Eski Dünya'nın Efendileri - 4

186 4 0
                                    

Horbiger

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Horbiger

Horbiger'e başından beri inanan, destekleyen Hitler, yepyeni bilimsel doktrinin havasına kapılarak buna benzer konuşmalar yapıyordu: 

"Yahudi ve liberal bilime karşı çıkan kuzeyli ve ulusal-sosyalist bir bilim var!" Aslında Horbiger, Hitler'in klasik anlamda bir politikacı olmadığı gibi klasik anlamda bir bilim adamı da değildi. 

Viyana Teknoloji Okulunda öğrenimini tamamlamış sonradan kompresör uzmanlığı yapmış ve 1894'te icat ettiği yeni bir musluk sistemiyle servete kavuşmuş amatör bir astronom ve astrofizikçiydi. 

Tanrı tarafından kutsanan deha mucit Horbiger'in başlıca tutkusu suyun çeşitli durumlarıydı; doktrinini de buz konusunda çalışmalarını yürütürken kurmuştu.

Horbiger'in Ebedi Buz Doktrini, tarihten antropolojiye, astronomiden jeolojiye kadar bütün bilim kavramlarını yok edip, yeni, orijinal, çarpıcı bir görüş getirmek amacındaydı. 

Bu görüş şöyle özetlenebilir: Horbiger'in kozmogoni kuramına göre Ay dünyamızın ilk uydusu değildir; birçok Ay'lar olmuştur ve her jeolojik çağda değişik bir uydu dünyamızın çevresinde dönmüş, her çağ bu Ay'ın dünyaya düşmesiyle kapanmıştır. 

Ay dünyamızın çevresinde kapalı bir elips çizerek dönmüyor, tersine dünyaya yaklaşan bir spiral yaratıyor ve bu spiral daralınca Ay dünyanın üzerine düşüyor.

Ay dünyamızın çevresinde kapalı bir elips çizerek dönmüyor, tersine dünyaya yaklaşan bir spiral yaratıyor ve bu spiral daralınca Ay dünyanın üzerine düşüyor

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Her çağda, yüzbinlerce yıl boyunca, Ay dünyanın çevresinde dönmüş, yaklaşmış yaklaşmasıyla yerçekimi kurallarını bozup ayçekimi olayına neden olmuştur. 

Bu dönemlerde, organizmalar olağanüstü büyümüştür. 

Birinci Zamanın sonundaki dev bitkileri, İkinci Zamanın so­ nundaki dev yaratıkları bu irileşmeye örnek verebiliriz. Üçüncü Zamanda, Ay'ın uzaklarda olduğu bir dönemde, insanlar türüyor ve bu ilk insanlar, İkinci Zamandan kalma devlerin yönetimi altında, uygarlıklar kuruyor. 

Üçüncü Zamanın sonunda Ay düşünce devlerin çağı da sona e­riyor, arta kalan, bozulan, yamyamlaşan devler insanlar tarafından öldürülüyor. 

Horbiger'in Efsanevi Tarihi ırkçı kuramdan başka bir şey değilse de dünya mitologyasına bütünüyle bağlı bir sisteme dayanıyor. Horbiger'in doktrini, bunu hala sürdürenler karanlık kalmış birçok tarihi esrarları bu kuramlara dayanarak açıklıyorlar.

Bizim amacımız Horbiger'in görüşünü savunmak değil, oldukça karmaşık bir şekilde ortaya attığı kuramla eski mitos, gelenek ve inançlar arasında görülen bağlantıyı belirtmektir. 

Daha önce de sözünü ettiğimiz Toltek kozmogonisi dünya tarihini dört ayrı çağa ayırıyor:

– Birinci çağ ve dünyanın yaradılışı. Bu çağ büyük bir tayfunla sona eriyor;
– İkinci çağ ve devler. bu çağ düyayı kasıp kavuran yer sarsıntılarıyla bitiyor;
– Üçüncü çağ ve devleri öldüren insanlar.
– Çağımız olan ve genel bir patlama ile bitecek olan Dördüncü çağ.

Yeni Gine yerlilerinde de benzer motiflere rastlanılmaktadır:

Çok eski zamanlarda insanlara yardım eden devler vardı. Sonradan bu devlerin huyu değişti; insanlar kötüleşen bu devlere kurban kesmek zorunda kaldılar. Ardından da bu baskıya dayanamayarak isyan edip devleri öldürdüler.

Bu örneği daha önce sıralamış olduğumuz çeşitli mitolojik olaylara ve inançlara eklersek Horbiger doktrininin genel bir çizgiden yararlanmış olduğunu görürüz. Şu var ki Horbiger'in kuramı bilimle sürekli çatışmaktadır;

Alman kompresör uzmanına göre çok eskiden uzayda, güneşten milyonlarca defa büyük bir nesne vardı. Bu nesne, kozmik buzlardan bileşik dev bir gezegenle çarpıştı, dev gezegen olağanüstü büyüklükteki güneşin içine saplandı. 

Aradan yüzbinlerce yıl geçti, dev güneş içinde meydana gelen buharın baskısı altında patladı ve uzayı dolduran yıldızları, gezegenleri yarattı.

Çağdaş bilim evrenin bir patlamanın sonucunda yaratıldığını kabul eder.Bir yoruma göre evrenin bütünü patlayan bir atomun içindeydi, gezegenler ise güneşin kısmi bir patlamasından ortaya çıkmışlardır.

Horbiger 1930'larda öldü, ama yaklaşık olarak bir milyon kişi hala doktrini izlemekte. 

Kimi, İngiliz Beliamy gibi, yeni bir antropoloji kurmaya çalışıyor, kimi, Fransız Denis Seurat gibi, devlerin uygarlığını araştırıyor, kimi de, Alman yazarı Elmar Brugg gibi, Horbiger'i kabul etmeyen geleneksel bilime karşı savaşını sürdürüyor.

Ebedi buz Doktrininin yaratacısını bir bilim adamı kabul etmek imkansızdır; Hitler'in ulusal-sosyalizmini ve Nazi örgütünü besleyen kuruluşları etkileyen Horbiger'in kuramı bir çeşit gizemciliği aşamamıştır. 

Ancak çok sonradan Horbiger'in doktrini gereğiyle araştırıldı, derinleştirildi; devlerin, kayıp ülkelerin esrarengiz uygarlıkların sırrını açıklayabilecek nitelikte bir anahtar olarak kullanıldı.

Devlerden söz eden mitoslardan, efsanelerden, masallardan birkaç örnek verdik, devlerin varlığını bilimsel biçimde açıklamaya yeltenen bir kuramın başlıca noktalarını özetledik; yine de sorun bir açıklığa kavuşamamıştır. 

Ayrıca da çok önemli bir soru ortaya çıkar: Devlerin gerçek izleri bulunmuş mudur, dünyanın herhangi bir yerinde dev bir insan ırkına rastlanılmış mıdır?

Ayrıca da çok önemli bir soru ortaya çıkar: Devlerin gerçek izleri bulunmuş mudur, dünyanın herhangi bir yerinde dev bir insan ırkına rastlanılmış mıdır?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gustave Dore'un bu eserinde Titanlar resmedilmiş

Dev bir yaratıkla ilgil ilk keşiflerinden biri, 14. yüzyılın ortalarında Dekameron'un ünlü yazarı Boccacio tarafından açıklanıyor. 

Boccacio, "Geneologia Deorum" (Tanrıların Şeceresi) adlı eserinde, Sicilyada Trapani şehrinin dolaylarındaki bir mağarada keşfolunan tek gözlü dev Polifemo'nun iskeletinden söz ediyor.

Kemiklerin, en azından 9-10 metre boyundaki bir dev'e ait olduğunu belirten Boccacio, böylece Agrirento'lu Empedokles'in savını destekliyordu. 

Agrirenyto'lu Empedokles, M.Ö. 440 yılında, Homeros'a dayanarak çok eski zamanlarda Sicilya'da devlerin yaşadığını öne sürmüştü. 

Boccacio'dan üçyüz yıl sonra Cizvit bilim adamı Athanasius Kircher de bu kemiklere değiniyor. Aradan yıllar geçince, ünlü kemikler kayboluyor, çağdaş bilim bunlara fil kemikleri etiketini koyup olayı kapatıyor.

Gizemli ilimler ve Sırlı olaylarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin