- Hey Maris sen misin ?
-IIIIIII
-Hey bayan !
- Evet o. Hey Maris benim Mark !
-Iıı- Mark ?!
- Hadi gel eve gidiyoruz .
Daha uyananamış bir vaziyette yerden kalkıp paspal halime bakan ama yüzlerini göremediğim ve beni çağıran iki insana baktım. Yedi saniye sonra tekrar kendime gelip "Efendim ? " dedim. Sanırım biraz fazla sakindim. Ama lavlarım yavaş yavaş soğuyordu. Ve anahtar se- var gücümle kaçmaya çalışıyordum. Tahminen Mark kolumdan tutup beni engellemeseydi daha kötü şeyler olacaktı. Birden tüm güvenlik etrafımızı sarmıştı . Kolumdan tutup beni uzun koridora sürüklediler. Sürüklediler çünkü halim sanki 10 yıllık hapisteymişim gibiydi. Sorgu çekildiğim oda, odalar, koltuklar, çığlıklar , soğuk bakışlar, ağlayanlar... Ve bir oda daha. Önce Mark imza atmak için içeri girdi ve bende artık alıştığım mor kollarımla sandalyede bekledim. Sonrada beni aldılar. Resmen deri koltuklara kadar herşey karanlık ve yaşanmışlık içeriyordu. Toz ve ' Ben tam 13 saattir burada çalışıyorum ' kokusuyla karışmış bir bulut beni içine almıştı. Bileklerimdeki parmaklar beni bıraktığında elime bir kalem tutuşturulmuştu. İmza yerini ,belgeye bakmadan imzalayıp tekrar oksijene kavuşmuştum. Bir kaç işlem daha ve Almanya 'nın müthiş havası.
- Nasıl bu kadar çabuk hallettin ?
- Neyi ?
- Herşeyi !
- Tüm paramı harcayıp. Ve vaktimi tabii.
- Neden umursadın ki beni ?
- Çünkü kuzenimsin ve o çocukların aileleri olmadığı için kimse inkar edemezdi ,eğer şikayet edeni bilselerdi avukat tutmak zorunda kalacaktık ve bende bundan yararlanıp seni kurtarmak istedim.
- Şikayet edeni bilmiyorlar mı ?
- Hayır.
- Eee
- Bilmiyorlar çünkü gizli numara diye bir şey var.
- Peki süpermen. Teşekkür ederim ve baybay !
- Hey ! Gidiyor musun ?!
- Evet ! Bir sorun mu var ? Teşekkür ettim .
- Iyi o zaman !
Hızlı adımlarımla otelin önündeydim bile. İçeri girip asansöre bindim. Odam ... Sonunda. Huzur. Hemen odama yemek sipariş ettim ve beklemeye başladım. Yemeklerin gelmesiyle normal hayata dönmüştüm bile. Ve sonra aklıma takıldı. Uçak -