№ 9

1K 23 0
                                    

Bir hafta sonra

++++

Yarım saat önce uyandım. Yatağımda durup biraz düşündükten sonra kalktım ve bir duş aldım. Şimdi okul kıyafetlerimi giyiniyorum. Okul için kahvaltı yapmayı düşünmüyorum. Zaten bir haftadır doğru düzgün yemek  yemediğim gibi hiç okula da gitmedim. Bugün okulda ilk günüm olucak. Hiç heyecanlı değilim ve tuhaf hisediyorum. Üzerimde atamadığı bir ağırlık var. O yükten bir haftadır kurtulamadım. İçimde babama karşı söyleyemedim sözler ve yapamadığım bir takım eylemler var. Çok pişmanım. Onunla son konuşmamızda kavga etmiştik ve ben onu çok üzmüştüm. Keşke ona bağırıp,  çağırmayasaydım. Seul'a gitmeyi kabul etseydim. Belki çok mutlu olurdu ve ayrılırken mutlu ayrılırdık.

Bana veda etmeden önce, bir kere bile yüzünü görmedim. Eungwoo amca bana göstermedi. Ağladım, bağırdım, çağırdım ama ikna olmadı. Görmem beni çok kötü etkileyebilirmiş. Sanki şimdi çok iyiyim de bide o kötü etkileyecek.  Cenazesini bir günde kaldırdık. Zaten çok seveni yoktu babamın. Sadece biz ve birkaç amcam. Cenaze töreninden sonra onlarda başsağlığı diledi ve beni, ne olucağımı hiç biri sormadan beni bırakıp gittiler. Eğer luhan'nın ailesi olmasaydı üzülürdüm belki ama onlar var. Her zamanda olcaklar. Bir dakika bile yanımdan ayrılmadıkları gibi her şeyiyle ilgilendiler.  Ben sadece kendimi odama kilitleyip ağlamakla yetindim. Arada luhan geldi sonra beraber ağladık. Sanırım yapabileceğim tek iyi şey; ayak altında dolanmadan bir köşeye çekilip ağlamaktı ve ben bunu çok iyi yaptım çünkü iki gün önce baktığım ayna da kendimi tanıyamadım. Bir insan bir haftada ne kadar zayıflayıp çirkin olabiliyorsa o kadar zayıflayıp çirkin olmuştum. Umrumda mı? Tabiki değil! Bu saaten sonra umrumda olan tek şey var. Oda şeytanın oğlu.

----

Sokağın başına doğru yürüken beni bekleyen luhan'ı gördüm. Sırtında ki çantayla beni bekliyordu. Beni görünce büyük bir mutlulukla gülümseyip bana doğru koştu. Bende onun gülüşünü izlerken gülümseyemeden edemedim. Çok güzel gülümsüyordu.
Yanıma varıp boynuma atıldığında boynumun başımdan kopacağını hisettim

- Baek! Gerçekten burdasın. Seni tekrar görmek çok güzel. İyisin değil mi?
Onu kolarından nazikçe iterek, aslında hiç iyi olmadığım halde iyi olduğuma dair bir gülümsedim.

- İyiyim! Hem okula gitmek için sabırsızlanıyorum.
Luhan gülümsediğimi görünce rahat bir nefes verdi.

-Bir an evden hiç çıkmayacağını düşündüm. Tekrar gülümsemeni görmek çok güzel.
Ona daha büyük bir gülümseme sundum

- Ne sandın. Hiç mutlu olamayacağımı falan mı? Tabiki gülümseyeceğim.

Luhan söylediklerime buruk bir gülümsemeyle cevap verdiğinde üzülemeden duramadım.

- Beni bile görmek istemedin.  Senin için çok endişelendim.

- Benim sadece biraz yanlız kalmama ihtiyacım vardı. Biliyorsun, her zaman tek başımayken doğru şekilde düşünürüm.

Luhan'la okula gitmek için yürümeye başladık.

- Peki neler düşündün?

Ben çok esrarlı bir şekilde gülümseyip,  gözlerimi kısıp luhana bakınca heycanla yüzüme baktı.

- Tabiki neden ilk dersimizin matematik kadar iğrenç bir ders olduğunu düşündüm. Başka bir ders yok muydu?

FATAL PURSUİTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin