Bazen öyle bir ana denk gelirdik ki, yaşadıkların sanki sana göre değilmiş gibi saçma gelirdi.
Özellikle karşımda duran ve bana koyu kahvemsi gözleriyle bakan çocuk, saçma geliyordu. Sadece daha dün karşılaştığım bu çocuğun beni etkilemesi saçmaydı.
Filmlerde geçen klasik sahnelerin saçma olması gibi..
'İlk görüşte aşka inanır mısın?'
Klasik replik haline gelmiş bu cümleye verdiğim cevap muhteşemdi.
'Sikmişim ilk görüşte ki aşkı, bir sürü insanla karşılaşıyorum. Benim niye başıma gelmiyor?'
Pekâla, o zaman da kafam yerinde olmayabilirdi. Ama ne yazık ki şimdi bile doğru düzgün düşünemiyordum.
Neden o kadar karşı çıkmışken bu çocuk tüm o küfürlerim için beni pişman edecekmiş gibi hissediyordum?
İçki bardağı dudaklarımın arasında yer edindikçe sıvı her seferinde ilk kez içiyormuşçasına boğazımı yakıyordu.
Sarhoşluk bana göre değildi. Canımı yakan anılarım aklıma geliyordu. Sarhoşken içimde ki fırtınaları dindiremiyor, bunu bir şekilde dışarı vuruyordum..
Bağırarak, kavga ederek ya da ağlayarak..
Tam şuan olduğu gibi..
Koyu kahveleri göremiyor ve onun karşısında sessizce göz yaşı döktüğüm için kendime sòvüyordum.
Her yer bulanıktı şimdi. Zihnimin de bulanıklaştığınî hissediyordum.
Ve yine istemediğim şeyler olmuştu. Zihnim en sevmediğim kişi tarafından istiladaydı..
İnsanlar acılarını unutmak için içerken benim içtikçe acılarımı en yakınımdan hissetmem adil değildi.
Alt tarafımda oluşan sızıyla boğazımdan bir hıçkırık kaçmasına engel olamamıştım. Saçlarım yüzümü kapatıyordu, Hwayoung'un beni görmediğini biliyordum. Saçlarım gözyaşlarımın perdesiydi.
Gürültü ise hıçkırıklarımın perdesi olacaktı.
Zihnimde ki görüntüler netleşirken vücuduma tonlarca iğne batırıyorlarmış gibi hissetmiştim. Yeni bir hıçkırık..
Her bir hıçkırığım acılarımın yansımasıydı.
Elimde ki bardağı bar tezgahına bıraktığımda sağ elim sol bileğime gitmişti. Orada oluşan küçük yaraya..
Küçük ama kalbimi en çok yakan yaraya..
Küçük ama masumluğumu alan yaraya..
Küçücük bir iz bile bana acı veriyordu. Küçük bir yanık izi..
Nefes alamadığımı hissettiğimde hıçkırıklarımın boğazımda yer edindiğini anlamıştım.
Hwayoung'a belli etmemek için nefeslerimi düzene koyup yüzümde ki tuzlu sıvıyı temizledim.
"Lavaboya gideceğim."