Bazı sorular vardır.
Sadece sana yöneltilir, sadece seni ilgilendirirdi. Fakat tüm bunlara rağmen o sorunun cevabını kendin bile bilmemen garip bir durumdu.
Dışarıdan bakan biri için oldukça kolay bir soruydu. Cevabı evet veya hayır olarak görürlerdi.
Ama bana göre zor bir soruydu. Hani derler ya çalışmadığım yerden geldi diye. Benimki de öyle bir durumdu. Bu konu hakkında hiçbir fikrim yoktu.
Soruyu bile anlamazken cevabı bilebilmem mümkün değildi.
Aşk, üç harf tek heceden oluşan ve hayatıma hiç girmemiş olan bir kelimeydi. Hoşlandıklarım elbette olmuştu ama aşk farklıydı.
Ve bir an da bana yöneltilen bu soru karşısında dilimi yutmuştum.
Evet diyemezdim, benim ki daha çok sırrımın yükünü omuzlarımdan biraz da olsa alan kişiye duyulan ihtiyaçtı.
Hayır da diyemezdim, ona olan duygularım değişikti. Etkilendiğim de bariz ortadaydı. Ama aşk olup olmadığından emin değildim.
Kendimi yavaşça geri çekip Hwayoung'a baktım.
Beni anlaması gerekiyordu, anlaması ve bu garip durumdan kurtarması.
Bir süre Taehyung bana, ben Hwayoung'a bakmıştım. Birimiz cevap bekliyor, diğerimiz vermemek için direniyordu.
Ama Hwayoung sayesinde galip gelen ben olmuştum.
Yanıma eğilen beden benim yerle olan temasımı kesmiş, beni süzmüştü. "İyi misin?"
Kafamı belli belirsiz salladım ve kurtulmak istercesine mırıldandım. "Gidelim mi?"
Her ne kadar kurtulduğumu düşünsem de bileğime dolanan el ve ona eşlik eden mükemmel ses tonu kurtulamadığımî net bir şekilde yüzüme vurmuştu. "Madem yanında durmamı istiyorsun, seninle şu konu hakkında bir konuşalım."
Köşeye sıkışmışlık hissi yakama yapışmış, nefesimi kesmeye başlamıştı. Şuanlık konuşmak istemediğimi söylemek istesemde beni bileğimden tutarak kendisine çekmişti.
"Jimin, Yun'un arkadaşıyla ilgilen." Sürüklenmeye başladığımda cümlesine dalga geçercesine ekleme yaptı. "Canı sıkılmasın."
¤¤¤
Gelmiş olduğumuz bu ara sokakta karşımda ki çocuğun yüzü hariç her yere bakıyordum.
"Öncelikle bana şu konuyu ayrıntısıyla anlat." Sertçe yutkundum."Telefondaki kişi kimdi?"
"En zor sorundan başladın."
"Pekala, en kolayından başlıyorum." Duraksadı. "O şerefsiz hapiste değil mi?"
Aslında bu da zor bir soruydu ama bana yardım edebilirdi. Bu yüzden bir yerden başlamam şarttı. "Değil."
"Ne?" Sesi yükselen bir adet Taehyung ile bu boş, çıkmaz sokakta olmak beni korkutuyordu. "Şikayet ettin ve o bir şekilde yırttı mı? Yoksa kısa süreli bir ceza mı aldı?"
"Aslında ben hiç şikayet etmedim."
Derin bir nefes verme sesi geldiğinde ellerimi yumruk yaptım. Yeni bir bağırma seansı yaşayabilirdik. "Kusura bakma ama sen beyinsiz misin? Nasıl şikayet etmezsin!"
"B-ben.." Dedim. "Utandım."
Bir süre ikimizden de ses çıkmamıştı ve ben de bu sessizlikten güç alarak konuşmama devam etmiştim. Karşımda Taehyung değilmiş de, duvar varmış gibi düşünmek daha rahat konuşmam için etkili oluyordu.