Güzeldi. O kokuşmuş bebekti. O çirkin bebek. Korkmuyorum. Çünkü bunun olacağıma emindim. Çünkü hissediyordum. Hissetmek demek geleceği görmek demek. Yatağımdan çok normal bir şekilde kalktım , bebeği aldım ; çantama koydum. Korkmadım çünkü biliyordum. İnternet'ten biraz araştırma yaptım. Peki sonuç neydi ? Hiçbir şey. O bebekle ilgili hiçbir şey yok. Ama herkesin bildiği ünlü bir bebek vardır. Annabelle. Lanetli bebek Güzel o değildi Güzel bir oyuncak bebek değildi. Güzel canlıydı capcanlı. Eğer Güzelin bir nefesi olsa yanakları kızaracak, gözleri açılacak sanki Güzel bana hikayesini anlatacak gibiydi ama böyle bir şey olamazdı. Ya da olabilirmiydi ?
Bu sırrı daha fazla tutamayacaktım galiba artık Güzeli başkasına da anlatma vakti gelmişti. Arkadaşım Tunç. Tunç ilkokul üçten beri en iyi arkadaşım. Üçüncü sınıfa Tunç sınıfta çok pısırıktı. Bir gün Tunç bahçede yürürken dördüncü sınıflar onun parasını almaya çalıştırlar şimdi herkes ben koştum yardımına sanacak hayır ben koşmadım öğretmenler Tunç'a yardım etti. Ben Tunç'a çok üzülmüştüm. Neden dünyada böyle haksızlıklar olmak zorunda herkes mutlu olamaz mı ? O zamanlar tek düşündüğüm şey onları öldürmekti keşke kimse görmese ve onları öldürsem. Ne kadar hoş olur değil mi ? Çocuktuk işte. O gün Tunç'a merhaba dedim o günden beri can dostum. Tunç'u aradım ona Seviller mahallesindeki kırmızı ev ile bej evin arasındaki boş koridora gelmesini söyledim. Neden orası diye sordu. Çok basit. Eger annem elimde bu bebeği görürse ve onun ne olduğunu anlarsa elimden alır. Bende sırrını çözmeden bebeği vermenin pek meraklısı değilim. Tunç geldi. Hava serindi yanakları al aldı . İki elini ovuşturarak onu niye buraya çağırdığımı sordu. Ben ise ona şunları söyledim.
- Tunç kardeşim ben anneannemin yatağının altında bir oyuncak buldum adı Güzel. Bu bebek büyülü evet bu korkutucu bir şey ama gerçek....
- Sus ne hahaha bana şaka yaptığının farkındayım.
- Ne şakası Tunç.
-Ver bakayım şu çantayı bebek bunda değil mi ?
- Evet bunda ama bak ....
- Tamam sus sus şu zırvalığı kes olum ne kadar korkaksın bu bir bebek.
Ve Tunç çantayı aldı . Dalga geçer gibi çantayı yere attı. Bebeği sert bir şekilde tutup sallayarak.
-Bumu lan o korkunç bebek. Tamam eski, tamam pis kokuyor bunun nedeni hava almaması.
-Tunç bir kere bak bebeğe bak bir kere lütfen anla beni.
Tunç bebeğe baktı göz bebekleri büyüdü. Yanaklarının allığı birden bulutlar gibi ak olmuştu. Nefes almayı kesmiş ve tamamen donmuştu sanki o an kısa süreliğine ölümü tatmıştı. Tunç'u hemen dürttüm. O sert elleri yumuşadı. Sanki bebek gerçekmiş gibi davranmaya başladı. Tunç bebeği süngerin üstüne koydu. Çantanın gizli bölmesinden tarağı aldı. Ağlayarak bebeğin saçlarını taramaya başladı. Hem ağlarken hemde bir şeyler fısıldıyordu.
- Samanlık bitti kızım artık evdeyiz pış pış pış.
O an çok korkmuştum. Tunç'a bağırarak Tunç bana bak Tunç bana baaak. Ve o an Tunç'a bir yumruk attım kendine geldi gözlerdi kıpkırmızıydı, elleri buz gibiydi bebeği bıraktı. Oturup ağladı. Ne oldu dedim. Onu gördüm dedi oynadı gülümsedi hareket etti yanıyordu. Daha fazla anlatamayacağım dedi. Kolundan tuttum eti semsert olmuştu. Kaldırdım. Tam yola koyulacaktık ki Tunç bir şeyler söyledi işte o an bayıldım...
Annem bana Tunç sana ne dedi dediğinde ise bende ona
DEVAMI YAKINDA.....