İki kız bütün barı kahkahaları ile dolduruyordu. Yılların verdiği arkadaşlık ile ordan burdan konuşup eğleniyorlardı.
"Hatırlıyor musun lisede sana çıkama teklifi edemeyen kekeme çocuğu?""Asıl aylarca peşinden koştuğun ama ikinci buluşmada kokuyor diye ayrıldığın zavallıya ne demeli?" Gibi diyalogların arasına serpiştirilmiş gülme seslerinden dolayı yanlarındaki iki adamın konuştuklarını hiç fark etmediler bile..
"Ah hadi ama dostum bana gerçekten Bell'i tanımadığını mı söylüyorsun şimdi?"
"Oğlum tabi tanımadım. Sen salak mısın neden söylemedin?"
"Ah Serra'ya söyleseydim hayatta gelmezdi. Torpil istemiyormuş. Bende bekleyip olanları görmek istedim. Böylesi daha eğlenceli"
Omuzlarını silkti Adam. Sevgili arkadaşının sinirli bakışlarını yok sayarak iki kıza baktı.
Kızlar o kadar eski arkadaşlardı ki ne zaman ve nasıl arkadaş olduklarını bilmiyordu. Neden arkadaş oldukları ise çoğu insan için bir sır bile sayılabilirdi.
Serra'ın dağınık, vurdum duymaz, heyecanlı ve aceleci halleri Emma'yı eğlendirsede çoğu zaman bu hallerin onu çileden çıkarttığını biliyordu.
Dakiklikte mükemmel olan Em'in bir çok kez Bell'i azarladığına şahit olmuştu. Unuttuğu buluşmalar, gelmediği hafta sonu planları yüzünden çoğu zaman Emma ile takılmak zorunda kalmıştı. Aslında Emma ile zaman geçirmek o kadar da kötü değildi. Yanında böyle güzel ve seksi bir kadınla dolaşmak hoşuna gidiyordu.
Dıştan soğuk, ketum ve disiplinli görünsede için de küçük bir çocuk olduğunu biliyordu Adam. Yıllardır tanıdığı küçük kardeşinin küçük arkadaşı bu çocuksu halini Adam dan saklamayı beceremiyordu.
Güzelliği dillere destandı. Hep peşinde birileri vardı. Ama Emma'yı hiç biri ile görmemişti şu zamana kadar.
"Lezbiyen olma ihtimalin var mı küçük?" Diye sorduğu gün Emma'ını ne kadar deliye dönüp sonrada ağladığını gördüğü zaman şaşırmıştı. Sadece bir şakaydı!
Ama işte Emma buydu, her şey ile dalga geçerdi bir tek erkekler konusunda uzak dururdu. Yasak bölgeydi erkekler.Kızlar gülüşüp eğlenirken Emma'nın ona baktığını gördü ve samimiyetle gülümsedi, bir kız kardeşe karşı sevgi gösterisi idi bu gülümseme. Emma da bu gülümsemeye içtenlikle cevap verdi içindeki hayal kırıklığını gizlemeye çalışarak.
Serra olanlardan bi haberdi.
Gecenin sonuna gelinmişti. Kapıda vedalaşırken Serra
"Abbbiiiiiiyyyyyyciiiğiiimmmm!" Diyerek bağırdı. Sarhoşluk ile ayakta duramıyordu.
"Bana öyle bakma şapsal içmeseydin bu kadar. Taksi var. Hadi" dedi.
"Ne yani beni ya birileri kaçırır kötü emellerinde kullanırsa?"
" ozaman Savaş bırakır ben Emma'yı götürcem" derken Emma'yı koluna alıp yürümeye başlamıştı bile.
Biraz önce uğradığı ihanetin şaşkınlığı ile yürümeye başladığında arkasından kalın erkek sesi duyuldu
"Araba diğer tarafta"
Ah hadi canım! Biraz nezaketten bir şey olmaz dimi? Bu ne odunluk?!!!!
Bu adamın arabasına hiç bir kuvvet bindiremezdi. Heleki bugünkü olaylardan sonra asla. Adamın sesinde bile soğukluk kızgınlık vardı. Sinirlenip Serra'ya ne yapacağı belli olmazdı.
Köşedeki taksiyi gördü ve hızla ona yöneldi. Kapıyı açtığı zaman sert bir hareketle kapı kapandı ve adamın
" sen devam edebilirsin sorun yok!" Dediğini duydu. Adamın otoriter sesi ile taksici çoktan gitmişti bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karga ile...
AcakOnunla aynı havayı solumak bile yeterince zorken şuan da bu küçücük oda da baş başaydık.bu tanrının bana küçük bir şakası olamalıydı. Bu aralar o küçük şakalar çok fazla tekrarlanmaya başlamıştı ve bu da canımı sıkıyordu.