Yürüyorum uzun boş yollarda. Garip bir sesizlik var etrafımda. Duyduğum tek şey bastığım kurumuş yaprakların hışırtısı. Yollar tanıdık geliyor ama çıkaramıyorum. Ellerim ceplerimde sakin adımlarla ilerliyorum. Tanımaya çalışarak. Derin bir nefes alıyorum. Ciğerlerim soğuk havayla doluyor. Birde hafiften ıhlamur esintisi var etrafta. Kokuyu aldıkça göğsümde gümbürtüler duyuluyor. Dedim ya o kadar sessiz ki etraf, kalp atışlarımı duyuyorum adeta. Bir uğultu duyuyorum o sıra. Telaşla etrafıma bakınıyorum. İki yanımda evlerle çevrili olmasına rağmen tek bir kişi bile göremiyorum.
Bir evin yanından geçiyorum tam o sıra. Gözüme bir mavilik takılıyor. Yanaşıyorum bahçe kapısına. İzliyorum uzaktan. Minicik bir kız , elinde bir şeyle dolaşıyor bahçede. Bir iki adım daha atıyorum. Elindekine bakıyorum uzun uzun. Gözlerim açılıyor. Dudaklarımı açıp kapatıyorum. Sesim çıkmıyor yine. Dökülmüyor kelimeler dilimden. Kalbime bir sancı giriyor. Minik kızın elindeki şeyi anımsıyorum. Bir zamanlar benim olan o bebeği hatırlıyorum.
Bir sesleniş duyuyorum o sıra. Küçük evin kapısı aralanıyor. Melek gibi bir kadın çıkıyor dışarıya. Genç bir kadın. Yeniden sesleniyor miniğe. Umut. Miniğin ismi ne de güzeldi. Tıpkı bir zamanlar hayalini kurduğum kızım gibi. Minik koşup sarılıyor genç kadına. İçimde bir yanma hissediyorum. Hayalini kurduğum sahne beliriyor gözlerimin önünde. O sıra tekrar açılıyor evin kapısı. Biri sesleniyor yine. Ama işin garibi kalbim daha da acıyor o sesle. Yüzü görünüyor sonunda. Nefesim kitleniyor. Bahçe kapısından destek alıyorum ayakta durmak için. Bir titreme geçiyor bedenimden. Beraber hayaller kurduğum kişiyi görüyorum karşımda. Hayallerimin baş kahramanını. Sevda diyor kadına. Sarılıyor. Öpüyor saçlarından. Bir hıçkırık kopuyor dudaklarımdan. Bir tek o farkediyor beni. Gözleri gözlerimi buluyor. Şaşırmıyor hiç. Gözlerinde üzüntü , özlem arıyorum. En ücra köşelerinde bile bulamıyorum pişmanlığı.
Başımı çevirip uzaklaşıyorum orada. Her adımımda bir yaş düşüyor gözlerimden. Sevda..bu kadar tesadüf olur mu hayatta. Benim adımdaki biriyle evlenip benim hayallerimi yaşayabilir mi. Sahi bu kadar gözü kara mı hayatın. Canımı uğrunda feda edeceğim kişi , benim yokluğumda başka sevdalara mı umut etmişti?
Benim yerime birini koymak bu kadar mı kolaydı.. Benim hayallerimi yaşarken canı yanmamışmıydı hiç.
Titrek adımlarla ilerliyorum. Önümden geçen arabaları görmüyor gözüm. Her seferinde ıskalıyor ölüm. Bedenimin savrulmasıyla açıyorum gözlerimi. Sertçe betona düşüyor bedenim. Gözlerimi sol yanıma çeviriyorum. Bana çarpan arabaya bakıyorum halsizce. Sesler uğultu gibi geliyor. Gözüm hiçbirşeyi seçmiyor. Karartılar görüyorum etrafta. Vücudum gevşiyor. Elimde birşey hissediyorum. Avucumu açıyorum biraz. Gözlerim takılıyor öylece. Kayıp gidiyor elimdeki kolye. Vücudumu hissetmiyorum artık. Bir yorgunluk çöküyor üzerime. Göz kapaklarım ağırlaşıyor. Gücüm tükeniyor. Direnemiyorum.
Ruhum bir kuş gibi kanat çırparken gökyüzünde. Yerde yatan bedenime bakıyorum yukarıdan. Birde yanımda göz yaşı döken bedene. Eli avucuma uzanıyor sevdiğimin. Kalbimi de o alıyor son olarak. Ruhumu çağırıyorlar. Kanat çırpıp kayboluyorum mavilikler arasında.
Ardımda sevdanın cansız bedenini ve hasretten körelmiş , göz yaşı döken bir bedeni bırakarak...
Bütün yazılarımı dinlenme rekorlarını dinleyerek hissederek yazıyorum. Okuyanlar da bu müziği indirip okusun , eminim daha da hissedeceksiniz..