Bazen lanetlendiğimi düşünmüyor değildim, bir olaydan sıyrıldım tam rahata eriyorum derken karşıma yeni bir şey çıkıyor ve yeniden o garip stresin vücudumu ele geçirmesine izin veriyordum.
Kaşlarım gördüğüm çocukla yavaş yavaş çatılıyor, ellerim benden bağımsız bir şekilde yumruk oluyordu. Sinirlenmemeye özen göstermeye çalışsam da hareketlerim bunun tam zıttını gösteriyordu.
Sung Yeol..
Huyuna gidersen gayet sevimli ve cana yakın birisi gibi gözükür. Çocuğu tam anlamıyla çözemememin tek nedeni garip bir karakterinin olmasıydı.
Kendisi oldukça masum görünse de içinde takıntılı bir psikopat yatıyordu. Yeri gelince sinirlenmesini ve kavga etmesini iyi biliyordu. Ve şuan bana takık bir psikopat olduğunu göz önünde bulundurursak yanımda ki Taehyung'la kavga etme ihtimalleri oldukça yüksekti.
Oysa ki ben onu defalarca kez reddeden biriydim. Ama taktığına iyi taktığı için peşimi bırakmıyordu.
Bakışlarım hemen yanında duran ve bana değişik bakışlar atan Hwayoung'a döndü. Sanki söylediği bir şey başında patlamış gibi bir hali vardı.
Büyük ihtimal Sung Yeol'a benim hakkımda yalan söylemişti.
Yanlarına ulaştığımızda kimseden ses çıkmıyordu.
Sung Yeol Taehyung'a sert bakışlar atma konusunda ısrarcı davranıyor, biz de Hwayoung'la bakışarak durumu nasıl kurtaracağımızın planlarını yapıyorduk.
Hayır yani, Sung Yeol benim hiçbir şeyimdi. İstediğimle konuşabilirdim, fakat çocuk öyle dengesizdi ki ister istemez sevgilimmiş de ona yanımda ki kişiyle aramda bir şeylerin olmadığını anlatmaya çalışıyormuş gibi davranıyordum.
"Yun?" Beklenen o an gelmiş, Sung Yeol bana dönerek sertçe konuşmuştu. "Bu kim?"
Taehyung'u betimlerken kullandığı 'bu' kelimesi Taehyung'un sırıtmasına sebep olmuştu. Dikkate almıyordu, ve her seferinde dalga geçeceği surat ifadesinden belliydi.
Sung Yeol'a arkadaşım cevabını vermek için dudaklarımı aralasam da aklıma henüz gelen şeyle sustum.
Eğer şimdi Sung Yeol'u terslersem Taehyung'a saldırabilirdi fakat Taehyung'un yanında bir arkadaşı daha vardı.
Eğer Sung Yeol'u döverlerse benim peşimi bırabilirdi. Pekala, kendim için Taehyung ve arkadaşını kullanacak olabilirdim.
Ama bunca zaman beni tersleyen Taehyung'dan bu şekilde hıncımı alabilirdim. Nasılsa fazla zarar görmezlerdi, sonuçta iki kişiydiler.
Bazen kötü bir insan olabiliyordum.
"Seni ilgilendirmez Sung Yeol."
Dudaklarımdan firar eden bu kelimelerin ardından acaba yanlış mı yaptım diye düşünmeden edememiştim.
Sung Yeol alayla kaşlarını kaldırıp beni süzdü. "Nasıl ilgilendirmez?"
"Seni sevmiyorum, senin hiçbir şeyinim." Beni bunaltıyordu, üniversite hayatım boyunca bıkmadan usanmadan peşimde dolanıyordu. "Artık peşimde dolanma."
Az önce baya ağladığım için gözlerim hala kızarıktı. Sesim ise hıçkırıklarımın verdiği etkiyle kısılmış ve çatallaşmıştı. Normalde bu halimden asla memnun olmayan ben ilk defa memnun olmuştum.
En azından beni biraz da olsa ciddiye almalıydı.
Ve sanırsam da öyle olmuştu. Gözlerime bir kaç saniye bakıp arkasını dönüp gitmişti.