Bazen nefes alamazsınız. Düğüm düğüm olur boğazınız. Yalnızca kesik kesik hıçkırıklar kaçar dudaklarınızdan. Biz bunu her Allah'ın günü yaşıyorduk. İrem mutfağa kaçmış kapının ardına dizlerini kendine çekerek çökmüş sessiz hıçkırıklarla ağlıyordu. Annem karşımda içli içli ağlıyor kolunu kendine siper etmiş gelecek darbelere hazırlanıyordu. Pislik herif annemi kolundan tuttu kendine doğru çekip çevirdi ve ardı arkası gelmeyen tokatlar atmaya başladı. "Lan orospu!Sen çocuğa mı veriyorsun sadaka mı veriyorsun 20 TL ne demek lan benden para saklamak ne demek."diyerek annemi yere fırlattı arka arkaya üç tekme savurdu karnına. Annem artık karşı çıkmıyor hareket dahi etmiyordu.Korkuyordum "Dur" demeye "Yeter artık " deyip çığlıklar atmaya. Kendim için değil. Biliyordum çünkü ne zaman "Dur" desem iyice sinirlenip daha fazla dövüyordu. Bu kez hem annemi hem beni hem de İrem'i. İşte bu yüzden put gibi durmuş sesimi dahi çıkaramıyordum. Ama çıkmayan sesim yerine akan gözyaşlarım vardı. İçime içime işleyen annemin kısık iniltileri ruhumda onu öldürme isteği uyandırıyordu.
Tüm vücudum tir tir titriyor nefes alamıyordum. Bu korkunç bir çaresizlikti. Çaresizdik. Elimden hiç bir şey gelmiyordu. Artık vurmayı bırakmış elinde annemin çantası bir çırpıda içinde ne var ne yoksa hepsini boşalttı. Gerçi ne vardı ne olabilirdi ki? En son fermuarlı bir gözü açtığında o insan dışı iğrenç kahkahasını atıp çantayı annemin yanına bırakıp yanağını okşadı psikopat herif. İçinden 50 TL bulmuş almıştı. En son bir tekme daha atarak kapıyı çarpıp çıktı. O anda dizlerimde derman kalmadığını anlayıp anneme yaklaşıp çöktüm baş ucuna.
"Annem" dedim kesik kesik ağlayarak "Biz aç kalmaya razıydık değmezdi buna."
Bütün gece hiç uyumadan ağlamıştım. Annem kendi acısını unutarak İrem'i sakinleştirip uyutmuş fakat kendi ruhuna uyku değmemişti. Sabaha karşı gelmiş evde küfürler savurarak yatağını arıyordu.Neyse ki bizim odamıza girip yine bize çatmadan bulmuş ve sızıp kalmıştı. İrem uyanmış üşümüş salona gitmek istiyordu. Çünkü evimiz çok küçük rutubetli ve camları sağlam olmayan bir gecekondudan ibaretti. Sobayla ısınıyorduk. Soba da o pislik herifin uyuduğu salonda yanıyordu ne yazık ki. Onun uyanmasını beklemekten başka çaremiz yoktu. Annem İrem'i teselli ederken ben hiç uyanmaması son uykusunun olmasını diledim içimden.
Annem bugün işe gitmiyordu.Sessizce yataktan çıkıp çay koydu ve buzdolabından ne bulduysa hazırlamaya başladı.Bende İrem'i sessiz olması konusunda uyarıp yataktan çıktım.Dün geceden beri içim içimi yiyordu.Annemin yanına yaklaşıp "Boşan" dedim yalnızca. Bana gözleri dolu dolu bakarak "Bunu ne kadar çok istediğimi bilemezsin kızım.Ama yapamam ondan boşanacağımı söylesem sence peşimizi bırakır mı? Bize yaptıklarını biliyorsun ama onlar hiç kalır işte.Çünkü sığınacak kimsemiz yok Ceylin."
"Anne dayım var ona gideriz bir süre kalırız yanında. Ben de okulu bırakırım işe başlarım kendimizi toparlar çıkarız. Dayım korumaz mı anne bizi"dedim yanıtını bilmeme rağmen bir umutla. Cevap vermedi annem ama ben zaten almıştım cevabımı. Korumazdı.Koruyamazdı. Yengem 2 günde koyardı bizi kapının önüne. Sonrası daha kötü. Bu kendini KOCA ve BABA sanan şerefsiz bizi öldürmekten beter ederdi. Korkuyorduk. Bizim gibi kaç kadın kaç çocuk vardı kim bilir bu adaletsiz dünyada. Hakkımızı aramaya canımızı kurtarmaya korkuyorduk ve susuyorduk.
Annem ve ben ağzımıza lokma sürmeden kalktık sofradan. İrem de pek yememişti.Nasıl yesin ki? İçinde neler yaşıyor ne hayaller paramparça oluyor da bize yansıtmıyordu. O gün akşama kadar uyudu.Biz üşüsek de memnunduk halimizden onun suratını görüp sesini duymaktan ve o hakaretlere dayaklara rağmen "Neden" diye soramamaktansa üşümek daha iyiydi.İrem ödevlerini yapmış bende ona yardım etmiştim.Annem cam önünde oturup ağlamıştı gün boyu. Hava karardıktan hemen sonra uyanmış evden gitmişti.Bizde dün gece uyumamış olmanın etkisiyle çok geç olmadan uyumuştuk.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYKIRIŞ
Fiction généraleAile içerisinde başınıza gelebilecek en kötü en korkunç şey nedir? Aklınızdan geçen milyon tane cevaptan belki biri belki de hiç biri. Fakat en kötüsü en korkuncu. Bu kadar mutsuzluğun içinde Aşk'a ne kadar yer var? Belki çok belki yok..? ...