Arkadaşlar Merhaba ; bu benim ilk yazim eğer su an bu hikayemi okumayı düşünüyorsanız , bittikten sonra hoşunuza gidip gitmediğini lütfen benimle paylaşın çünkü amacım eksiklerimi görmek. Şimdiden çok teşekkür ederim. Keyifli okumalar.
Şebnem o gün biraz hastaydı ancak hafif bir kırgınlığı bile kaldıramayacak kadar narin bir yapısı vardı. Çevresindeki kişilerin sohbetini eğlenceli bulmadığından dolayı kendini telefonunda oynadığı oyunlara vermişti. İnsanlara karşı da bir güven sorunu yaşıyor ,bu güven sorunu onu seçici olmaya itiyordu.Küçük arkadaş çevresinde en iyi anlaştığı kişi Defneydi.
Defneyle lise yıllarında tanışmıştı Şebnem. O sıralar Şebnemin hayatına Burak yeni girmişti. Sebnem ve Burak aralarında konuşarak Defneyi biriyle tanıştırmaya karar verdiler. Böylece Burak en yakın arkadaşını davet ederek onu Defneyle tanıştırdı. Şebnem ve Burağın çöpçatanlığı ile birlikte onlarda uzun soluklu bir ilişkiye başlamış oldular.
Şebnem aslında hayatta istediği her şeye sahip bir insandı. Ona destek olabilen dostu, köklü bir üniversitede güzel bir bölümü ve varlıklı bir ailesi. Eğitim hayatında da istediği başarıya sahip olduğu söylenilebilirdi. Bu hayatta yaşamayı en çok istediği şey ise aşktı. Birçok kez aşık olduğunu düşünmüş daha sonra yaşadığı duygunun aşk olmadığına kanaat getirmişti.
Çünkü Şebnem'e göre aşk; tanımı en zor duygu olmakla birlikte dünyanın en karmaşık duygusuydu. Başlı başına bir duygu olarak ele alsak ta birçok duygunun harmanlanmış haliydi aşk. En başta sevginin, kıskançlığın, sahiplenmenin, öfkenin, sevincin, hayalin, hayal kırıklığının, mutluluğun,mutsuzluğun, umudun, çaresizliğin ve daha söylenebilecek birçok şeyin ...
O gün yine sıradan bir gündü. Şebnem'in hastalığının ikinci günü. Hafif bir kırgınlığı bile evde olay yapan Şebnem salondaki koltukta uzanıp yeni keşfettiği bilgi oyununu oynuyordu.
Bu oyunda bir soru soruluyordu eğer bilirse tekrar soruluyor yanlış yaparsa cevaplama hakkı karşı tarafa geçiyordu. Sorular bitene kadar en iyi skoru elde eden taraf kazanıyordu. Çok yoğun bir kullanıcı grubu bu oyunu oynuyordu. Her şehirden, her yaş grubundan insanı bir araya topladığı bir gerçekti.
O gün çok başarısız bir kullanıcıyla oyun oynuyordu Şebnem. İçinden bununla oynamaya devam edersem hep kazanırım düşüncesi yatıyordu. Oyun bir yandan ilerlerken Şebnem mesaj kutusunun kırmızı olduğunu gördü, okunmamış mesajını açtı.
"Zeki kızları her zaman takdir etmişimdir".
Yüzünde hafif bir tebessüm oldu daha önce bu tarz mesajlara cevap yazmayı kesinlikle reddeden Şebnem , o an içindeki tuhaf sese kulak vererek cevap yazdı.
"Bende kızların zekasına vurgu yapıp kız arkadaşlarını dış görünüşe göre seçen erkekleri takdir etmek isterdim ama içimden gelmiyor."
"Zekanız verdiğiniz cevaptan belli küçük hanım fakat yanıldığınız nokta erkekler bunların ikisinin harmanlanmış halini isterler. "
"Öyleyse doğru insanla oyun oynuyorsunuz küçük bey ."
"Ay canım ne kadarda mütevazisin."
"Yine doğru cevabı veremedin sıra yine bende küçük bey.
Aradan üç dört gün geçmişti Şebnem artık iyileşmişti sanal dünya bitmiş gerçek dünyaya dönmenin vakti gelmişti. O gün hazırlanıp üniversiteye gitti. Kapıda onu Defne karşıladı.
"Prensesimiz iyileşti mi bakalım ?"
"Dalga geçme Defne. Biliyorsun hasta olunca ben dayanamıyorum. Evde yatmam şart."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN SANAL HALİ
Romance"Aşk bile bile ateşe yürümekmiş değil mi Şebnem. Sonunu görmediğin bir yolda bir ışık bulurum diye rastgele karanlığın içinde yürümekmiş. Yalnızsan aşk tek kişiliktir. Biri hayatına girdiğinde cümleye dönüşür. Sen benim cümlemdin ama yarım kaldık ta...