Çocuklara daha sıkı sarılıp kırmızı ipi çektim. Ve süzülmeye başladık. Gözümden yaşlar akıyordu. Kalbim sevinç ve üzüntü içinde atıyordu. Yeri görebileceğim kadar yaklaştığımda topluluğu gördüm. Bize bakıyorlardı. Kafamı yan tarafa çevirdiğimde ise düşerken alev almış uçağı gördüm. Denize düşüyordu. Çocuklar bir bir uyanıyordu. Aşağı inene kadar olayı onlara özetledim. Ağlamaya başladılar çünkü yaşları en fazla 6 'ydı ve olanları asla hazmedemezlerdi. Sonunda yere inmiştik. Gideceğim yerin yakınlarındaydık. Olanları Almancamın yettiği kadar anlatarak çocukların kalabileceği yerini sordum. Çocukların elini tutarak istikametimize yürümeye başladık. Onlara, neler olacağını anlatana kadar varmıştık. Çocuklar Almanca biliyorlardı. Bir süre benim anlamayacağım bir aksanla konuşmaya başladılar. Çocukları içeri aldılar ve benimle konuşmaya başladılar. Ve ikinci kez olanları anlatmaya başladım...
Konuşmamızın ardından görevli bana imzalamam için bir belge verdi. Kâğıdı dizimin üstüne koyarak imzamı attım. Geri verdikten sonra tek başıma AVM ye gitmeye başladım.Bavullarım ve çantam uçakla beraber yanmıştı. Yanımda yalnızca cüzdanım,telefonum ve paraşütü almak için kırdığım camın yırttığı kıyafetlerim vardı.Hedefime varıp en yakın mağazaya girerek gerekli parçaları aldım. Çıkarken de gözüme kestirdiğim bir çantayı alarak eşyalarımı içine doldurdum. Çıkışta karnım acıktığı için bir kafeteryaya gittim. Bir cheesecake ve latte söyledim. Telefonumda German News i açarak son haberlere baktım. Daha yazılmamıştı.Siparişim geldikten ve yedikten sonra telefonumdan otel sitelerini araştırmaya başladım. En ucuz ve tek kişilik birotel odası ayarladım. Artık yanımda yalnızca 200 £ vardı. Biraz daha oturup otel odama gittim. 15 dakika kestirdikten sonra akşam yemeği saati gelmişti.Üstüme açık mavi bir elbise geçirip yemek salonuna gittim. Sade ama şık bir yerdi. Almanya nın restoran kalitesini taşıyordu. Masalar henüz boşolsa da insanlar yavaş yavaş artmaya başlıyordu. Açık büfe standının yanında rezervasyon kâğıtları vardı. İsteyen kağıda adını ve soyadını yazıp masasına koyabiliyordu. Kağıdı doldurup masama koyduğum gibi sıraya girmiştim. Biraz makarna, sebze çorbası meyve ve aldıktan sonra masama yerleşmiştim. İçecek olarak bir şey almamıştım. Çünkü buranın fiyatları dışardan daha pahalıydı. Yemeğimi bitirip parasını ödedim ve gece gezmesine çıktım. Bir yandan dalgın dalgın yürüyüp bir yandan da uçağın düştüğü yeri kestirmeye çalışıyordum. Küçük bir uçak olduğu için fazla ses çıkarmayacağını bilsem de hiç çıkarmamasını anlayamıyordum. Muhtemelen denize düşmüştü. Ancak kimseden ses çıkmıyordu. Haberlere de çıkmamıştı. Yarın çıkar diye düşündüm. Önümdeki yaşıt grup kaykay kullanıyordu. Benden biraz büyüklerdi 24 yaşında falan yani. Aralarında bir başkan vardı. Yani dışardan öyle görünüyordu. Yakışıklıydı ama çok kabaydı. Herkese laf yetiştirip küfür ediyordu. Arkasında ikiz sarışın kız onun arkasında da en yakışıklı olan esmer bir genç duruyordu. Kızlardan biri grup başkanını uyarıyordu: