264 19 9
                                    


Anoreksi hakında kütüphanede biraz araştırma yapmıştım ama bana çok saçma geliyordu. Hangi insan kendisini istiyerek aç bırakırdı ki? Her acıktığımı hissettiğimde bireşeyler yiordum. Evet belki et falan yiğeli çok olmuştu ama dünyada o kadar çok et yemiyen insan vardı.. Hepsinin anoreksi si mi vardı yani? Hala doktorun dediklerini düşünmem beni deli ediyordu. Her şeyi daha da kötü yapmıştı.. git gide her şey daha çok berbatlaşıyordu. Bana neden inanmamıştı? Hangi hakla bana deli gözü ile bakmıştı , beni tanımıyordu bile. Kafamı yemek masasına defalarca vurdum , belki yanışıkla çok sert vurup patlar giderdi kafam. Gözlerim kapalı ve alnım masaya yapışmış bir şekilde o geceyi düşündüm. Her defasında bir yerden çıkıp geri kayıp oluyordu , bunu nasıl beceriyor du? Onu düşündüğüm zaman geliyor sinirlenince yok oluyor du sanki? Evime girmiş bir böcek gibiydi..

" LANEEET OLSUNN!!! " diye bağırdım.
Artık dayanamıyordum , istemiyordum ..yaşamak istemiyordum neden kimse anlamıyordu beni?? Kendi ruhum bile benden bıkmış gitmek istiyordu sanki , bedenimim içinde hapisti.

Yaklaşık 2 gün sonra

Koltuğun üzerinde çürümüş , onunla bir olmuş bir pislik parcası gibiydim. Duvara baka baka değişik şeyler görmeye başlıyordum , sanki bana pis pis bakıyordu. Boğasım geliyordu tavanı ama bu çok mantıksızdı..
Evet , bu halimi gören herkes bana deli derdi , benden korkardı kesin ama sanki kime ne! Zaten deli olarak damgalanmıştım. Küçük ve sapık bir çocuk tarafından bıçaklanmıştım , SEVGİLİ ARKADAŞIM diye kulağıma fısıldaması odanın etrafında uçuşuyordu sanki. Havaya tekmeler ve yumruklar geçirdim.
Bugün günlerden ne di? Saat kaç tı ve nezamandır götüm bu koltuğa yapışık kalmıştı hiç bilmiyordum ama kimin umrundaydı sanki.
....

Zil çaldı.
Benim zilim de mi varmış diye düşündüm bir anlık sonra nedense kapıya fırladım. Ama tahmin ettiğim gibi kimseeeee yoktu çünkü yoongi KAFAYI YEMİŞTİİİ.
Tam kapıyı çarpıp arkamı dönerken biri ayağını arasına sıkıştırdı. O ayağın Taehyunga ağit olduğunu anladığım saniyede bütün gücüm ile kapıyı kapatmaya çalıştım ve birden boşluga düştüm ama kapı kapandı. Derin bir nefes alıp arkamı döndüğümde bağırdım. Koltukta oturuyordu. Miğdemin bulandığını hissettim ve yere oturup sırtımı kapıya verdim. Bana öylece gülümseyerek bakıyordu.

" içeri nasıl girdin?"
" sen istedin Yoongi "
" Senin için yoongi hyung! Senden büyük olduğumu unutma piskopat!"
...
" kalbimi kırıyorsun hyung.."
Sesi ciddi bir şekilde üzgün gelmişti kulağıma. Yüzüne baktığımda çok mahsum duruyordu , kendimi sorgulamaya başladım. Gerçekten bu çocuk mu beni bıçaklamıştı?
" beni neden bıçakladın? "
Yavaş adımlar ile yanıma yaklaştı , elim ile durmasını istediğimi gösterdim ama durmadı. Dizlerinin üzerine eğilip döşünü elime dayadı. Havada duran elimi döşüne bastırıp onu arkaya itmeye çalışıyordum ama gücüm eşittir sıfır.
" yaklaşma !"
" Ama herdefasında beni çağırıp geri kovuyorsun hyung.."
" Ben seni hiç çağırmadım! Şimdi defol! "
Öne doğru eğilip gözlerimin içine baktı , neredeyse burunlarımız bırbırıne deyecekti. Bütün vücudumu kastım sanki yaram tekrar açılacakmış gibi hissediyordum. Nefesimi tutum , kulağıma doğru eğildiğinde.
" sen oldukca , bende olacam yoongi "

-------------------------------------------------------------------------------------------------

Burada olduğuma inanamıyordum. Artık kesinlikle delirmiştim. Psikiyatriyse gelen herkez deli değilmidi zaten? Hatta kendi isteği ile gelmiş olanlar daha da deli di bence ve onlardan biri de ben olmuştum artık. Kafamı sallayıp geri dönecektim ama zile basmaya karar verdim.
Resepsiyondaki kadın gülerek bana bakıyordu. Tabiki geri gülmemiştim çünkü ağızımın kenarları en son ne zaman havaya kalkmıştı hatırlamıyordum ve şimdi gülümsemeye kalkışsaydım suratım yırtılabilir di.
" bekleme odasına alacam sizi ,  doktor Sing sizi çağıracak "

Yaklaşık yirmi dakika bekledikten sonra bekleme odasında ki kapıdan çıkan kara tenli hintli doktor Bay Min dedi. Ayağı kalkmam ile elini uzattı ama karşılık vermedim.
Güldü.
Niye güldü?
Oturmamı istediği bir koltuğa işaret etti. Sonra yaklaşık 1000 dakika kimse konuşmadı sanki.

" Evet? Anlatın dinliyorum "
" neyi?"
" Buraya geldiğinize göre anlatmak istediğiniz bir şeyin olduğunu düşünüyorum. Yanlış mı?"
" Cevabını bildiğiniz bir şeyi neden soruyorsunuz?"
Tekrar güldü.
Sinirlendim.
" Gülmeyi kesermisiniz" dedim.
Elindeki deftere birşeyler yazıyordu. Okumaya çalışsaydım bile imkansız dı çünkü uzaktı.
" Gülmemden neden rahatsız oluyorsunuz bay Min?"
" Bana bay Min demeyi de kes"
" Peki "
Cidden neden gelmiştim ben? Başkası ile hayatımdan ne kadar çok nefret ettiğimi mi konuşacaktım? Bu tuhaftı ama kendim gelmiştim ve konuşmalıydım.

" Bıçaklandım ama kimse bana inanmıyor "
Saçma sapan ve alakasız bir cümle çıktı ağzımdan. Hiçten iyi di ama.
" Kim inanmıyor ?"
" Doktorlar "
" Peki neden?"
" Anoreksi mi ne .. Öyle bir şeyim varmış ama bu bi neden olduğunu düşünmüyorum. Bıçaklanmanın bununla ne alakası olabilir ki?"
.....
Durdu durdu ve sadece bana baktı sonra kafa salladı ve defterine birşeyler yazdı.
" Haklısınız "
" Efendim?"
" Haklısınız bunun o hastalıkla ne alakası var bende anlamadım açıkcası "
Şaşırmıştım baya , adamı incelemeye başladım. Yaklaşık kırk yaşı üstünde burnu büyük ve yeşil gözlü bir hintli idi. Konuştuğunda dişleri bembeyaz parıldıyordu. Benim tenim onun teni yanında süt kalırdı.
" Peki o bıçaklanma olayını bana anlatırmısınız?"
Derin bir off çektim sonra gözüne baktım. Kafa salladı sanki düşündüklerimi duymuş gibi.
" Açıkcası kendimi öldürmek istediğim zamanlar çok sık oluyor.. Çatı katına çıkmaya karar verdim bir gün..sonra orada başka biri daha vardı. "
"Sizi bıçaklıyan mı?"
" evet ama orada o gün olmadı.."
" Peki devam anlatın "
"  Nezaman onu düşünsem geliyordu sanki . İlk tanıştığımız günde bile tuhaflık sezmiştim ama geçen günlerde gittikçe tuhafıma gitti hareketleri ve konuşması."
....
Ayağa kalktıp  rafın üzerinde olan kupalara dokundum ve devam anlatmaya başladım.
" Evime gelip istediği gibi hareket ediyordu sonra gidiyordu.. Bi akşam dışarı çıktım ..kahve içmeye. Kahveyi getiren oydu.. Korktum açıkcası. Sinirle yürüdüm ve kendimi köprüde buldum..atlamak istiyordum çok ama her zaman ki gibi yapamadım.."
...
" Bu düşüncelere çok kapıldığınız oluyor mu? "
" Her gün.."
Defterine birşeyler yazıp tekrardan kafasını kaldırıp bana baktı. Rahatsız oldum bana aniden tekrar baktığı için.
" Ağlamaya başladım köprünün üzerindeki yazıyı görünce.. Sonra , o geldi bana sarıldı..bende ona sarıldım .. Ama "
Elerimin titrediğini hissetiğim için tekrar koltuğa oturdum ve kafamı avuçlarıma gömdüm.
" kulagıma fısıldadı... Niye yapmıyorsun? diye sordu.."
Ben anlattıkca Hintli defterine birşeyler yazıyordu.
" yumruğu çakmak istediğimde kalkıp gitti ve arkasından gitmek isterken.. nasıl desem..yok oldu , kayıp oldu sanki."
" Anlıyorum.."
"NEYİ ANLIYORSUN YA!! SANA ORTALIKTAN KAYIP OLDU DIYORUM YOKSA BU SENİN HER GÜN KARŞILAŞTIĞIN BİR OLAY MI??? EĞER ÖYLEYSE SENDE Bİ DOKTORA GÖZÜK İSTERSEN!???"
Okadar seslı bağırmıştım ki sekreter içeri girip herşey yolunda mı diye sormuştu. Bay Sing kafasını sallayıp kapıyı kapatmasını söyledi.
Sonra bana döndü tekrar.
" Bitti mi?"
Kafa salladım. Hiç şaşırmamış tı bukadar aniden ve sesli bağırmama.
" o gece beni birinin takip ettiğini hissettim sonra O beni dar bi sokağa çekip sessiz olmamı söyledi ama açıkcası kimseyi duyamıyordum.. Delikten geri çıktığımızda gideceğimi söyledim ama cevap vermedi.. Sonra adımı söyleyince tekrar arkamı döndüm ve.. Beni bıçakladı. Bayılmadan " sana sadece yardım etmek istiyorum" gibi birşeyler zırvaladı piskopat!! Ve bügün tekrar evimde di..fazlasıyla yaklaştı.."

....

" Bu şahısın size aşık olma ihtimali olabilir mi?"

Amk bu nasıl bir saçma soruydu şimdi.? Kafa salladım sadece , konuşsaydım belki küfür sayardım , bilmiyorum.

sen oldukça , bende olacağım demişti.. ondan kurtulmanın tek çözümü benim de yok olmam mıydı?

Boy meets Evil | TaegiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin