Tunç bana ne demişti ? Gerçekten hatırlamıyorum. Sanki o an aklımdan silinmiş gibi. Bayıldığımı hatırlıyorum , üstümdeki giysinin rengini , etraftaki arabaları ve hatta yanımdan geçen insanları bile ama onu hatırlamıyorum. Bu kadar yeter. Bu bebek başıma çok dert açtı ve artık korkuyorum hemde ölürcesine. Çok korkuyorum. Bir düşündüm. Bu kadar korkuyor isem neden hala onu yanımda taşıyorum. Yok hayır hayır hayır. O an ben bayılmış isem bebek orada kaldı ve 2 ihtimal oluştu. Ya annem aldı ya da Tunç. Hemen Tunç'u aradım. Açmadı. 1 2 3 4 5 artık telefonumun şarjı bitecekti. Ayağa kalmaya çalıştım ilk önce belimi kaldırdım sonra ayaklarımı yavaşça yere bastım ve kalktım ama ayaklarım bir matkap gibi titriyordu. Yerimde duramaz oldum. Bu size çok çılgın gelebilir ama annem odaya girdiği zaman beni dans ediyor sandı ve oda dans etmeye başladı. Anlamsızca bir iki dakika dans ettim. Ondan sonra hemen kaçtım. Aklıma şu geldi eğer annem bulmuş olsaydı oğlum bu senin mi derdi. Fakat sadece dans etti. Yalan olmasın günlerdir yaptığım en eğlenceli şey buydu. Korkudan ayaklarım titrese de dans ediyorum sanıp annemle oynamak beni azda olsa mutlu etti. Artık daha pozitif ve rahatım. Hemen mantomu giydim. Mantom yere düştüğüm için pislik içinde idi ve hala güzelin kokusu vardı. Bu koku bile beni korkutuyor. Tunç'un yanına o kadar hızlı gittim ki normalde 1 saat olan yolu 15 dakikaya gittim. Tunç'un evinin zilini çaldım. Tunç'un yaşadığı evin dışı eski İstanbul evlerine benziyordu. Taş motifli, hava kapalı eski bir zil aleti ve etrafta yürüyen kasketli ve atkılı insanların olduğu çok hoş bir yer. Tak !!! Tunç'un annesi kapıyı açtı. Acaba Tunç ile konuşabilir miyim dediğim an bana hayır hayır asla senin yüzünden oğlumun 1 günde psikolojisi bozuldu. Dünden beri yatmıyor. Gerçekten yatmıyor. Odasının kapısını kapatıyor, üstüne bir battaniye alıyor ve asla kimse ile konuşmuyor. Bazen içeriden ağlama sesleri geliyor. Lütfen git dedi. Bende anlayışla karşıladım. Annesi kapıyı kapatırken bir kapı açılma sesi geldi. O an ağladım. Bu gördüğüm tunç olamazdı. Göz torbaları şişmiş, gözleri kıpkırmızı olmuş ağzı ağlamak ve ağlamamak arasında kalmıştı. Geldi bana sarıldı. Can dostum bu haldeydi ve ben hala kendimi düşünüyordum. Hemen güzelin yerini sordum. Güzeli duyar duymaz Güzel seni istiyor bana en sevdiği insanın sen olduğunu söyledi ve o asla sevdiği insanlardan ayrılmazmış. Güzel çöpten senin için çıktı dedi. O an kafamdan kaynar sular indi. Hiçbir şey duymadım o andan sonra hiçbir şey hissetmedim sadece duvara baktım. Kendimi toparladım ve hemen güzel sende mi bana onu ver çabuk çabuk dedim ve bir yumruk salladım fakat orada kimse yok hiçbir kimse, sadece duvar. ZIRRRRRR ZIRRRRR !!!! Hayır annem. Hemen açtım fakat annem bana o kadar bağırıyordu ki hiçbir şey duymadım telefon kapandı saate baktım. Saat gecenin biri olmuştu. Ben ise oraya akşam sekizde gelmiştim. Saatlerdir kapının önünde duruyordum. Hemen Tunçların zilini çaldım. Hiç durmadan zile bastım. İnsanlar ne kadar rahatsız olduysa bütün apartman yanıma geldi beni sakinleştirdi. Tunçların karşı komşusu evladım onlar sabah dokuzda hastaneye gittiler geç olduğu için eve gelmediler. Bütün gün evde değillerdi dedi. Ben o an sadece ölmek istedim. Sadece ölmek. Hemen kolumu etrafta çevirip herkesi itip kaçtım. Hemen bir cam parçası buldum ve kırdım. Çöplerin olduğu bir ara sokağa girdim. O an bütün hayatım gözümün önünden film şeridi gibi geçti. Annem, hayatım benim yaşam kaynağım. Kardeşim ve babam canlarım. Tunç dostum ve diğer bütün her şey. Son bir kez etrafıma baktım. Bu dünyayı son bir kez görmek istedim. Hafiften yağmur yağıyordu. Kaldırımda oturmuştum, loş bir sokak lambası tam yüzüme vuruyordu. Yüzümden birkaç damla ter, gözümden birkaç damla yaş ve ağzımdan çıkan bir kaç söz.
Dönelim
Dönelim
Döndürsün bizi
Kalbin akıp giden bulutlara benzeyen sesi
Yağmursuz bir yağmura açılmış kapılardan
Ve akılda kalan bir yokuştan
Ve yalnız çocuklara özgü o sonsuz sinema koltuklarından
Ve çocukluktan
Dönelim.
Camı boğazıma dayadım. Sadece karşıya baktım duvara her şeyin başladığı noktaya. Ölüm duvarıma. Yağmur çok şiddetli idi o sebeple çok fazla şimşek çakıyordu. Birden duvara ard arda altı yedi kez şimşek çarptı. Hiçbir şey göremiyordum. Sanki saatlerce güneşe bakmış gibi. Görüntü yavaş yavaş geliyordu. Hayır hayır hayır o an camı aldım ve göz altlarımı çizdim. Akın akın kan aktı ama hala görüyorum. Bir köşede ölümüme sebep olan şeyi görüyorum. Beni yaşatmak için gelmiş. Duvarda. Karşımda sessizce.
Gitme o güzel geceye usulca
İhtiyarlık yanmalı ve saçmalamalı gün kapandığında;Öfkelen, öfkelen ışığın ölümünün karşısında.
DEVAMI ÇOK YAKINDA.
VE RİCA ETSEM OKUYAN HERKES BİR KALP BIRAKSA BENDE ONA BIRAKIRIM.