Dirserklerimi koyduğum masada git gide kayarken siparişlerin peşinde koşan Taehyung'u izliyordum. İnsanların emirleri karşısında ezilip büzülüyordu ve yüzü düşüyordu. Ona gülümsediğimi gördüğünde tekrar ifadesi düzelmişti.
Son müşterilerde gittiğinde belindeki önlüğü ve arka cebindeki not defterini çıkarıp cam tezgahın üzerine bıraktı. Saçlarını karıştırarak yanıma geldi ve konuştu.
"Evet, bitti. Üzgünüm düşündüğümden uzun sürdü. Aç mısın?"
"Hayır, sorun değil."
"Ben acıktım."
İşaret parmağını gösterdiğinde kafamla onayladım ve onu izledim. Tezgahın arkasına geçip dilimlenmiş yarım pastalardan iki dilimi bir tabağa koydu.
Cam şişede iki küçük portakal suyuyla tabağı getirip masaya ve çatalları bıraktı.
Masaya yerleştiğinde tabağı ortamıza çekti. Çatalıyla pastadan biraz alıp iştahla ağzına götürdüğünde dudaklarını izledim. Ağzının her bir hareketi gereksizce beni tahrik ediyordu. Kafamı sallayıp cam şişeyi kafama diktim.
"Yemeyecek misin?"
"Aç değilim, sen ye Tae."
Gülümseyerek cevapladığımda tabağı hızlıca bitirip yan tarafa itti.
"Kepenkleri kapamamı ister misin? Y-yani şey için, yanlış anlama!"
Kıkırdayarak telaşlı yüzüne baktım.
"İyi olur, dikkatim dağılıyor."
"T-tamam."
Pembeleşen yüzünü dönüp homurdanarak dışarı çıktı ve kepenkleri kapadı. Utanması içimde havai fişekler patlamasına sebep olmuştu. Bir elimi masaya uzatmış diğerini çeneme koymuş alttan alttan bakarak dudağımı ısırıyordum. Bu kadar çekici olmak zorunda mıydı?!
İçeri girmeden önce cam kapıdan kendi yansımasına baktı ve saçlarını düzeltip kapıyı çekti. Kapının üzerindeki minik perdeyide kapadıktan sonra karşımdaki pozisyonunu tekrar aldı.
"Evet hangi dersten başlayacağız?"
-
İki saat boyunca Taehyung bir şeyler anlatmıştı ama ben sadece onu onaylayıp, izlemiştim. Her dudağını yaladığında onun yerine bu görevi ben üstlenmek istiyordum.
"Anladın mı?"
"Evet, evet."
"O zaman bana da anlat, ben anlamadım."
İkimizde güldüğümüzde ortamı yumuşatmak için şaka yapıyor sanmıştım.
"Ciddiyim Kookie."
Kendime gelip soruyu okudum ve Taehyung'a anlattım. Bu şekilde bir kaç saat çalıştıktan sonra artık ders dışına çıkıp muhabbet etmeye başlamıştık.
"Nasıl başladınız?"
"Bilmiyorum, bunu konuşmak istemiyorum Jungkook."
"Onu hiç öptün mü?"
"H-hayır! Bu konuyu kapatalım artık."
Ona Mina'yla ilgili sorular sorduğumda cevaplamamıştı. Tek merak ettiğim onunla yatıp yatmadığıydı. Görünen oydu ki zaten yatmamıştı. Hatta onun bakir olduğunu bile düşünmeye başlamıştım.
"Daha önce biriyle yattın mı?"
"N-ne? Ah, hep bunları mı konuşacağız?"
"Ne var? Utanıyor musun yoksa? Yada ufaklığın mı etkileniyor?"
Kıkırdadığımda kaşlarını çatmıştı.
"Ufaklık olduğunuda nerden çıkarttın?"
Koca bir kahkaha attığımda oda biraz gülüp ardından eski ciddiyetine geri dönmüştü.
"Komik olan nedir? İnanmıyor musun?"
"Evet, inanmıyorum. Göster."
Cümlemden sonra gözleri kocaman açılmış ve yanakları tekrar eski pembeliğini kazanmıştı. Teninin sıcaklığını tenimde hissetmeyi deli gibi istiyordum. Beni daha çok hareketlendiriyordu.
"İyice saçmalamaya başladın Kookie."
"Ben gayet ciddiyim."
Pis sırıtışımın ardından tekrar yokladı.
"Komik değil."
Kollarımı masaya koyup yüzüne dahada yaklaştım ve kısık, tahrik edici bir tonda gözlerine bakarak konuştum.
"Sana ciddi olduğumu başka yollarla da kanıtlayabilirim Taehyung."
Bakışlarımı dudaklarında indirdiğimde zor zahmet yutkunmuştu.
Diğer kitabım 1K olmuş! O zaman bunu neden bu kitaba yazıyorsun derseniz bilmiyorum. Umarım bölümü seversiniz. İyi okumalar~

ŞİMDİ OKUDUĞUN
whats wrong | vkook
Short Story"Taehyung bekleyemem, ufak olmayan bir sorunumuz var." | 181216