Baekhyun: *Ses kaydı*
Merhaba sen bana geldin
Bana utangaç kokunu vererek puslu rüyalarımda
Göz kamaştırıcı bir şekilde parlıyordun
Pırpır eden bir kalple farkına bile varmadan
Adım adım sana doğru yaklaştım
Ve senin yanında kaldım
Gülümsemen kalbimi eritiyor
Gözlerimiz buluştuğunda
Kalbim hızla çarpmaya başlıyor
(Baekhyun-Beautiful)
ParkChanyeol: Baekhyun.
Vay canına.
Bu ses sana mı ait?
Baekhyun: Evet.
Ben düşündüm ki.
Yani karşına çıkamasam bile.
Sesimi duymalısın.
"Salak mıyım ben? AH! Ne saçmalıyorsam?"
Baekhyun, Chanyeol'dan cevap beklerken, diğer telefonuna gelen mesajla ona uzandı.
HuangZitao: Bence de.
Sonuçta sen düşünmedin.
:)
Baekhyun, mesajı okuduğunda şüpheyle odasına bakınmadan edemedi. "Bu çocuk beni mi izliyor yahu?"dedi başını iki yana sallayarak.
Hemen sonra bir mesaj daha geldi.
HuangZitao: Koridordaki kamerayı söküp senin odana taktım.
:)
"Siktir!"
HuangZitao: Kris duyarsa.
Sonuç pek iyi olmaz.
:)
Anlıyorsun ya.
Baekhyun: Hem beni izleyip, hem de Chanyeol ile olan konuşmalarımızı mı okuyorsun?
HuangZitao: Evet.
Çünkü, WU YİFAN DENEN PİSLİK HERİF BENİMLE DEDİKODU YAPMIYOR.
Ay pardon caps lock açık kalmış.
Aksiyonu bulmuşum tabi ki kaçırmayacağım yani.
:)
"Yaaaa! Benimle de kimse dedikodu yapmıyor ama ben böyle şeyler yapmıyorum!" Bir süre Tao'dan cevap gelmeyince diğer telefonuna döndü. Chanyeol'dan mesaj gelmişti.
ParkChanyeol: Çok iyisin.
Sehun ve Kai sesini duysa seni bırakmaz.
Eğitim mi aldın?
Şarkıyı tanıyamadım ayrıca. Hangi şarkı?
Baekhyun: Hayır.
Şarkı söylemeyi severim ama eğitim almadım.
Şarkıyı ben yazdım.
ParkChanyeol: Vay canına Baekhyun.
İdol falan mısın yoksa?
O yüzden mi kendini göstermiyorsun?
Baekhyun: İdol değilim.
Sadece kardeşimle şarkı söylemeyi sevdiğim için.
Hobim haline geldi.
:)
ParkChanyeol: Ben de severim şarkı söylemeyi.
Bir gün birlikte söyleyelim Baekhyun.
Şimdi gitmeliyim.
Dersim başlayacak.
Görüşürüz.
Baekhyun: Görüşürüz Chanyeol.
İyi dersler.
Baekhyun gülümseyerek arkasına yaslandı. Chanyeol ile ilk kez normal konuşmuşlardı. Ve bu çok güzeldi.
"Ama.. Sehun ve Kai ne alaka acaba?"
"Ne alaka mı? Adamlar konservatuar bölümünde öğretmen."
Tao'nun ani girişi neredeyse sandalyesinden düşürecekti Baekhyun'u.
"Sen nereden biliyorsun?"
"Sence?"
"Sormam hata. Dışarıdaki işlerini hallettin mi?"
"Evet. Şimdi hazırlan çıkıyoruz."
"Nereye?"
"Kuaföre. Saçını boyayacağız."
"Neden?"
"Adam zaten pembe saçlı Byun Baekhyun'u tanıyor. Yüzünü göstermeyeceğiz ama pembe saçlı Baekhyun ile bağlantı kurmak pekte zor olmaz." Tao Baekhyun'un şaşkın bakışlarına karşı başını iki yana salladı. "İnanamıyorum. Sen bu zekayla bu şirketi ayakta tutmayı nasıl becerdin?"
"Yaa! Zitao! Büyüklerine karşı saygılı olmalısın!"Baekhyun kaşlarını çatarak söylendi. "Ayrıca o kamerayı nereye sakladın ha? Hemen eski yerine takacaksın onu!"
"O sadece şakaydı. Her yer izlenirken kamerayı söküp de nasıl senin odana takayım ha? Hadi yürü."
Tao onu beklemeden çıkarken Baekhyun hayretle arkasından baktı. "Bu yeni nesil ergenlerden nefret ediyorum!"
"Seni duydum. Bir kez daha söylenirsen kötü olur."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just Love Me
FanfictionBaekhyun: Beni nasıl öylece engelleyebilirsin ha!? ParkChanyeol: Sen kimsin? Baekhyun: Asıl sen kimsin!? Ha. Ben de bunu sormanı bekliyordum. Ben Baekhyun. (Mesaj iletilmedi. Bu kişiye mesaj gönderemezsiniz.) "Ne? Park Chanyeol. Seni pislik!" Baekhy...