Gözlerimde akmaktan kurumuş yaşlar kafamda bin bir türlü bu beladan kurtulma senaryolarıyla yatağımda öylece uzanıyordum. Annem de İrem de gelmişti. Ama yanlarında hiç bir şey olmamış gibi oturup duramazdım. "Ne yapacağım ¿" Tek yaptığım kendime sürekli bu soruyu sormaktı. Ama kendime sorduğum bu soruya bir türlü yanıt veremiyordum. Aklıma o lanet herifin kurduğu cümleler pis nefesiyle beni öpmüş olduğu geldikçe çıldırma noktasına geliyordum. Beni yine onun canından can olan İrem le tehdit etmişti. Bu nasıl olabilirdi aklım almıyordu. Babam , benim babam bana dokunmak istiyordu. Bir kaç saat önce yaşadıklarım gerçek miydi ¿ İnanmak istemiyordum.
Aklıma bir an da Ali geldi. Bir de o konu vardı. Ona ne diyecektim. Bir şeyler uydurmalıydım. Tüm bunların içinde artık onunla başlayamayan bu ilişkiye nokta koymalıydım. Yaralı kalbim onu , ona olan aşkımı merhem olarak görse de onu da tüm bunların içine sürükleyemezdim. Yavaş yavaş uzaklaştırmalıyım kendimden. Ona ne kadar ihtiyacım olsa da buna mecburdum. Hayat bana bir kaç günlük mutluluğu yine çok görmüştü. Bu da yetmezmiş gibi başa çıkamayacağım çok büyük bir yük daha eklenmişti dertlerime...
Bir ruh gibi okula giden yolda yürüyor bir yandan da hala o adamdan nasıl kurtulacağımı düşüyordum. Daha ileri gidecekti biliyordum. Peki ben tüm bunları nasıl kaldıracaktım. Kendimden tiksiniyordum. İçimde çığlık çığlığa acıyla haykıran küçük cılız bir kız çocuğu vardı. Sürekli ağlıyor kendine zarar veriyor bir türlü susmuyordu. O eve nasıl gidecekti ayaklarım nasıl dayanacaktım ben buna.
Kafamda tüm bu düşünceler içimde acı çekmekten bıkmış bu beden de olduğu için isyan eden kalbimle artık başa çıkamıyordum. Her seferinde bu son nokta bundan daha büyük bir acı olamaz artık diptesin derken hep daha büyüğü çıkıyordu karşıma.
Okula varmıştım. Ali ye görünürüm korkusuyla hızlı adımlarla sınıfıma çıktım. Tabi karşımda Ali yi göreceğimi ummuyordum. Şok olmuş gözlerle ona bakarken bir kaç adımda yanıma geldi ve soru soran gözlerle bana bakmaya başladı.
" Ali üzgünüm. Sana dün haber veremedim. Bir anda rahatsızlandım ama şimdi iyiyim. Bir sorun yok. " dedim gözlerimi kaçırarak. O güzel gözlere bakarak ondan uzak duramazdım çünkü.
" İyi olmana sevindim. Ama çok endişelendim senin için. Lütfen bir daha böyle yapma. Her ne olursa olsun beni haberdar et."
"Dün mesaj attım ya zaten Ali sorun yok lütfen kapatalım bu konuyu. İyiyim yapabileceğin bir şey olsa senden yardım isterdim zaten." Ali şaşırmış bana bakıyordu. Çünkü sinirle verdiğim bu cevaba bir anlam yükleyememişti sanırım. Oysa ki onun bir bakışında eriyen ruhum tüm dünyayla birlikte onu da cezalandırıyordu şimdi.
"Peki Ceylin sanırım ben gitsem iyi olacak . Sen neye sinirlisin bilmiyorum ama sakinleştiğinde konuşalım lütfen." Diyerek yanağımı okşamış ve her zaman ki gibi göz kırparak çıkmıştı sınıftan. O çıkmıştı ama hayran olduğum kokusu kalmıştı ardında. Derin bir nefes alarak sırama geçtim. Eda gelmemişti henüz. Bir de o vardı açıklama yapmam gereken. Neyse ki o kolaydı. O pislikle yaşadığımız sorunlara alışmış olduğundan bir tane uydurur ve inandırırdım. Ama asıl problem akşam olacak okulun bitecek ve benim o eve gidecek olmamdı.
Eda 'nın endişeli sesini duymamla irkildim. Gerçekten beni merak ettiğini biliyordum. Canım dostum sırdaşım herşeyimi anlattığım tek arkadaşıma bile anlatamayacağım şeyler gelmişti başıma.
"Canım merak etme güzelim bir sorun yok. Biliyorsun o pisliği. Her zaman ki şeyler işte. Parası bitmiş ve aç olduğundan ona yemek yapmam için beni eve götürmüş." Dedim endişeli gözlerine bakarak.
"Of be kızım çok korktum seni dövdü diye. Bir şey yaptın yakaladı falan sandım. Yemin ederim manyak senin baban." Diyerek oturdu yanıma. Ah be kuzum keşke gerçekten sadece manyak ve alkolik olsaydı. Keşke beni dövseydi de nefsi kızına uyanmasaydı.
Okul bitmiş havanın soğuğuna karşı koyarcasına içimdeki acının ateşiyle cehennemime huzursuzca yavaş yavaş adım atıyordum. Kaçmak dünden beri aklımdaydı. Ya da polise gitmek veya anneme olan biten her şeyi anlatmak. Ama korkuyordum çaresizdim. Polise gitsem belki bana inanmayacak ya da inansalar da bir kaç sorgudan sonra onu salacaklar korkusuyla yapamıyordum. Anneme söylesem o pisliğin o an ki ruh haliyle onu öldürmesinden korkuyordum. Eğer kaçarsam da İrem'e yapacaklarını aklımın ucundan dahi geçirmek istemiyordum. Elimi kolumu bağlamış bana bir kurtuluş yolu bırakmamıştı. Onun o narin küçücük bedenine yapmakla tehtit ettiği şeyler beni kahrediyordu. Ben kurtulamayacaktım ama kendim için onu yakamazdım.
Anahtarı deliğe soktuğumda içimden evde olmaması için dualar ederek çevirdim kilidi. Sessizce içeri girdim ve salona doğru adımladığımda nefesimin kesildiğini hissettim. Gördüğüm manzara beni bozguna uğratmıştı. İrem o pisliğin kucağında elinde bebeğiyle oynuyor , o pislikte onun saçlarını okşuyordu.
"Sen sen ne yaptığını sanıyorsun bırak onu¡"koşar adım gidip İrem'i kolundan çektim ve dosdoğru odaya götürüp beni orada beklemesini söyledim. Korkulu gözlerle bana bakmasına aldırmadan bir hışımla o lanet herifin yanıma gittiğimde bana pis pis sırıtarak bakıyordu.
"Korkma kızımı seviyordum biraz. Sakin ol Ceylin." Ah dayanamıyorum böyle yüzüme gülerek bakmasından tiksiniyordum.
"Bana bak uzak dur ondan anladın mı beni. Herşeye , sana ve bana yaptıklarına bile dayanamıyorken ona sakın yaklaşayım deme seni öldürürüm. Anladın mı beni."
"İşte sana anlatmak istediğimde buydu. Eğer istediklerimi yapmazsan ya da aramızda yaşanacak o harika anlardan birinden bile birine bahsettiğini duyar ya da hissedersem İrem'e göstereceğim şefkat ve ilginin rengi değişir güzel kızım."
Ben nasıl dayanacaktım bu adama. Nasıl aynı çatının altında her an bana dokunacak korkusuyla yaşayacaktım. Daha bana ne yapacağını kestiremiyorken İrem'i nasıl koruyacaktım. Elimi öyle sıkmıştım ki tırnaklarım etime geçmiş kanatmıştı. Gözlerimden akan yaşları silmeye bile gücüm yokken ona cevap veremiyordum. Nefesimi tutmuş hıçkırıklarım ağzımdan kaçmasın diye hareket bile etmeden öylece duruyordum. Birden ayağa kalkmış yanı başımda bitmiş sert parmaklarıyla gözyaşlarımı sildiğinde gözlerimi ona diktim. Karşı bile koyamıyordum. Bu kadar güçsüzdüm işte.
"Ağlama tamam ona dokunmayacağım. Benim istediğim sensin zaten. Sadece yanlış bir şey yaparsan olacakları unutmaman için bir uyarıydı bu. Sana zarar vermek istemiyorum Ceylin. Ben seni sadece bedenen değil kalbimle de arzuluyorum. Sen benim kızım değil sen benim aşkımsın. Sen de beni isteyeceksin yaşayacaklarımız hoşuna gidecek. Ever zor biliyorum anlaman kolay olmayacak. Ama bize zaman ver."
Allah'ım benim kulaklarım neler işitiyordu böyle. Bu adam sadece sapık değil o resmen bir şizofrendi. Beni sadece taciz etmiyor bana aşık olduğunu söylüyordu. Öz kızına aynı kandan olduğu evladına duygusal hisler besliyordu. Bana bunları söyleyen yabancı bir sapık değil benim babamdı...¡Merhaba arkadaşlar çok uzun bir ara verdiğimizi biliyorum. Bunun için eğer yazdıklarımı okuyan beni takip eden birileri varsa onlardan özür diliyorum. Ama artık her hafta yeni bölüm yükleyeceğim. Umarım beğenmişsinizdir. Yazdıklarımla ilgili neler düşünüyorsanız benimle paylaşırsanız sevinirim. Görüşmek üzere.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYKIRIŞ
Aktuelle LiteraturAile içerisinde başınıza gelebilecek en kötü en korkunç şey nedir? Aklınızdan geçen milyon tane cevaptan belki biri belki de hiç biri. Fakat en kötüsü en korkuncu. Bu kadar mutsuzluğun içinde Aşk'a ne kadar yer var? Belki çok belki yok..? ...