MİLKMAN 2/2

152 7 1
                                    

"Şimdi oldu!"

Dedi ve çok masum bir şekilde baktı. Böyleyken çok tatlıydı.

"Teşekkürler!"

Kaşlarımı anlamamış bir şekilde çattım. Neden teşekkür etti ki?

"Sen bana tatlı dememişmiydin? Ne!? Neden onu dolaba kilitleyip kaçıyım ki?... Ona güveniyorum... "

Hâlâ ona garip bir şekilde bakarken açıklama yapmak aklına geldi;

"Pardon, sesler..."

"Başka..."

"Başka... Sadece zihnini okuyabiliyorum diyelim, bir ara medyumluk yapıyordum..."

Dedi gülerek. Çok normal bir şey gibi söylemişti.

"Sana bir sır veriyim... Geçenlerde Ulaş Bey'in aklından porno geçiyordu, gülmemek için kendimi zor tuttum... Hahahahaha..."

En sonda bir kahkaha attı. Ben de onunla beraber gülerken bir anda ciddileşti ve;

"Toplan! Şimdi iş başına!"

Dedi ve birlikte odadan çıktık.
Siparişleri alırken gözüm ikizlerin masasına ilişti. Yani tek kalan Tuğba'nın masasına. Kapıdan Asyalı'lara  benzeyen biri geldi ve Tuğba'nın masasına oturdu.
Seda elime not defteri ve kalem verirken Tuğba elini kaldırıp;

"Denizcim bakar mısın tatlım!"

Dedi. Tatlım. Ben. Tabi tatlım bakarım!
Onların yanına gidip;

"Evet ne istemiştiniz?"

Diye sordum. Tuğba sırıtarak;

"Şort çok yakışmış, yeni işin hayırlı olsun..."

Ona sıkılmış bir bakış attım ama o aynı tiple devam etti;

"Derslerini engellemez inşallah, malum tatilin falan da olmayacak! Ama istersen ben Ulaş'la konuşabilirim, senin için bir şeyler ayarlayabilirim!"

Derin bir nefes aldım ve;

"Bir şey istemiyorsanız ben gideyim!"

Konuşmayıp gülmeye devam etti. Tam onların masasından ayrılmaya hazırlanmıştım ki;

"Naneli süt ve çikolatalı süt istiyoruz. Donat ve kakaolu kek de getir lütfen!"

Dedi. Dediklerini yazdım ve Seda'nın yanına gittim.

"Seda, mutfak nerede?"

Kasanın solundaki koridoru gösterdi ve;

"Sondaki kapı,"

Dedi. Onaylayarak koridora girdim ve sondaki kahverengi kapıya ilerledim. İki büyük kapıdan sağdakini açtım ve içeriye girdim.
Girmemle herkes bana baktı, beni süzdü ve hiçbir şey olmamış gibi işlerine devam ettiler. Kapının sağında siparişlerin asıldığı üç çerçeve vardı. Çerçeveleri;

*Önemsiz
*Önemli ve
*Çok daha ÖNEMLİ

Olarak ayırmışlardı. Elimdeki sipariş Tuğba'nın olduğu için onu önemsizlere asıcaktım. Sonuçta bekleyebilirdi.
Tam elim önemsiz çerçevesine gidecekken birisi elimdeki kağıdı çekip aldı.
Arkama döndüm ve siparişimi okuyan benden anca 2-3 yaş büyük olan erkeğe baktım.
Gözlerini kağıttan ayırıp;

"Kimin bu sipariş? İkizlerin mi?"

"Aynı ikizleri tanıdığımızı düşünmüyorum..."

Diye cevap verdim. Sırıtıp;

"Eğer ILGIN'lardan bahsediyorsak,evet, aynı ikizleri tanımıyoruz!"

Dedi. Ben de sırıtıp;

"Aynı ikizlerden bahsediyormuşuz. Şimdi siparişi asalım!"

Dedim.

"Madem aynı ikizlerden bahsediyoruz neden onu önemsizlere asıyorsun?"

"Ne? Onu 'Çok daha ÖNEMLİ'ye mi asıcaz?"

Tam cevap verecekken koridordan bir bağrışma sesi geldi;

"Nerede kaldı benim siparişim! Deniz!"

Sonra kapının hızlıca açılıp bana çarpması da cabası.
Tuğba mutfağa girdi ve;

"Ne kadar yavaşsınız! Sizden daha önemli işlerim var! Sizi mi bekliycem ben!"

Arkasından Asyalı çocuk ve Uras geldi. Seda'da koşarak geldi ve yanımda durdu. Ona baktığımda sırıtıyordu. Demin dalaştığım çocuk kulağıma eğilip;

"Neden ILGIN'ları önemsizlere almadığımızı anladın mı?"

Dedi ve güldü.

😁😁😁😁😁😁😁😁😁😁😁😁

Bitti! Nasıl olmuş?
Asyalı çocuk kim?

Bunların hepsi yılbaşı V.I.P. Bölümünde gelicek!

Bay bay!
Vote ve Yorum'u unutmazsanız hepimiz mutlu olabiliriz!

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 13, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Garson Kız(Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin