(Düzenlendi)
''İzel kızım bu ne hal?"
"Neden ne oldu ki?"
"Nasıl neden? Git istersen bir aynaya bak."
"Tamam da halimde bir şey olduğunu sanmıyorum anne."
"Kızım sen iyi değilsin. Ne oldu anlat bakayım ama önce git bir elini
yüzünü yıka. Hadi annecim."Annemin ısrarına karşı koyabileceğimi sanmıyorum. Aslında ne halde olduğumu gayette biliyorum hatta elimden gelse gider o Yasin'i öldürürüm. Ama şimdi yalan bulmam lazım.
Merdivenleri yavaş çıkmaya çalışıyorum ama yok resmen maraton koşucusu gibiyim. Sinirden ne yaptığımı bilmiyorum, annem sen iyi değilsin derken ne demek istedi yoksa hastalığımın devam ettiğini mi düşünüyor?
Kafamı kaldırıp aynaya baktığımda şok oldum çünkü ilk defa kendimi böyle gördüm. Annem sonuna kadar haklıydı bu ne hal? Gözlerim kan çanağına dönmüştü.
Umurumda olmaz bir vaziyette elimi yüzümü yıkadım. Çünkü elimden hiçbir şey gelmiyor gelse bile yapacak gücüm kalmadı. Hızlıca çıktığım merdivenlerden bu sefer yavaş yavaş iniyordum.
"İzel kızım gel hadi."
"Geldim işte anne."
Annemin yanına oturdum ve annem bana sarıldı. Bu sarılış beni daha çok sinirlendirdi, sanki annem bana acıyormuş gibi bakıyordu. Annemin kolunun altından çıktım ve doğruldum.
"Hadi anlat kızım, seni dinliyorum."
"Neyi anne?"
"Seni bu hale getirecek olayı."
"Bir olay olduğu yok aslında anne sadece çok yoruldum."
"Yani böyle davranmanın sebebi çok yorgun olman mı?"
"Aslında Gizem'i, Sarı Kelebeği, Hollanda'yı... Kısacası ben eskiyi özledim anne."
"Canımın içi, bir tanem hayat bazen, hatta çoğu zaman bizleri yorar. Hepimiz yorulabiliriz ama önemli olan geri doğrulabilmektir. İzel şuan tam doğrulma zamanı. Asla ama asla pes etme."
Bu konuşma yüreğime oturmuştu resmen bunun karşılığında anneme sarılmasam olmazdı. Daha demin düşündüğüm şey ne kadar şaçmaymış hangi anne evladına acır ki?
"Tamam mı? Asla ama asla pes etme."
"Tamam annem. Bu arada Emre nerede anne?"
"Vildan teyzenlerde, evde sıkılıyormuş orda İzgi'yle oturmayı tercih etti, şaşırdım doğrusu seninde bildiğin gibi Emre kolay kolay iletişim kuramaz ama İzgi'yi tanıdığı için hemen iletişim kurdu. Senin Yasin'le aran nasıl? Anlaşabiliyor musunuz?"
"Nasıl yani Emre İzgi'yi daha önceden tanıyor muydu?"
Annem birden kızarmaya başladı. Zaten hastanede de İzgi geldiğinde bir şey olduğunu anlamıştım. Acaba haklı mıyım İzgi benim küçüklük arkadaşım mı?
"Yok, kızım sadece yolda zaman geçirdiler ya ondan dolayı tanıyor dedim. Sen soruma cevap ver bakim, Yasin'le anlaşabildin mi?"
Annem sanki bilerek yapıyordu, benim artık onun adını duymaya tahammülüm kalmadı. Anneme anlatmalı mıydım? Daha değil.
"İyi işte öyle anlaşıyoruz."
Annemin telefonu çaldı ve arayan babamdı.
Babam; "Seher nasılsın canım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARI KELEBEK #Wattys2017
Genç Kız EdebiyatıKendi ülkem olduğu halde hala yabancı gibiyim buralarda. Alışamadım hala. Artık Türkiye'de yaşayacaktık bu yüzden alışmak zorundayım. Beni buraya alıştıran iki şey vardı biri sen, biride biz... Biz olmak zordu, mücadele etmek gerekirdi , karışıktı...