veintiseis

850 77 14
                                    

bea kendini bütün yol boyunca olabileceklere hazırlamaya çalışıyordu ancak karşısındaki kızı gördüğünde boğazında oluşan düğüm kendisine resmen gülüyordu. "selam."

"selam." parmaklarıyla utangaç bir şekilde oynuyordu ve başını zorlukla kaldırıyordu brooklyn. bea onun böyle daha güzel olduğunu düşündü.

aralarına bir sessizlik çökerken uzaklarda bir köpek havladı, bir çocuk ağlamaya başladı. bea derin bir nefes aldı ve cebindeki telefonu çıkardı. üzerindeki kap ona ait değildi ama kesinlikle kendisininkiyle aynıydı. brooklyn'in onu ebay'den çok pahalıya aldığını düşününce neredeyse gelecekti, ardından bunun kızı son görüşü olacağını hatırladı. (gerçi önemli olmamalıydı çünkü onlar sadece iki yabancıydı.)

"al, telefonun."

"teşekkürler." brooklyn çantasından kendisininkinin eşi olan telefonu çıkarıp kıza uzattı. ellerinin birbirine değme olasılığı onu gerdi ancak bea de onun kadar endişeliydi, bu yüzden parmakları birbirine değmedi. ama yine de şimdi avcunda duran telefona bir gün boyunca bea'nin de parmakları değmişti, bu duygu yabancı hissediyordu. "seninki de burada."

"sağol."

bunu demek istemiyordu brookyln, ama bea'nin yüzündeki samimi olması gereken ifade bile sıkıntı doluydu. karşısındaki kız çok genç görünüyordu ve kendisine gözlerinde farklı bir ifadeyle bakıyordu. "o zaman... gitmeliyim. sanırım?"

"elbette." bea yutkundu, onu kalmaya ikna edemezdi ki sonuçta.

bir grup genç gülüşerek yanlarından geçti ve bea karşısında duran kıza odaklandı. evet, brooklyn gerçekten güzel kızdı. ama o buraya ait değildi, gitmek zorundaydı. zaten herkes giderdi, bea neden onun kalmasını istediğini de bilmiyordu.

"öyleyse görüşürüz." ah, hayır, hayır. lyn gidiyordu ve bea bunu durdurmak istediğine karar verdi.

"lyn, yani... brooklyn. bekle."

brooklyn duyduğu üç harfli kelime ile kalbinin teklediğini hissetti. sanki o kelimeyi telaffuz eden dudaklar bea'ye değil de lauren'a aitti. tırnaklarını avcuna geçirdi. lauren gitmişti. bea, dün tanıştığı yabancı, buradaydı ve onun kalmasını istiyordu.

"ben yine de bir fotoğrafını çekmek istiyorum." bunları söylemek zor olmuştu ama o cümle ağzından döküldükten sonra midesinde oluşan rahatlık neredeyse gülümsemesine yol açacaktı. hemen çimenliğin üzerinde bitmiş çiçeklerden biraz kopardı. "al, şu çiçekleri tut." bbrooklyn yüzünü o çiçeklerle saklarken bea onun fotoğraf çekinmeyi kabul ettiğini anca algıladı. "aynen öyle." çantasından fotoğraf makinesini çıkardı ve kıza doğru çevirdi. "tamaam, harika." polaroid fotoğraf çekildikten sonra bea fotoğrafı eline alıp salladı. "siktir, bu çok güzel çıktı."

brooklyn çiçekleri indirirken yüzünde beliren heyecan dolu ifadeyi bea'nin fark etmemesini diledi. "görebilir miyim?"

bea omuz silkti ve fotoğraf makinesiyle birlikte çektiği fotoğrafı da özenle çantasına yerleşti. "gerek yok, sen zaten o fotoğraftaki güzelliği asla göremeyeceksin."

photograph ≫ millerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin