VIII

249 13 0
                                    

Şelale

Utançtan terlemiş ellerim arasında Lâl'i arayan telefonu zar zor tutuyordum. Çıldırmış gibiydim.
Kahretsin.
Aklımda kendine bir şey yapmış olabileceği düşüncesi anca gelmişti. Kendine bir şey yapmasını istemezdim, ama bu onu sevdiğimden değil bir insanın ölümünden sorumlu olmaya gücüm olmadığındandı.
Sonunda Lâl telefonu açınca hemen kulağıma götürüp elimde olmayan bir şevkatle şakıdım,
"Lâl?"
"Beni bu saatte uyandırman için geçerli hiçbir sebep yok."
Sesi soğuktu, demirin çıkardığı ses gibi soğuk ve sert.
"İyi misin?"
"İyi olmamam için bir sebep mi var?"
Duraksadım.
Haklıydı, bir anlık bir hataydı ve şimdi hiç yaşanmamış gibi davranmalıydık.
"Haklısın. Özür dilerim, tatlı rüyalar."
Sadece bir an, bir an bile olsa kalbimde minik bir yerin titrediğini hissettim. Sanki unutmuş gibi yapması canımı yakmıştı.
Saçmaladığımı düşündüm, telefonu kapattım ve düşünmemeye çalışarak olduğum yere sindim. Okuldaydım ve okula gelmemesi beni tedirgin etmişti. Ama ona nasıl davranmam ve ne yapmam gerektiği bilmiyordum. Onu kaybetmek istemiyordum, nedeni sanırım onunla eğleniyor oluşumdu. Sürekli benimle uğraşıyor olması beni güldürüyordu. Her ne kadar bir lezbiyen olsa da ondan nefret edemiyordum. Beni öpmesi yanlıştı ama belki de kendine hakim olamamıştı?
Telefonu geri elime aldım ve tekrar Lâl'i aradım. Çaldı, çaldı, çaldı... tam vazgeçecekken yeniden bir uykulu ses duydum; "Ne?"
"Sana gelebilir miyim?" Dedim bir anda, konuşma ihtiyacı duyuyordum ve bu telefonda olmamalıydı. Sesinin bu halinin içimi gıdıkladığını fark etmiş ama aklımın en karanlık köşesine bir yere gizlemiştim.
"Bana mı?" Uykulu sesinde şaşkınlık harmanlanmıştı.
"Hıhı" dedim, "sana"
Sesi duruldu, "tamam, gel" dedi ve telefonu kapattı. Bir dakika sonra yer bildirimi geldi.
Çantamı aldım, kimselere çaktırmadan usul usul yangın merdivenlerinden bahçe tellerini aştım ve yürümeye başladım.
Gittiğimde ne olacağını, ne diyeceğimi bilmiyordum.

Lâl

Kısa telefon konuşmamızın ardından şaşkınlığımı atamamıştım. Şelale neden bana gelmek istiyordu ki? Aklımda binbir türlü hınzır düşünce dolaşıyordu ama hepsinin boş olduğuna emindim.
Bir anda kendimi yatağımda oturmuş onu hayal ederken buldum. Kıvrak bacaklarını, kollarını bedenimde çıplak hayal ederken.
Gözlerimi açtım ve silkindim, sırası değildi. Aptal bir sırıtış yerleştirdim yüzüme ve usulca ortalığı toplamaya koyuldum.

Şelale

Elimdeki haritanın işaret ettiği eve baktım. Burası olmalıydı.
Kapı zillerine baktım ve Bulut yazısını görünce zile bastım, basar basmaz kapı açıldı ve merdivenlerden tırmanmaya başladım.

Lâl

Apartmanda ayak seslerinin yaklaştığını duydukça içimde bir şeyler oluyordu, saçmalama Lâl, dedim kendi kendime. Kızın amacı sadece arkadaşça.
Ama bu sözlerimi karşımda merdiven tırmanmaktan nefes nefese kalmış bir Şelale görünce tekrar düşündüm, çünkü boynundan ter damlaları teninde usulca akıyordu.

Merhaba tatlı okurlarım, uzuuuun bir aradan sonra geri döndüüm!
Ha bu arada arkadaşlar, bu hikaye çok uzun olmayacak, bilginize. Sona yavaş yavaş yaklaşıyoruz.

Kaldırım TaşlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin