Bölüm 10: Arayışlar Ve Bekleyişler

4.1K 368 11
                                    

Gölgede bile hüküm süren Antalya'nın boğucu ve sıcak havasından, içerinin rahatlatıcı serin atmosferine geçiş yaptığı anda, lobide cam kenarındaki ferah bölgede oturan grubu hemen seçti genç adamın keskin bakışları. Yüzlerdeki gergin ve sıkıntılı ifadeden bir gelişme olmadığını çoktan anlamıştı. 

"Çelik Dağıstanlı."

"Poyraz Keskin."

İki rakip hatta düşman şirketin CEO'su fani ömürlerinde ilk defa işte bu şekilde tanıştılar ve gayet soğukça tokalaştılar. Karşı karşıya ve ayakta durmaktaydılar.

Dağıstan Holdingin başkanı, sözü dolandırmadan, tok bir sesle: "Dedemin ve diğer aile fertlerinin hem selâmlarını, hem de iyi niyetlerini iletmek isterim öncelikle." diye konuşmaya başladı. "Ekibiniz iki gece önce büyük bir maharetle yeğenlerimin hayatını kurtardı. Duyduğumuz minneti kelimelerle ifade edebilmemiz ve ömrümüzce unutmamız mümkün değil."

Kendisinden sadece bir ya da iki yaş küçük adamın aradaki husumet ve düşmanlığa rağmen usturuplu girişi ve söyledikleri hoşuna gitmişti Keskinler Grubun Patronunun, karşısındakine benzer şekilde cevap verdi soğuk ama nezaketle: "Onlar gerekeni yapmışlar. Bildiğim kadarıyla çocuklarda bir zarar yok."

"Hayır." manasında başını salladıktan sonra devam etti Çelik: "Galiba sizin de yeğeninizle ilgili bir sorun varmış. Dedem -özellikle vurgulamıştı- talimat verdi, bizim adamlarımız da araştırıyor, ayrıca da herhangi bir yardım ya da desteğe ihtiyacınız var mı öğrenmemi istedi."

İşte bunu hiç beklemiyordu Poyraz. Aklı ikiye bölünmüş gibiydi: Bir tarafı Ilgın'ın başına bir şey geldiyse eğer baş şüphelisi bu insanların yardımını geriye çevirmekten  yanayken, diğer tarafı ise -dostunu yakın, düşmanını daha yakın tut, teklifi kabul et- diye fısıldıyordu kulağına. 

Defne ve Neyir, konuşmayı ilgiyle dinlemiş, iki adamın tepkilerini merakla izlemişlerdi. Bora ise Çelik yanlarına geldiği anda çalan telefon nedeniyle gruptan uzaklaşmış, konuşmasını bitirip döndüğünde ise son cümleyi ucundan yakalamıştı. Aklı fazlasıyla karıştığından ve biraz da telâşa kapıldığından, amcasının varlığını ve muhtemel tepkilerini bir anlığına görmezden gelerek: "Oturalım bence." deyiverdi, memnuniyetsiz bakışlar üstüne çevrilirken. 

Yeğenini oracıkta gözleriyle kesip biçmesine karşın, yine de önemli bir durum olduğunu fark ettiğinden sakince: "Lütfen." diye eliyle işaret etti Poyraz, aynı farkındalıkla diğeri de anlık bir tereddüdün ardından, özür diler gibi mahcup mahcup bakan kardeşinin karısının karşısındaki boş yere oturdu.

Az önceki boş bulunmuşluğunun aksine şimdi daha temkinli davranan yeğen amcasını muhatap alarak konuşmaya başladı bu kez: "O gece iskelede yaşananları biliyorsun, amca yani patron." 

Aldığı onayla devam etti: "Ilgın, Ömer'i kovalayan köpekte bir gariplik olduğunu düşünmüştü, ben de buradaki bir veteriner arkadaşıma götürdüm hayvanı, bazı tahliller yapmasını istedim." Durdu, derin derin nefes aldı,  "Görünen o ki haklıymış. Bir fili çıldırtacak ölçüde uyarıcı vermişler zavallıya."

O uğursuz gece otel odasında genç kadınla konuştukları aklına gelirken, Poyraz'ın şüphelerinin de doğrulandığını ister istemez kabullenmek zorunda kaldı Çelik, sabah ki sözler yine kulağında çınlarken: "Bu defa kopacak fırtına, hepimizi önüne katacak!"  

Sessizleşen ortam, Poyraz Keskin'in öksürerek söze başlamasıyla bozuldu: "Bu durumda, Ilgın'a söylediklerimi size de tekrarlayacağım. Güvenliğiniz tehlikede olabilir. Aile fertlerine dikkat edin. Koruma tedbirlerini arttırın."

GÜVENLİ AŞK (SEVGİLİ OKUR SERİSİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin