Tutku elbisesini giymiş olacak ki yan kabinden çıktığını duydum.
"Bi' baksanıza nasıl olmuş?"
Hande'yle aynanda kabinlerden kafamızı çıkarıp Tutku'ya baktık. Gerçekten güzel olmuştu. Aslında evet, elbise güzeldi. Ama derler ya çuval giyse yakışır diye, Tutku öyleydi işte. Hayır ne masmavi gözleri ne de altın sarısı saçları vardı. Esmer güzeliydi. Kahverengi bukle bukle saçları, siyaha yakın koyu kahve gözleri, biçimli kaşları ve burnu, ince bir yüzü, güzel dudakları ve yine iyi bir fiziği vardı. İçimden söyleyince o kadar büyüleyici olmuyordu tabi ama, Tutku gerçekten güzel bir kızdı.
"Çok güzel abiii!" dedi Hande. Güzel olan elbise değil Hande! Elbise değil!
Tutku yüzünde kocaman bir gülümsemeyle yorum yapmam için bana baktı.
"Kanka gerçekten çok güzel oldun..." Gülümsemesi yüzüne daha çok yayıldı ve aynaya döndü. Hande de bir anlığına kabine girdi ve üstündeki mor, kısa, etek bölümü tülden ve üst tarafı taşlarla süslü şirin bir elbiseyle çıktı. Daha sonra Tutku'yla aynanın karşısında bir süre kendilerine baktılar.
"Dicle, yarın öğlene çıkmış olur musun?"
Hıııı çıkarım yarına. Giymem ben bunu ya. İmkanı yok.
Çekinerek kabinden dışarı bir adım attım. Şu an kendimi süs köpekleri gibi hissetmem normal miydi?
Tutku'nun birden gözleri büyüdü. Kesin fermuarı falan açık kaldı bunun. Elimi sırtıma götürüp bakamadım çünkü Hande " Niye bu kadar güzel oldun laan?" dedi ağzı açık bir şekilde.
Aslında elbisenin güzel olduğunu biliyorum. Ama problem, belki alışık olmadığımdandır, bu elbisenin düğüne, hatta belki kendi düğünüme giderken giyebileceğim potansiyelde olması. Tamam belki öyle değil ama. Evet o kadar da değil. Elbise normal yaa. Elbisenin suçu ne? Aaah!
"Düzgünce söyle!"
Bunu sesli söylemiştim sanırım.
Hande "Ne?" dedi irkilerek. Off neden iç sesim bazen kontrolden çıkıyor ki.
"Şey... Bazen kendi kendime konuşurken-"
"İç sesi kontrolden çıkıyor delinin." Duyduğum tanıdık sesle arkamı döndüm ve gözlerimi devirdim. Beni cidden iyi tanıyordu. Görkem bu parıltılı kıyafetlerin satıldığı mağazanın üst kattaki erkek reyonuna bakıyordu ve
Tutku, "Görkem! Buldun mu kıyafet?" dedi.Görkem bu parıltılı kıyafetlerin satıldığı mağazanın üst kattaki erkek reyonuna bakıyordu ve ilk geldiğimizde kıyafetleri beğendiğini söylemesi iyice sinirlerimi hoplatmıştı. Bir tek benim mi içime sinmemişti yani.
"İç sesimi neden kimse tınlamıyor?" diyerek çıkıştım.
"Tutku, gerçekten soruyor musun?"
Görkem'in bu sözleriyle Hande memnuniyetle sırıtarak "İşte iyi ki bu mağazaya girelim dedim. Cidden Tutku, bulamaması mümkün mü, burada? Tüm kıyafetler 'al beni, al beni' diye bağırıyor!"
Hayır, daha fazla kendimi tutamayacaktım. Benimle aynı anda Görkem de bir şeyler demeye başladı.
"Hande, farkındaysan üst kat smokin dolu!"
"İyi de partiye gidiyoruz, düğüne değil!"
Bunu Görkem mi söylemişti? O da elbiselerin ve smokin diyerek fazla fazla abartmış olsak da, partiye gitmek için çok da uygun olmayan bu kıyafetlerin düğünlük olduğunu düşünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Labirent.
Ficção AdolescenteVe en tuhaf olanı da, bunların hiçbiri gerçek değildi. Hepsi yapay korkulardı. Bunlar benim rüyalarımdı. Kimse benim rüyalarımla oynayamazdı. Yani bu... Bütün bunlar... Bütün bunlar sadece beynimin bana oynadığı oyunlardı. Oyunlar. Beyin oyunla...