-3- (Kaçmış)

944 46 1
                                    

(Bu bölümü kimin ağzından yazsam bilemedim. Karar vermekte zorlandım. Ama genelde Aras'ın ağzından anlatacağım. Ama bu bölüm Melodi olsun dedim. Ve yazmaya başlarun.:) )

Multimedia'da Melodi'nin arkadaşı Esra var.:)

Şarkı olarakta -Ellie Goulding-Burn var. (Şarkılardan hoşuma gidenleri koyuyorum. Bölümlerle alakası yoktur genellikle.)

-3- (Kaçmış.)

(Melodi'den.)

Esra'nın aklına sözde güzel bir fikir gelmişti. Ama direk vazgeçtim. Çünkü gerçekten çocukçaydı. Ah! Bunu kimseye söylemeyeceğim.  

Esra'nın fikirlerini saçma buluyorum ama bakalım Aras'ı adam edebilecek miyim? Zor biri. Sapık, kaba, kızları önemsemiyor bile. Duyguları konusunda. Fazla seks hastası. Erkeklerin %85'i böyle üşünmüyor mu zaten? Yani işleri güçleri şey. Tabi hepsini suçlamamakta lazım. Ama bazıları yüzünden insan feminist bile olabilir. Erkekler çok farklı. Ne onlar bizi, ne de biz onları anlamıyoruz.

"Aman be. Sen benim düşüncemi beğenme zaten. Ne düşünüyorsun yine?" dedi Esra. Aman sende Esra. Sanki fikrin çok güzeldi. Ama laflarına aldırmamam lazım. Başka ne yapabilirim yani. 

"Hiç öyle. Fikrin çocukçaydı. Kabul et. Ancak bunu ergenler yapar." dedim kendimden emince.

"Tamam ya. Neyse. Çocuk acıktı orada. Yemek götürelim bence." dedi Esra. Haklıydı galiba. Sabahtan beri oradaydı çocuk. Kahvaltı dışında bir şey yapmamıştı. Ve saat 5'ti.

"Haklısın. Hadi gel mutfağa gidelim. Sonra da götüreyim. Ya da sende gel." dedim.

"Yok ya. Siz yalnız kalın biraz." dedi Esra gülerek. Saçmalıyor. Acı bir gerçek ki benden iğreniyor belkide. Çocuğa bugün iki kez tokat atmıştım.

"Acı bir gerçek ki benden nefret ediyor belki de." dedim. Hızlı adımlarla çıktım odadan.

Acımı bildiği halde alay etmesi saçmaydı. Sanki yalnız kalsak çok büyük bir şey olacak. Oysa ki benden gram bile etkilendiğini sanmıyorum.

Mutfağa girdiğimde tüm gözler bana dönmüştü. Hizmetçiler öylece bakıyorlardı. Sanki canavar vardı karşılarında. Sinir olduğum gerçeği...

"Aras için bir şeyler hazırlayın." diye emir verdim sertçe. Bir de yalvarır gibi lütfen ve ya mısınız falan gibi kibarca cümleler kurmadım. Babamın sahip olduğu tüm şeylere fazlaca kötü davranıyordum. Eşyalar dahil. Umrumda değil. Onca yıl beni yalnız bırakmamalıydı.

Bir tepsi içine akşam için yaptıkları yemeklerden 2-3 çeşit yerleştirdiler. Bir bardakta su koyduktan sonra hizmetçilerden biri tepsiyi eline aldı. Tam kapıdan çıkacakken onu durdurdum.  

"Bırak ben götürürüm." dedim. Elinde ki tepsiyi bana uzattı. Tepsiyi aldıktan sonra Aras'ın olduğu iğrenç odaya gittim. 

Evet kötü bir odaydı. Ama biraz aklı başına gelmesi için daha sonra rahatça evin içinde rahatça gezilebilecek. Sadece kaçmayacağından emin olmam lazım.

Odanın kapısını açtığımda kafasını bana doğru çevirdi. 'Öf yine geldi!' gibi bir bakışı vardı. Takmıyordu kısaca.

"Sana yemek getirdim." dedim. Yine takmadı. "Bana cevap ver." dedim. Bu sefer taktı gibi galiba. Kafasını bana doğru çevirip boş boş baktı. Bu huylarına çok sinir oluyordum.

"Yemeyeceğim!" diye bağırdı Aras efendi. Umrumda mı sence çocuk? Evet! 

"Yemezsen yeme. Sen aç kalırsın. Ve ölürsün." dedim sakince. Aras ona olan zaafımı biliyordu. Belki de bilerek yapıyordu. Beni sinir etmek hoşuna gidiyordu. Yada siklemiyordu bile.

"Sen bana kıyamazsın ki." dedi. Gülmeye başladı. İlginç. Şu an ne desem bilemiyordum. Duraksadım. Evet ne diyeceğimi bilemiyordum. Ve Aras benim zayıf noktamdı! Nedense hepte beni üzüyordu bilmeden!

"Yeri geldiğinde öyle bir kıyarım ki! Şuraya bırakıyorum yere. Yemek için bağıracaksın ama gelmeyeceğim. Ellerinde bağlı olduğundan ulaşamayacaksın. Aç kalacaksın!" dedim.

"İyi işte. Çok umrumda ya sanki." dedi. İstemsizce sırıttı. Arsızca bir gülüştü bu.

"10'a kadar sayıyorum yoksa gidiyorum." dedim.

"Tamam git." dedi.

"Sen bilirsin. Bir... İki... Üç..." dedim. Biraz duraksadım. Hala takmıyordu beni.

"Dört... Beş... Altı... Yedi... Sekiz..." dedim. Hala yok ses falan. Sadece bakıyor. Kapıya doğru yaklaştım.

"Dokuz..." tam on diyecekken kapıyı açtım. "Ve On..." dedim Tam çıkacaktım ki onun sesi beni durdurdu.

"Tamam ya acıktım." dedi. İşte gülme sırası bendeydi. İStemsizce sırıttım.

"Ellerimi çözde yiyeyim." dedi. Pışık canım! Daha çok beklersin.

"Daha çok beklersin. Sence bende o göz var mı? Ben yedireceğim sana." dedim. Evet. Bir ara böyle bir hayal kurmuştum onunla ilgili. Ve bu şimdi gerçek oluyordu.

Yanına bir tabure çektim. Tepsiyi kucağıma aldım. Kaşığıda elime alıp, mercimek çorbasının içine daldırdım. Ağzına doğru götürdüm. Sımsıkı kapatmıştı ağzını.

"Açsana şu ağzını!" diye sertçe çıkıştım. Ağzını açıp bir şey söylemekte kararsızdı. En sonunda hızlıca bir şeyler söyledi.

"Ben bebek değilim." dedi. Ve yine ağzını kapattı.

"Sen görürsün." dedim. Kucağımdaki tepsiyi sabitleyerek bir elimle burnunu tuttum. Elbette ki ağzını açtı. Ve kaşığı tıkıştırı verdim.

"İşte böyle yemek zorunda kalırsın." dedim. Ve güldüm. Elimide ağzından çektim. 

Her şey o anda oldu. Bu çocuk geri zekalıydı! Bildiğin tepsiye tekme attı. Yemekler her tarafa döküldü. Ve benim sinirlerim boşaldı.

"Seni gerizekalı! Sana zayıf noktam var diye bir şey yapmayacağımı düşünüyorsan yanılıyorsun. Bundan sonra seni biraz daha sıkacağım. O zaman görürsün sen. Aptal çocuk!" diye bağırdım.

Kapıyı sertçe çarptım. Umrumda değildi. Mutfağa gidip hizmetçilere yine emit verdim.

"Gidin Arasın odasındaki yemekleri temizleyin!" dedim. Etrafa koşuşturmaya başladılar. O soğuk odada sabaha kadar donda gör gününü sen Aras efendi. Sana iyi davranmaya gelmiyor ya! 

Ben onun üstüne titrerken onun yaptıklarına bak. Çocuk daha dün kaçırıldı. Ben de salak gibi iyi davrandım bu sefer. Sana bir daha iyi davranmak yok. Duygularımı hiçe saydırıyorsun! Senin yüzünden farklılaşıyorum.

Sen ne zaman adam olacaksın be Aras! 

~

Gecenin bilmem kaçı Esra'nın bağırışları ve dürtüklemesi ile uyandım. Bu kız bir acayip oluyor artık. Onla dalga geçtiğinden beri konuşmamıştım. Odama geçip biraz müzik falan dinledim. Evet Aras'a olan sinirlerimi böylece atabiliyorum galiba. Esra bana bir eşyler derken ben uykulu gözlerle etrafa boş boş bakıyordum. Ve bu saçma şeyleri düşünüyordum. En sonunda bağırı verdim ona.

"Ne istiyorsun yine Esra?!" dedim sertçe.

Esra daha yeni yeni anladı onu dinlemediğini. "Uykun bu kadar düşkün olmasan. Acil hadi kalk. Çok önemli bir eşy oldu." dedi bağırarak. Gerçekten acil bir şeydi.

"Ne var yine?" dedim bu sefer normal konuşarak. Ama sesim uykulu çıkmuştı.

"Aras kaçmış!" dedi Esra.

 

Beni Kaçıran Bir Kız!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin