"Baba herkes bir şansı daha hak eder"
"Bu sefer o şansı kaybettin sen!"
Bu öfkeli çıkışla Bade dayak yemiş kedi yavrusu bakışı attı.
Enver beyin sesi şimdi daha kontrollü çıkıyordu, sakin bir sesle" Bir şansın daha olsun istiyorsan Bade ... Belki bu sefer kafana göre yüzük atıp elin adamını koluna takıp, gelmezsin!" dedi.
Bade babasının sesine yansıyan umutsuzluk karışımı, umudu fark etmişti, acı bir öfkeyle sordu" Beni verecek misin bu pisliğe?"
Enver hiç oralı olmadı, vermeyip te ne yapacaktı bu deli kızı "İyi geceler " diyerek uzaklaştı.
Bade odasında bedenindeki korları dindirmeye çalışıyordu... Kara bela... Ayaz! İsme bak be. Karasını anladık da belası neyin nesiydi.? Amma da korkuttu bu adam kendisini. Aklı uçtu resmen.
Adam şimdiden ailesiyle arasına girmişti. Kimdi yahu bu adam? Nereden karşısına çıkmıştı bu hergele! Hele o giderken kendisine attığı o bakışta neyin nesiydi? Sanki onu çiğ çiğ yiyecekmiş gibi bakmıştı. Ulan insan düşmanına bu şekilde bakmazdı. Şeker gibi bir kızdı. İnsanın onu görünce yiyesi gelirdi. Azgın köpek gibi ısırmazdı.
Birden ürperdi korktu... Bu adam bir de öyle bir yemin etmişti ki. Resmen ağzına sıçacak ve onunla evlenecekti.
Ne talihsiz bir kızdı.
Gençliği ziyan olduğu gibi hayatı ise onun ellerinde oyuncak olacaktı... Hissediyordu, gücüyle kendini kontrol edecek, üzerinde egemenlik kurmaya çalışacaktı bu adam... Ama izin veremezdi erkeklerin egemenliğine... Hayatının kontrolü bu adamın ellerinde olmamalıydı... Acımasızdı, zalimdi bu adam... Hissiz, duygusuz, kontrol edilemez.Hayır hayır bunu kesinlikle kader olarak kabul edemezdi. Bu hayat kendisinindi güzel yaşamayı hak ediyordu. Bu düşünceler arasında, bir eli yanağında diğer eli yastığın altında ,Bade tedirgin bir uykuya daldı.
Şimdi Ayaz yanında olsaydı "Melekler kadar masum bu kız" deyimini kullanacaktı .Ama Bade bu yönüyle herkesi şaşırtma konusunda master yapmıştı.
Takındığı bu masum maske birçok şeyi perdeliyordu, hırçın, asi bir kedi yavrusu gibiydi. Rüyasında bile savaş halindeydi. Sürekli yatakta deli gibi dönüp durur, hayali düşmanına arada bir tekme savuruyordu.
Ertesi sabah erken saatler de Necla, beliyle duvarı desteklerken, kapı deliğinden içeriye bakan Zehra, "Uyuyor hala bu deli kız" diye fısıldadı.
Necla hoşnutsuz bir tavırla el salladı. "Kavun karpuzda büyüyor böyle yata yata"
"Anne sen Makbule ablayı bekletme, ben hemen geliyorum"
"Sakın uyandırma ha! Makbule'yle iki lafın belini kıralım"
Zehra başını salladı. Necla sekerek içeriye geçti. Gençliğinde ona boşuna zilli Necla dememişlerdi. Yedisinde neyse şimdide oydu.
Makbule moral bozukluğuyla oturuyordu sıkılmıştı beklemekten. Necla'yı görmesiyle "Ne oldu, işler umduğun gibi gitmedi mi? Bir kızla başa çıkamadın mı?" diye sordu.
"Kaç yıl oldu sen beni daha tanıyamadın mı Makbule? Kaçın kurasıyım ben"
Makbule gözlerindeki ibadet dolu ifadeyle." Sana hep saygı duymuşumdur Necla"
"Bilmez miyim" diye burun kıvırdı arkasından az 'bu Necla kaşar oldu' diye hakkında konuşmamıştı. Bunu fark eden Makbule "Oda fazlamı havasız? Sıcak bastı" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA BELA
RomanceBela geliyorum demez geldi mi de ? Kara bela gibi gelir... (Klozete tekrar kusarken bu sefer ki daha şiddetliydi.Ellerini karnına koydu''Lütfen yeter ah" diyerek öğürdü. Bir daha beleş içki verseler içmeyi bırak, dönüp bakmayacaktı.İyi halt yemişti...