8.Bölüm / Seçim

466 19 2
                                    

Şu anda oturmuş yatağımda Sophie'nin verdiği kitaplara bakıyordum.Cadılık hakkında bir çok şey yazıyordu Bilmediğim değişik bir sürü şey.İlginç geliyordu da bir taraftan.Yanıbaşımda duran sıcak çikolatamdan yudumlarken ani bir esintiyle iliklerime kadar titrediğimi hissettim.Pencereyi kapatmak için ayağa kalktığımda,pencerede görüğüm ellerle geriye doğru adım atmaya başladım.Bir çift el tırmanıyordu.Geri geri adımlar atarken bir yandan da sert bir şeyler arıyordum.Şu an gerçekten soğukkanlı davranmaya çalışıyordum.Bir çift elden sonra Kevın'ın kafasını görünce rahatlayarak yatağa oturdum.Gözlerimi kapatarak derin bir nefes aldım.

-Seni korkuttum mu?

Nefes alış verişlerim normale dönerken kendimi toparlayıp konuşmaya başladım.

-Arayabilirdin.

Gülümseyerek gelip hemen yanıma oturdu.Masum bakışlarıyla gözlerime bakmaya başladı.”Süpriz yapmak istemiştim.” dediğinde bu durumu uzatmayıp gülümsemekle yetindim.Yatağa saçılmış kitaplara bakarken bunu farkedip bir hızla kitapları toplamaya başladım.O ise anlamsız bakışlarla beni süzüyordu.

-Neden onları topluyorsun?

-Oturacağız ya o yüzden.

Hiç inanmışa benzemiyordu fakat bunun üzerinde durmadı.Gülümseyerek düzenlediğim yatağa uzandı.Bu biraz fazlaydı.Hem evime kadar gelip hem de yatağımama yatacaktı kirli kıyafetleriyle?Ondan hoşlanabilirdim ama bu temizlik kurallarımı bir köşeye atacağım anlamına gelmezdi.

-Yatağımdan kalkar mısın ?

Utangaç bir şekilde yataktan kalkıp ayağa dikilmişti.

-Ben özür dilerim,kızacağını düşünmedim.

-Kızmadım,sadece hoşlanmam,bireysel bir şey değil bu.

Kafasını sallarken bu haline gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Sandalyede duran ince hırkamı giyip balkondaki lacivert armut koltuğuma oturdum.Bu sırada onun da gelmesini bekliyordum.Ona gerçekten sert davranmıştım.Daha nazik olabilirdim belki. Bir kaç dakika sonra o da gelip karşımdaki mor armut koltuğa oturdu.

-Güller için teşekkür ederim ve az önceki davranışım içinde özür dilerim.

Gülümsedi.Gülümserken yanağında oluşan derin bir çukurlaşma oluyordu.Gamze değildi bu. Farklı, daha önce oluşan bir derin bir yaranın oluşturduğu iz gibi.Üstünde durmayıp ben de ona gülümsedim.

-Temizlik önemlidir.

İğneleme yaparak söylediğinde sadece güldüm. Bir şey diyip onunla bu konu hakkında tartışacak değildim. Belli ki bozulmuştu. Ona karşı ne hissettiğimi bilmiyorum. Sadece biraz hoşlanıyorum. Bugün tanıştığım diğer çocuk hakkında ise, işte büyük bir bilinmezdi. Ondan da etkilenmiştim ama Kevın'a da boş değildim.

-Hayley ben senden çok hoşlanıyorum.

Bunu derken ellerimi tutup yeşile kaçan gözlerini gözlerime dikmişti.Bunu beklemiyor değildim ama içimdeki ses onu onaylamıyordu.Güvenmememi istiyordu. Şu anda sadece bunu söylüyorlardı garip bir şekilde. Ben de ise en ufak bir kıpırdışma olmaması da cabasıydı. Ne kadar garip bir kızım değil mi ? Ellerimi çekip gözlerimi devirerek fısıldadım.

-Hayır.

Yapmacık üzüntülü bir sesle o da fısıldadı.

-Benden hoşlanmıyor musun?

-Ben....Bilmiyorum Kevın.

Ayağa kalkıp geldiği pencereden geri aşağı atladı.Atlamasının bir zararı yoktu çünkü ev iki katlı olmasına rağmen dışarıdaki zeminle arasında çok bir fark yoktu.Onun gidişini balkondan izledim. Acı bile çekmedim. Hislerim de benim kadar tuhaftı. Buna sebep olan ise iç sesimdi. Sanki güvenmem gereken Kevın değil de Jeffrey'miş gibi... Belki de ikisi hakkında seçim yapmam gerektiğini düşündüğüm içindir.Ya da iç sesime güvenmem gerekiyordur.

♣♣♣♣♣♣♣♣♣♣♣

Kevın...

Lanet olsun ! Onu tam da etkilemek üzereydim. Bunu hissetmiştim. Her şeyi berbat etti yine. Savaş açıp kendini akıllı sanan ucube. Küçükken de hep aynısını yapardı. Değişmedi ki hiçbir zaman. Oyunumu bozmaya devam ediyor. Pislik herif ! Onun arkasından sadece konuşuyorum. Geri göndü ve her zamankinden daha güçlü. Ondan da soyundan da nefret ediyorum.

Hayley...Göründüğü kadar saf değil.Bunu gözlerindeki derin mavilikte kayboldukça anlıyorsunuz.Kehanetteki gibi.Güçlü ama kararsız. Seçimi kendi yapacak ama önce ona giden yolu bulmalıyım. Lanet olsun ki bunu yapamıyorum. Farklı,diğer cadı soyundakiler gibi değil. Hele ki teyzesi gibi hiç değil. Aranan kişi...

-Kevın!

Arkadan gelen sese karşı aniden arkamı döndüm.Omzuma yumruk atan Edward'ı görünce rahatlayıp yürümeye devam etti.

-Ee ne yaptın bakalım büyük adam ?

-Hiç bir şey.

-Nasıl hiç bir şey?

-Anlama da sorunun mu var Ed ?

-Adolfo buna çok sinirlenecek.

-Canı cehenneme.

Sorunlar arka arkaya gelmek zorunda mıydı ha ? Neden bu böyle olmak zorunda ki ? Neden hep mutsuz taraf bizim soyumuz oluyor ki? Belki de diğer soylara geçiş yapmak fikrini değerlendirmeliyim.

-Sakin ol !

-Ne istiyorsun Ed ?

-Ben sadece işi halledip halledemeyeceğini merak etmiştim ve biraz da laflarız demiştim.

Ed iyi bir çocuktu aslında. Bu yüzden bu soya hiç mi hiç yakışmıyordu ama bu soydan olmuştu bir kere. Bilmiyordu. Ne yaptığını ne işe bulaştığını bilmiyordu. Sadece güçlü olmak hoşuna gidiyordu.

-Tamam her zamanki yere gidelim.

Bundan mutlu olmuşçasına gülümsedi.Omzuna yumruk atıp onunla yürümeye devam ettip çaresizce.

SAVAŞÇIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin