№1

1.7K 46 10
                                    

" Byun Baekhyun! Byun Baekhyun! .. Aman tanrım bu çocuk nerede ?

Sınıfın arka kapısı tarafından duran , güzel yüzlü ve uzun boylu bir kız beni arıyordu. Sürekli ismimle birilerine beni soruyordu. Beni tanımıyor olmalı ki iki defa önümden geçmesine rağmen bana bakmamıştı. Bu iyi haberdi çünkü şuan onun bir şeyler söylemesi ile uğraşmak istemiyordum. O yüzden onun yüzüne bile bakmadan arkadaşlarımla tartışmaya devam ediyordum .

Tartışmamızın konusu tabiki galip gelen beni, mağlup olan luhan'a karşı yinilgisini kabul etmesini sağlamaktı. Maçı bizim grup, luhan'ın oynadığı gruba karşı galip gelmişti fakat şimdi luhan oyun bozlarlık yapıp yenildiğini asla kabul etmiyordu. Ahh! Ne kadar gıcıktı ama ben de baekhyun isem bu yenilgiyi ona yedirirdim.

- Hayır, yanılıyorsun. Ben çok iyi oynadım, problem sadece arkadaşlarımın sıkı çalışmamasından ve gevşeklik yapmasından kaynaklanıyordu. Ben çok sıkı çalışmıştım. Biliyorsunuz yani, ben okulun basketbol takımı kaptanıyım ve kötü oynama gibi bir şansım yok. Sen de kabul et baek. O gün sadece şans senden yanaydı ve senin kazanmanı sağladı yoksa seni bir güzel yenerdim, üstüne de bana o söz verdiğin lüks restoranta, bana bir güzel lezetli yemekler ısmarlamak zorunda kalırdın. Bunun için mutlu olmalı ve bana teşekkür bile etmelisin , iyi ki luhan'ın takımı kazanmamıza izin verdi diye.

Luhanın bahane bulmaktan hiç yorulmadığı, basketbol maçını kaybedişinin vol bilmem kaçıncı bahanesinin dinlemekten yorulduğum için luhan'ın benim bir cümleme karşılık verdiği üç bahanesinden birine, içimden geçen lahmacun küreğiyle ağızının tam ortasına vurma isteğimi aşırı körüklüyordu.  Bu artık bir tartışmadan çıkmış namus davasına dönmüştü. Ya ben onu yenilgiye uğradığını kabul ettirecek, tüm dediklerini yutturacaktım ya da ağızının ortasına lahmacun küreğiyle vuracaktım.
Sonuç olarak illaki kabul etmek zorundaydı.

Ellerimle luhan'ın göğüsünü hafifçe iteleyerek, onun sözüne karşılık kendi açıklamamı yapmaya başladım.

- Hep bir bahane içersindesin luhan. Hiçbir zaman yenilgini kabul etmiyorsun.
Seninle mi yoksa ilkokul üçe giden küçük kuzenimle mi oynuyorum hiç fark ettirmiyorsun. 
Herşeye bahane buluyorsun. Senden kazandığım her maç için para yada yemek istemiyorum senin aksine. Sadece yenilgini kabul edip yıl sonu olan basketbol turnuvasında beni takımına almanı istiyorum fakat sen her zaman bir bahane buluyorsun. Bunu yapmanı gerektiricek bir durum mu var ortada? Ve asla gelip sana teşekkür falan etmeyeceğim. O yemeği de rüyanda görürsün.

Ellerimi göğüsünden çekerek, hızla platin sarısı saçıma daldırdım ve sinirle arkamı döndüm. Ellerim arasında dağılan yumuşacık saçlarımı geriye doğru atarak, derin nefesler aldım. sakinleşmeye çalıştım .

Luhan'a arkamı dönükken kendini müdafaa gereği duymaya başlamış olmalı ki kolumdan tutup beni hızla kendine döndürdü.

- Nasıl bir durumdan söz etmeye çalışıyorsun baek, ne demek istiyorsun ki ! Dediğim gibi bu gece de talih bize gülmedi. Sizden yanaydı ve yine siz kazandınız fakat bu sizin hiç yenilmeyeceğiniz anlamına gelmiyor ki!
Sizi ağır yenilgiye uğratacağım zamanlarda gelicek tabiki .

Kaşlarını çatıp dudaklarını hafifçe öne doğru büzdüğünde, aklımda geçen şu lahmacun küreğiyle ağızının ortasına vurma fikri, dudağına vurma fikriyle hemen yer değiştirdi çünkü bana kullandığı bu etkili silah ona değil sesimi yükseltmek şu sevimli suratına kürekle vurup vurup sevmeme neden olabilirdi. Şuan ki aşırı sevimli hali sinirlerimi kutuptan alınan, çöle bırakılan buz misali hızlıca eriyordu. Ona karşı yumuşayan halimle, yükselen sesimi alçatarak yumuşattım.

FATAL PURSUİTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin