Şelale
Evden koşarak çıktım ve kapıyı ardımdan sertçe kapattım. Yaptığım şey merdivenlerden koşarcasına indikçe aklıma doluyordu. Ne yapmıştım ben? Bunu neden yapmıştım? Ön yargılarım yüzünden miydi? ya da yetiştirilme tarzım sebebiyle? İçimde kendime karşı hızla koskocaman bir nefret oluşuyordu ve organlarımı sıkıştırırcasına büyüyor, büyüyor, büyüyordu. Sanki ciğerlerim öyle bir sıkışmıştı ki nefes alamaz haldeydim.
Ben düşüncelerime kapılıp gitmişken ayaklarıma hakimiyetimi kaybedince merdivenin son basamağında ayağım takıldı. Düşmeden önce gözlerimi yumdum. Acıyla bedenim sarsıldığında ağzımdan küçük bir inleme kaçtı ve gözlerimi açtım. Dizimi taşa vurmuştum ve kanıyordu. Onun da canı bu kadar yanmış mıydı acaba? Benim dizimde hissettiğim acıyı o yüreğinin tam ortasında hissetmişti belki de. 'Hak ettin sen bunu Şelale' dedim kendi kendime ve duvardan tutunup kalktım.
Lâl
Gece uyandığımda saat 4'de geliyordu. Gözlerimi açar açmaz aklımda Şelale belirmişti bile. Yataktan kalkmaya çalıştım, ama tüm kemiklerim adeta sızlıyordu. Komidinimden destek alarak yatakta doğruldum ve yavaşça ayaklandım. Evi yokladığımda annem evde değildi. Pek umursayacak halim de yoktu gerçi. Telefonumu elime aldım. Lâl'i aramalı mıyım?, diye düşündüm kendi kendime. Sesini şimdiden özlemiştim. Arasam ne diyecektim ki? Daha ne kadar kaybedebilirim deyip, numarasını tuşladım ve çalan telefonu kulağıma götürdüm. Çaldı, çaldı, çaldı... ve beklemediğim anda biri telefonu açtı. "Alo?" dedim, bir kadın sesi "Bir daha bu telefonu arama kızım, yoksa gerekeni yapmak zorunda kalacağım." dedi ve kapattı telefonu. Duyduklarımı idrak edememiştim ilk, yatağa çöktüm. Gözlerimden yaşlar döküldü damla damla, sonra birer aleve dönüştü hepsi, bedenimi yavaş yavaş yakıp kül etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaldırım Taşları
Kurgu OlmayanSen ve ben sevgilim; iki farklı caddede aynı yerinden kırılan, aynı köşesinden çiçeklere yer açan kaldırım taşları gibiyiz.