VI | 20 Kasım 2005

2K 313 15
                                    


20.11.2005

Aslında ilk başta ne olduğunu bile bilemiyordum. Yani sonuçta hepimiz arkadaştık ama sonra her şey değişmeye başladı.

Buğra her zamanki gibi bilyeleri vurmaya çalışıyordu ve yine de başarılı olamıyordu. Evde tek başıma sürekli oynamaktan alışmıştım attığımı vurmaya ve her seferinde Buğra'dan bir bilye alıyordum. Her bilye değerliydi, her bilye ondan gelmeydi, her bilye hayalimin bilyeleriydi.

Yine böyle bir günde, karşı eve yeni bir aile taşınıyordu. Beyaz arabadan küçük bir kız indi, muhtemelen bizim yaşlarımızdaydı. Kısacık sarı saçları ve kucağındaki ayısıyla oldukça sevimli bir görüntüsü vardı. Beyaz kısa elbisesi ve gülümseyen ağzındaki birkaç eksik diş bir insanı nasıl güzelleştirebileceğinin örneğiydi.

Kafamı Buğra'ya çevirdiğimde elindeki bilyeleri düşürdüğünü gördüm.

Hayal bilyeleri yere düşüyordu.

Yere düşen benmişim gibi hissettiğimi hatırlıyorum ve eve gidip sabaha kadar nasıl ağladığımı...

Sabah kalkıp Beyblade'yi bile izlememiştim.

Küçümseme, Molly.

Ben Rei'ye deli oluyordum, biliyorsun.

Ertesi gün bahçeye indiğimde, ikisini beraber oynarken bulduğumda sadece dört yaşımda olmama rağmen hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını fark etmiştim. Çocuklar çok hisli oluyorlar cidden. Kendimi fazlalık gibi hissetme maceram böylece başlıyordu.

Sanem'i sevmiştim, gerçekten.

Kahverengi saçlarımı beceremediği halde örmeye çalışışını sevmiştim mesela, hiç bebeğim olmadığı için bebeklerinin yarısı verişini, dişlerim çıkmıyor diye ağladığımda düşen dişlerini verdiğini...

Sorun onu sevmemem değildi.

Sadece ondan daha çok sevdiğim biri vardı.

Bugün ilk defa Sanem benimle konuşmadı. Yolda yürürken Buğra'yı kolundan tutup götürdü ve bana bakmaması yönünde uyardığını duydum. Bunu yaparken titreyen ellerini görebiliyordum. Zavallı Buğra, kocaman açılmış kahverengi gözleriyle her şeye rağmen bana bakarken, ne yapacağını şaşırmış olduğunu gördüm ama onu bir seçim yapmak zorunda bırakmak istemediğimden gitmesi yönünde işaret verdim. Önce omuzları düştü ama rahatladığını buradan bile hissetmiştim.

Belki de sorun seçim yapmasında değildi. Sorun; seçim yaptığında kimi seçeceğiydi. Ama kimi kandırıyorum ki?

Kimi seçeceğini biliyorum zaten.

Asıl sorun, bu duruma dayanamayacağımı bildiğimden ertelemem.

Ama buna sürekli devam edemem, Molly. Anlıyorsun değil mi?

Çok kısa bir süre sonra tüm bunları bitirmem gerekecek.

Çok kısa bir süre sonra...

Hayal BilyeleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin