NEDEN!?

167 8 2
                                    

Selamlar herkese! Bölüm şarkımız👉MODEL👉Bir Melek Vardı...

İyi okumalar!

Kız sokak lambasının önünden geçerken kafasını öne eğdi ve daha hızlı koşarak uzaklaştı. Kız tanıdık gelmişti ama çıkaramadım. Kimdi o kız? Hem ben odama girdikten sonra koşmasıda çok garipti. Ya zamanlaması çok iyiydi, ya da benim odama giren oydu. Bütün odaya baktım ama yine de çalınan ya da bana ait olmayan bir şey bulamadım. Çalınan bir şey olamdığı için panik yapmamaya karar verdim ve sigara koktuğu için pencereyi kapatmadan uyudum.

Sabah uyandığımda komodinimin önünde okulumuzun isminin ve logosunun bulunduğu bir poşet vardı. Kalktım ve poşeti elime alıp içine baktım; koyu lacivert, pilili, mini kumaş etek, koyu lacivert, mini, kumaş şort-etek, iki tane beyaz, kol düğmelerinde Y harfi olan gömlek, uç kısmında logomuz şaha kalkmış at olan lacivert bir kravat ve üstünde lacivert, küçük bir Y olan diz hizasında beyaz, iki çift çorap vardı. Bir tane de lacivert sol göğsünde şaha kalkmış at bulunan kumaş ceket koymuşlardı. Bunlar okul kıyafetlerimiz olmalıydı.

Hemen banyoya gittim ve kısa bir duş alıp iç çamaşırlarımı giydim ve banyoda saçlarımı kurutup, taradım. Odama geçtim ve beyaz gömleğimi giydim. Pilili eteği de giydim ve gömleği eteğin içine koydum. Çorapları giydim ve makyaj masama geçtim. Saçlarımı düzleştirdim ve salık bıraktım. Parlatıcı ve rimel sürüp, kumaş ceketi giydim, çantamı sırtıma aldım ve siyah nike'larımı giyip aşağıya indim. Kahvaltı masasında babam ve Yağız vardı. Yağız mı? Onun burada ne işi var!?

Masaya oturdum ve Yağız'a;

"Senin burada ne işin var?"

Diye sordum. Kafasıyla babamı gösterdi ve;

"Artık seni ben bırakacakmışım, Melih Amca istedi."

Ağzıma bir zeytin atıp babama;

"Ne gerek vardı baba? Ben kendim gidip gelirdim?"

Gazetesinden kafasını kaldırıp;

"Ben öyle istedim, Deniz. Hem yeni bir okula başladın."

Çok merak ediyor da beni! Bir şey söylemeyip tabağıma döndüm ve kahvaltıma başladım.

Kahvaltımı bitirdiğimde Yağız'ın benden önce bitirip telefonuna odaklanmış olduğunu gördüm. Sandalyeden kalkıp çantamı aldım ve kapıya yönelerek;

"Geliyor musun?"

Diye sordum. Ki zaten ben söylemeden kalkan Yağız, başıyla beni onayladı.

Dışarıya çıktık ve kapının önünde duran, camları filmli siyah Maserati'yi gördüm. Yağız, şöför koltuğunun yanındaki koltuğun kapısını açtı ve geçmem için bekledi. Bende yerime geçtim ve kemeri taktım. O da yerine geçti ve kemeri takıp okula doğru sürmeye başladı.

Tuğba'dan...

Bahçedeki çardaklardan birinde Melek ile oturuyorduk. O telefonuyla uğraşıyordu, ben de Yağız'a Tarih dersi için notlar alıyordum. Son cümleye gelmiştim ki Melek'in;

"Pişt! Yağız'ın arabası bahçeye girdi."

Dediğinde hızlı bir şekilde yazıp kağıtları düzenlemeye başladım. Düzenlerken ona bakmadığım için Melek bana bilgi veriyordu. Onun sözleriyle duraksadım;

"Yan koltuğun kapısını açıyor, o da kim!? Aman tanrım! Deniz mi lan o!?"

Kafamı kaldırdım ve bahçedeki arabaya baktım. Yağız yan koltuğun kapısını tutuyordu ve içeriden birisinin inmesini bekliyordu. İçerideki kişi indiğinde birisi kafamı taşla eziyormuş gibi hissettim. Nefes alamadığımı, kalbimin sıkıştığını. Sonra da elime düşen bir damlayla ağladığımı.
Deniz ve Yağız gülerek birbirlerine bakıyorlardı ve o an kafama vurulan taş, daha sert vurmaya başladı.

Garson Kız(Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin