelope.”dedi.
Penelope de kafasını sallayıp,George ile sohbet eden Amelia’dan uzaklaştı.Çalışma masasında kağıda  hemen yetimhaneye gelmesi gerektiğini yazdı ve uşağa acil götürülmesi gerektiğini belirterek pusulayı verdi.
Sonra heyecanla Dük’ün hemen gelmesi için dua etmeye başladı.

Dük yoğun geçen toplantıdan sonra akşama kadar dinlenebilmek için eve doğru yola çıktı.Akşam ki baloya Prens Hazretlerininde katılacağını duymuştu.Planlarından haberi olmayan Halası bu habere sevinecekti.Baloya katılanların arasında Prensin zengin bekar arkadaşlarıda olacaktı.Hemen zengin koca avına başlardı artık.Araba evin önüne yaklaştığında başka bir arabanın daha evin önünde durduğunu gördü.Yaklaşınca arabanın üzerinde Dockers Markisinin armasını görünce,Acaba bir şey mi oldu?,diye düşündü.
Arabadan inip,hızla eve girince kapıdaki uşağın elinde mektupla kendisini beklerken buldu.
“Ne oldu Tom?Leydi Penelope nerde?”dedi.
“Lordum kendisi size bu pusulayı göndermiş.Acil olduğunu söylemiş o yüzden Markizin  uşağı size eliyle bu mektubu vermesi için tembihlenmiş.”dedi Tom.
Uşağın elinden koparırcasına mektubu alıp hızla açtı.Kütüphaneye gidip mektup açacağını  bile almak için oyalanmadı.Mektupta  acil yetimhaneye gelmesi gerektiğinden başka bir şey yazmıyordu.Penelope onu endişeden öldürecekti.Sanki dünya sırrı saklıyordu.İnsan biraz mektupta bahsederdi.İyice meraklanarak kötü bir şey olmaması temennisiyle Tom’a dönüp;”Ben yetimhaneye gidiyorum.Halam sorarsa ona Penelope’yi almaya gittiğimi söyleyin.Endişelenmemesi için bir şey belli etmeyin.”dedi.
Hızla geri arabaya binip yetimhaneye doğru yola çıktı.Aklından çeşit çeşit senaryolar geçiyordu.Belki önemli bir ipucu bulmuştu Penelope.Eğer ona boşuna bu kadar stres yaşatıyorsa onu öldürecektik.
Daha önce yetimhaneye hiç gitmemişti.Ordaki çocukları görmeye dayanamayacağını biliyordu.Elizabeth ile bir sürü çocukları olsun istemişlerdi.Elizabeth hamile olduğunu öğrendiğinde çok mutlu olmuşlardı.Karısını doğumda kaybettikten sonra bebeği de ölünce dünyası kararmıştı.Oğlunun yaşadığını öğrenene kadar etrafta çocuk görmeye bile katlanamıyordu.Arkadaşlarının evlerine bil gerekmedikçe gitmemeye çalışıyor,davet edildiğinde hep bir bahane buluyordu.Şimdi bir sürü çocuğun arasına gittiği için tedirgindi.
Araba yetimhanenin kapısına gelince,arabacının kapısını açmasını beklemeden dışarı çıktı.Merdivenleri çıktı, kapıdaki görevli onu bekliyordu sanki.O daha konuşmadan,”Lordum sizi çalışma odasında bekliyorlar.Buyrun efendim.”diyerek yolu gösterdi.
Çalışma odasının kapısını açılınca yerdeki halının üzerinde oyun oynayan 3 kafa gördü.Leydi Penelope kapının açılma sesini duyup kafasını kaldırdı.Dük Winston’a görünce gözleri parladı ve yanındaki Markizi dürttükleyip onunda dikkatini çekti.İki Leydi ayağı kalkıp referans yaptı.Yerde oturan küçük siyah kafadan sitem dolu ses çıktı.Arkası dönük oturduğu için içeri gireni görmemiş,hala oyunun etkisiyle,”Penelope mızıkçılık yapıyorsunuz ama ben yeniyordum.Leydi Amelia zaten hile yapıyordu yakaladım diye mi oynamıyorsunuz?”dedi.
Penelope çocuğa dönüp,”George bir ziyaretçimiz var.Bak kim gelmiş.”dedi.
Amelia da George’un omuzlarından tutup Dük Winston’a doğru döndürdü.Önce isteksiz olan George kapıdaki Dük’ü görünce merakla gözleri parlayarak ,”Sizde kimsiniz?”dedi.
Penelope boğazını temizler gibi bir ses çıkarınca hemen utanıp minicik bedeniyle referans yaptı.
Odaya girip George’u gördüğünden beri sanki dünya durmuş gibiydi.Onunla konuşması,önünde referans yapmaya çalışması gerçek değil gibiydi.Başı döner gibi oldu.George aynı kendisine benziyordu.Dili tutulmuş gibiydi.Kendisine bakan şaşkın ve meraklı gözleri umursamadan George’a gidip sarıldı.Kokusunı içine çekip,ağlamaya başladı.5 senedir yaşadığı o karanlık çukurda sonunda bir günışığı belirmişti.
Penelope ile Amelia onları başbaşa bırakmak için usulca odadan çıktılar.Onların da bu duygusal sahneden gözleri yaşarmıştı.Penelope,Dük’ün  duygularını belli etmesine şaşırmıştı.

Dük'ün TutkusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin