- Mark hemen gelmen lazım olayları kaç kere anlatmam lazım ?
- Maris ben İzmir deyim. Ve öğrenciyim. Parayı,okulumu,ailemi,orada beni de yakalayabileceklerini,pasaportu ne yapacağım peki ?
- Onuda sen düşün ! O kadar sevgilini yurt dışına götürüyorsun ayrı evdesin ve bahanelerin bunlar mı !? Öyle olsun . Amerika da olsaydın laf söylemezdin ama. Tabii o zaman baba parası yiyordun. İşler de iyiydi. Bir kere aramıyordun beni ! Ama ben ne yaptım , Hayatımda Yapmam Gereken En Kötü Şeyi Yaptım ! Kuzenimi aradım. Biricik olan. Değil mi ? Ama dost kara günde belli olurmuş ! Tabii ben sana o çocukların hayatlarını kurtardığımı söylemedim değil mi ? Her neyse sakın gelme olur mu ? Bir daha konuşmamak üzere. Vaktim bitti !
- ...
Ve bu sırada artık sıkça göreceğim koruma, vaktimin dolduğunu söyledi . Sesi ciddi ciddi bulanık geliyordu artık. Kolumdan tutmaları, anahtar sesleri , bağırışlar, zorla tıkıldığım hücre , yalnızlık , gözyaşları ? Hiç tatmadığım bir hüzün . Ne yapacaktım şimdi bu lanet yerde ? Yere oturup kafamı banka koydum . Tutamadığım o volkanik hıçkırıklarım ağzımdan fışkırırcasına çıkıyordu. Bir kaç saat böyle geçtikten sonra kapandığım bacaklarımdan anahtar sesine yöneldim. Yemek getirdiğini belli eden homurtularla teneke sesi geldi ve kapı geri kapandı. Ayak seslerini duyamayana kadar bekledim ve sonunda yemeğe yumuldum. Teneke bezelye vardı. Ve ısıtılmıştı ! Ne kadar şanslıyım ! Çeyreğine kadar açık olan açma yerini koparıp yemeye başladım. Sinirden o kadar ağlamıştım ki gözlerim acıyordu. Hiçbir suçum olmadan bunları yaşamam... O çocukların anne babaları yok zaten çocuklarda bir şey söylemez.O zaman kim beni şikayet etti ki ? Gerçi bunları tartışmam çok saçma . Büyük annemin bir sözü vardı ; 'Ne oldum değil ne olacağım demelisin' derdi . O zaman şimdi ne yapacaktım ?