*DÜZENLENECEK!*
-
1 hafta sonra
"Kızlar benim valizi mi de çıkartır mısınız? Eve gideceğim" diyerek Açelya'la Ada'ya bakıyordum. Burak'ın evinden ayrılmıştık, ve ben şuan eve gidecektim hazır mıydım gerçeklerle yüzleşmeye onu bile bilmiyordum.
Bir haftadan beri oğlanlar mesajların sahibini bulmaya çalışıyorlardı, ve en şaşırtıcı kısmı beni koruması için Kuzey'imiz birini tutmuş dün gece Berk'le konuşurken duymuştum. Birilerinden şüpheleniyorlardı ama kim olduğunu söylemiyorlardı bu da beni sinir ediyordu.
Ada'nın konuşmasıyla düşüncelerden sıyrıldım "Çıkartırız ama kendine dikkat edeceksin arabayı hızlı kullanmayacaksın ve beni de olanlardan haberdar edeceksin anlaştık mı?" diyerek bana tip tip bakıyordu bu hali oldukça şekerdi, hepsi için anlaşırdım da hız konusu için söz veremezdim tabii bunu ona söyleyecek kadar delirmemiştim.
Ada'nın yanağını öperek "Merak etme" diyerek Açelya'yı da öpüp ayrılmıştım, oğlanlar bizi bırakıp acil işleri olduğunu söyleyip onlarda gitmişlerdi, bir şeyler karıştırıyorlardı hadi hayırlısı diyerek okuldan ayrılmıştım.
Kar yağıyordu havalar artık günden güne soğuyordu, etraf beyaza bürünüyordu, renkli hayatların üzerine beyaz örtü serpilecekti. Kirli hayatlar beyaz hayatlara dönüşüyordu. Karlar o kadar eşsiz güzelliklerdi ki anlatacak kelime yoktu.
Arabama binip evin yolunu tutmuştum. Ne kadar da çok özlemiştim arabamı, babamın doğum günü hediyesiydi o zamanlar ne kadar mutluyduk tekrar eskisi gibi olmayı o kadar çok isterdim ki keşke hiç bir şeyi öğrenmemiş olsaydım bu yalandan habersiz olsaydım.
Gözlerimden akan yaşları kolumun tersiyle sertçe silip iyice gaza yüklendim 190'la gidiyordum Allah'tan yol fazla kalabalık değildi, hiç bir şey öğrenmeden pek ölmeye niyetli değildim.
Şuan istesem her şeyden kurtula bilirdim biraz daha hız ve direksiyonu kır bu kadar kolaydı, bu zamana kadar ölmek için hep nedenler aramıştım peki ya şimdi ölüme bu kadar yakınken neden ölmeyi denemiyordum?
Önümde ki arabanın ani fren yapmasıyla kıl payı durmuştum. Şu an kalbim yerinden çıkacakmışcasına atıyordu, ellerim korkudan titriyordu. Kazadan belkide ölümden kıl payı kurtulmuştum.
Ölmeyi bu kadar çok isterken şimdi neden bu kadar çok ölmekten korkmuştum? Neden her şeyden korkuyordum? NEDEN?!
Arkamdan korna sesleri gelince kendime gelerek derin bir nefes alıp tekrar yola devam ettim, bu sefer daha yavaş kullanıyordum.
Eve yaklaştığımda vazgeçmek istedim gerçeklerle yüzleşmeye henüz hazır değil gibiydim, duyacaklarımdan korkuyordum, gerçi neler duyacağımı az çok tahmin ede biliyordum.
Tamam her şeyi duyup öğrendim peki ya sonra? Sonra ne olacaktı? Asıl bundan korkuyordum, sonrasından korkuyordum, ailemi kaybetmekten korkuyordum.
Biliyorum bu olanlardan sonra annem evden gidecekti, babamı delicesine severken bunları duymak onu öldürecekti. Annemi o hallerde görmekte beni öldürecekti, yapacak bir şey yoktu göz göre göre annemi bu yalanla yaşatamazdım, babamdan hiç bir farkım kalmazdı.
Evin önüne gelince kapıda ki bekçi hemen kapıyı açmıştı hızla bizim blokun oraya gittim, evin önüne gelince hızlı bir şekilde arabayı durdurup indim.
Hadi başlıyoruz Nehir Aksoy nelerle karşılaşacaksın acaba diye iç geçirerek zile basmıştım. O kadar çok özlemiştim ki evimi, 3-4 ay olacaktı eve gelmeyeli. Bu şekilde eve geri gelmeyi tahmin etmiyordum daha dün gibi hatırlıyordum evden çıkışımı babama kocaman sarılışım annemi öpüp koklamam her şey ilk gün ki gibi tazeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYBOLMUŞ RUHLARIN SENFONİSİ
Подростковая литератураAcı, tecavüze uğrayan bir kızın somut bağırışlarıydı. Bağırış, çocuğu ölen bir annenin çaresizliğidi. Çaresizlik, dört duvar arasında kalmaktı. Kalmak ise senin canlı ölümündü. Ruhunun bedeninden çıkması oluyordu. Ruh sonsuzluğa teslim olmuştu, be...