03.karga

8 0 0
                                    

"Ne yapıyorum ben?" Dedi kendi kendine adam.

Oysa normal bir güne uyanmıştı. Adam ile eğlendikleri daha doğrusu Savaş'ın bütün gece oturduğu yerde içkisini yudumlarken etrafı izlediği, Adam'ın da bir kaç kızla öpüşüp dans ettiği mekandan yarın önemli bir toplantım var!!! bahanesi ile erken çıkmıştı.

Etrafında geceyi onunla geçirmek için can atan bir kaç "süslü kızı" yok saymıştı. Hiçte havasında değildi. Ev gittiğinde erkenden uyumuş ve güzel bir güne başlamıştı.

Sporunun yapmış ve Hatice hanımın hazırladığı kahvaltıyı yaptıktan sonra şirkete gelmişti. Sekreteri Nalan hanımın getirdiği kahveyi yudumlarken günlük haberleri okumuş ardından sekreterinin günlük planını anlatmasını dinlemişti. Bu gün önemli bir toplantısı vardı. Nalan hanım oda dan çıkmadan önce;

"Bu gün yeni yaptığınız sitenin reklamlarında kullanmak amacıyla tasarlanacak villa için 3 iç mimar gelicek. Son seçim için sizin onayınız gerekiyor Savaş bey" diyip onay aldıktan sonra odadan çıkmıştı.

Yaklaşık bir saat sonra Savaş bıkmış bir şekilde "sizi ararız teşekkürler" diyerek ikinci görüşmesi olan adamıda başından def etmişti.

İlk aday yeni mezun olmuş yeni yetme bir kızdı. İşinden çok modayı, eğlence mekanlarını takip eden bir tipti. Bir süre konuştuktan sonra da anlaşılmıştı zaten. Zengin bir ailenin şımarık veleti özel bir üniversitede para ile okumuş sırf mesleğin havasını atmak için oda.

Üstelik dekoltesini belirginleştirip masaya eğilip projede yapmak istediklerini anlatırken gayet cilveli bir hali vardı. Projeden çok Savaş'a kur yapma peşindeydi. Bu davranışları direk kadını red etmesine neden olmuştu. Yeni bir yapış yapış gönül işleri ile uğraşamazdı bu yüzden kibar olmaya bile gerek duymamış "size geri döneceğiz" klişesini kullanmadan kadını kapı dışarı etmişti.

İkinci adayın kapıdan içeri girmesi ile "tanrım sen beni neyle sınıyorsun???" Dedi. İlk baştaki cilveli kadın aksine yaşlı bir adam girmişti içeri. Düşüncelerini kenara bıraktı ve adamın konuşması için bir şans verdi. Ama bu şans bir işe yaramadı. Adam tam bir eski kafaydı. Savaş da seviyordu antikayı nostalji hatta çok önem verirdi antika koleksiyonu bile vardı. Müzayedelere gitmek en büyük zevkiydi ama adamın anlattıkları antika değil modası geçmiş çirkin şeylerdi.

İlk adayın aksine adının ahmet olduğunu öğrendiği adamı nezaket ile uğurladı.

Sabrının sonuna gelmişti. Son adaydan da bi beklentisi yoktu. Bunuda def ettikten sonra Alper'e paslıyacaktı bu işi. Ama 3. Adayın kapıdan girmesi ile planları alt üst oldu.

Karşısında duran kadın 25 26 yaşlarında uzun boylu ince yapılı kahverengi dalgalı saçları ile kendine güvenir bir şekilde içeri girmişti. İlk bakışmaları ile Savaş şaşırmıştı böyle birini beklemiyordu.

Kendini toparladığında kadının konuşmasını duydu ve " iste mükemmel olmıyacak kadar güzeldi. Bunun da kusuru ciddiyetsizliği galiba" diye geçirdi içinden hayal kırıklığı ile.

Kadına ağzının payını vermesi ile rahatlamıştı ama aldığı yanıt ile rahatlamanın erken olduğunu düşünüyordu. Kadın önceden "tanıştıklarını mı?" söylemişti!!!

Belkide bir ara yattığı tek gecelik kadınlardandı. Ama öyle olsa bu kadını hatırlardı. Ayrıca öyle güzeldi ki tek gece ile kurtulamazdı elinden.

Ne büyük nede küçük diyemeyeceği düzgün göğüsleri gömleği arasından fırlıyacak gibiydi. Ama bu görünüş özellikle dikkat çekmek için yapılmış bir dekolte hilesinden çok doğal bir görünüş sağlıyordu. Kalcalarına yapışmış siyah kalem etek ise vücudunun düzgün hatlarını ortaya çıkartıyordu.

Kadını pür dikkat incelerken çizgi gibi görünen dudaklarına geldiğinde fanteziler canlandı gözünde o dudaklara yapışmamak için kendini zorladı ve " kendine gel be adam!! ve kadını def et bu düşünceler içinde nasıl bu kadınla çalışabilirsin ki?" Dedi

Asla işle ilişkilerini karıştırmamıştı. Son defa böyle bir hata yaptığında az daha nikah masasına oturmak zorunda kalıyordu. Ama bunun burda bitmesine gerek yoktu bu işi bitirince dosyasından numarasını alıp biraz eğlenmenin bir sakıncası yoktu. Bu aklına gelince kadını sert bir şekilde başından def etmek için ağzını açtı.

Kadın tam dışarı çıkarken bi anda aklına gelmişti. Kadın önceden tanışıyoruz mu demişti???!!!

Kadını durdurdu ve nerden tanıştıklarını sorduğunda aldığı cevap ise asıl şoktu..

"Serra Elizabeth Clarkson" bunu dedikten sonra çıkmıştı bile kadın. Daha doğrusu genç kız.

Bilmecenin eksik kısmı da böylece tamamlanmış oldu. Ama şaşkınlığı halla geçmemişti. Üstelik kat ve kat artıyordu.

Ne yani? En yakın arkadaşı Adam'ın küçük kardeşi buradaydı ve Adam hiç bir şey söylememişti. Üstelik dün gece beraberlerdi.

"Yarınki iş görüşmende başarılar dostum" dediğinde anlamamıştı nedemek istediğini. Şimdi anlaşılıyordu.

Ayrıca 7 yıl önce tanıştığı kendini beğenmiş küçük kız biraz önce büyük bir hüsranla bu kapıdan çıkan mükemmel güzellikteki kadın ile aynı kişi nasıl olabilirdi ki?bu düşüncelerden sıyrılıp tekrardan gerçek dünya ya döndü.

" bu da ne demek? Öldürcem oğlum seni Adam" diye kürkledi ve kapıya koştu ve Serra'nın arkasından bağırdı

" hey karga abine söyle cumayı unutmasın." dedi gülümsedi ve kızın cevabını beklemeden içeri girdi.

Odaya girip yerine tekrardan oturduğunda arkasına iyice yaslandı ve gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Az önce olanları tekrar gözden geçirme ihtiyacı duydu. Ne ara bu kadar cinsel istekle yanıp tutuşur hale gelmişti? Kızın karşısında deliye dönmüş liseli bir ergen gibi üstüne atlamamak için kendini zor tutmuştu.

İşleri bittikten sonra kendini bir bara atıp üstüne atlayan ilk kadınla gecesini tamamlar ve böylece biraz önce yaşananları unuturdu. Ama bardan önce Adam'ı arayıp ağızının payını vermeyide unutmamalıydı.

"Bu gün bitmez artık" dedi ve saatın henüz öğle yemeğine bile çıkmak için erken olduğunu görünce okkalı bir kaç küfür savurdu.

Karga ile...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin