Baekhyun ofisinde oturmuş elindeki telefona sıkıntıyla bakarken iç çekti. Chanyeol ile olan konuşmalarını 2 günde baştan sona okuduğu 5. seferdi.
6.kez okumaya başlayacakken kapısı izinsiz açıldı.
Baekhyun gözlerini telefonundan ayırmadan göz devirdi. "Tao... Lütfen.. İçeri girerken kapıyı çal artık."
Ses gelmedi. "Chanyeol'un engelini ne zaman kaldırmalıyım sence?"
Tabi ki Tao her şeyi biliyordu. Çiftlikten gittiği akşam olanları konuşmuşlardı.
"Tao'yu bilemeyeceğim ama bence hemen kaldırmalısın tatlım."
Duyduğu sesle şaşkınlıkla başını kaldırdı. "Cha-Chanyeol!"
Kapının önünde duran genç adam fark edildikten sonra ona doğru yürümeye başladı. "Evet bebeğim?"
Hitap şekliyle kızaran Baekhyun, " Sen burada ne yapıyorsun?"diye sordu.
O sırada yanına gelen Chanyeol ellerini kavrayıp onu oturduğu sandalyeden kaldırdı. "Engel işi fazla uzamadı mı sence de?"
"2... 2 gün bile olmadı daha."Baekhyun'un sesi fısıltı gibi çıkmıştı. Chanyeol ile yüz yüze gelmeye utandığından başını eğmiş ayakkabılarına bakıyordu.
"Yüzüme bak Baekhyun." Eliyle çenesini kaldırdı.
Baekhyun, "Senin burada olmaman gerekiyordu..."derken gözleri, onun gözleri dışında yüzünün her yanında dolanıyordu.
"Ne yani? Sevgilimin ofisinde bulunamaz mıyım?"
"Se-sevgili mi? Ne sevgilisi!?"
"Beni seviyorsun Baekhyun. Ben de seni seviyorum. Yani biz sevgiliyiz."
Baekhyun güldü. "Arkadaş olduğumuzu sanıyordum! Hangi ara sevgili olduk biz? Teklif falan da hatırlamıyorum." Gülerek başladığı konuşmayı kaşlarını çatarak bitirdi.
"Yapma ama bebeğim."Chanyeol başını öne eğip, burnunu Baekhyun'un burnuna sürttü. Aynı zamanda onun geriye doğru sendelemesine sebep olup, sırtını duvarla buluşturdu. Chanyeol vücudunu ona yaslayıp, "Seni öpeceğim kısımlara gelelim artık."dedi.
Baekhyun gözleri kocaman açılmışken, ne yaptığını anlamadan başını salladı. Bir şey söylemek için dudakları aralandı fakat diyecek bir şey bulamayıp dudaklarını yalamakla yetindi.
Chanyeol onun şaşkın ve utangaç haline gülümseyerek, dudağına yumuşak bir öpücük bırakıp geri çekildi. "Seni seviyorum."
Dudakları tekrar buluşurken Baekhyun'un gözleri kapandı. Öpüşmeyle Chanyeol'un elleri Baekhyun'un kalçalarına kayarken, Baekhyun'da ellerini onun boynuna doladı.
Chanyeol alt dudağını emerken, Baekhyun onun dudaklarını aralamasına izin verdi. Ağzının içindeki dili hissedince zevkten inledi.
Ateşli ve sert öpüşme başını döndürürken ona daha sıkı tutundu.
Tekrar inleyip, nefes almak için geri çekildi.
"Baekhyun..."
Chanyeol dudağının kenarını öptü. Yanağından devam edip boynuna doğru kaydı öpücükleri.
"Imm..." Baekhyun onun saçını çekip boynuna koydurduğu öpücüklere ara vermesine sebep oldu. "Chanyeol..."
Dudağını öne doğru uzattı. Chanyeol gülümseyip Baekhyun'u öpecekken arkalarından gelen ses onu durdurdu.
"Lanet olsun! Neden kameranın kör noktasında duruyorsunuz?"
Huang Zitao, kaşlarını çatmış kapının önünde onlara bakıyordu.
"Hareket edin artık. Koltuğu çok güzel görüyor o tarafa geçin."
"Tao... Sen.." Baekhyun şaşkınlıkla düşünmeye çalışırken onun ne dediğini kavradı. "Sen odama kamera yerleştirmediğini söylemiştin!"
"O zaman öyleydi. Şimdi değil. Hadi siz benim dediğimi yapın. Ben Kris'in yanına gidiyorum. Sonra izleyeceğim olanları."
Tao odadan çıkarken Chanyeol Baekhyun'a döndü. "Bu da neydi?"diye sordu şaşkın bir şekilde.
"Bu çocuk bir canavar!"Baekhyun giden Tao'nun ardından sinirle bağırdı. "Seni Kris'e söyleyeceğim Zitao!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just Love Me
FanfictionBaekhyun: Beni nasıl öylece engelleyebilirsin ha!? ParkChanyeol: Sen kimsin? Baekhyun: Asıl sen kimsin!? Ha. Ben de bunu sormanı bekliyordum. Ben Baekhyun. (Mesaj iletilmedi. Bu kişiye mesaj gönderemezsiniz.) "Ne? Park Chanyeol. Seni pislik!" Baekhy...