Çıkış kapısının önüne dersten erken çıkıp 10 dakika önce dikilmiştim. Taehyung'la çalıştığı kafeye gidecektik. Onu beklerken üşüyen ellerimi ovuşturup ısıtmaya çalıştım.
Bir süre beklememden sonra zil çalmıştı. Duyar duymaz kafamı kapıya çevirdim ve çıkan kişilerin içinden Taehyung'u aradım.
Kapıdan çıkarken tek koluna taktığı çantayı düzeltip kapşonunu kapadı ve rüzgardan açılan alnını kafasını sallayarak düzeltti.
Etrafa bakındığında elimi kaldırdım ve salladım. Beni gördüğünde gülümsedi ve hızlı adımlarla bana doğru geldi.
Konuşacak gibi olduğunda gözlerimi ayırmadan bekledim ama son anda karar değiştirip kollarını açtı ve usulca bedenimi sardı. Kafasını omzuma koymuştu. Sanki esen soğuk rüzgar, yerini sıcacık bir havaya bırakmıştı.
Gözlerimi kapayıp nefesimi titrekçe dışarı verdim ve bende kollarımı biraz kaldırıp beline doladım. Ona sarıldığımı hissettiğinde kollarını dahada sıkılaştırmıştı.
Uzun zamandır sadece uzaktan izlediğim bedeni kollarımın arasında hissetmem, bu tanrının bir hediyesi olmalıydı.
Uzunca o şekilde kaldığımızda yüzünü yana doğru çok az açmış küçük bir çocuk gibi yüzüme bakıyordu. Hafif esmer teni, yüzüne düşen parlak kahve saçları, parlak koyu gözleri, kalın dudakları her bir karesini aklıma kazımak istemiştim.
Ona uzunca baktığımda önce kıkırdadı, daha sonra kocaman güldü ve gözleri kısıldı. Yüzünü tekrar omuzuma kapadığında bende gülmüştüm.
Ayrıldık ve yürümeye başladık az ilerideki otobüs durağında beni durdurdu.
"Otobüse bineceğiz."
"Ah, tamam"
Boş duraktaki oturaklara oturduk. Büyük bir sessizlik oluştu. Sessizliği bozmak için söze girdim.
"Ne zaman işten ayrılacaksın?"
"Bilmiyorum, sanırım asla."
"Neden?"
"Şe-otobüs geldi hadi gel kaçıracağız."
Beni çekiştirip ayağa kaldırdığında peşinden gittim ve dışarıdan tek bir boşluk görünmeyen otobüse baktım. Zaten bütün insanlar ayaktaydı.
Peşinden kalabalığa girmeye çalıştım. Camın önündeki tek boşluğa giden otobüste zorla tutunmuştu. Otobüsün ani hızıyla dengemi kaybedip Taehyung'a arkasından yapıştım.
Gözlerini büyültüp yandan bana bakıyordu. Ona bu denli sert bir şekilde temasta bulunmam aklını almıştı. Hala geri adım atmamıştım ve olduğum yerde yine savrulmamak için ellerimi onun önündeki sarı demire sabitledim. Benimle cam arasında daha da sıkıştığında ifadesi git gide korkunçlaşıyordu. Yere yatıp gülmemek için dudaklarımı dişleyip kafamı geriye attım.
"J-junkook."
Kulağına eğilip bulunduğumuz durumdan faydalanmak için fısıldadım.
"Mh?"
"Ş-şey."
"Sorun nedir Tae?"
"B-ben."
"Sen?"
Kekeleyip ne diyeceğini bilemediğinde konuşmaya son vermişti ve alnını cama yasladı.
Ellerimi iki yanından kaldırıp tam karnının önünden demire tutundum. Çenemi omuzunun üzerine koyup bende camdan dışarı bakmaya başladım.
Yüzü yüzüme değerken hissettiğim gerilmeyle göz ucuyla baktığımda gülerek dudağını ısırıyordu.
Her vakit bulduğumda yazmaya çalışıyorum. Lütfen oy vermeyi unutmayın.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
whats wrong | vkook
Conto"Taehyung bekleyemem, ufak olmayan bir sorunumuz var." | 181216