• Herkese selam ! Hikayemi okumaya başlayıp kitaplığına ekleyen,yorum yapan ve oy veren tüm okuyucularıma çok teşekkür ederim.Sizin sayenizde okunma sayımız 7000'lere ulaşmış durumda.Beni gerçekten mutlu ediyorsunuz. İyi ki varsınız. Bu bölümü iki kısıma ayırmaya karar verdim.Keyifli Okumalar!
_______________________________________________________
Aynadaki görüntüme baktım.Dizlerimin üstüne kadar gelen üstü dar,altı kabarık siyah bir elbise ve siyah topuklu ayakkabılar...Gözlerimi ortaya çıkaran bir makyaj ve kıpkırmızı bir ruj sürülen dudaklarım...Fazla abartılı olmuştu bence.Saçlarım doğal haline bırakılmış,fazla uğraşılmamıştı. Kraliçe olacaktım. Annemin yerine geçecektim. Annemsiz bir basamak daha çıkacaktım.Ama bu yolda onun felsefesini yürütmeye devam edecektim.
Desiree içeri girdiğinde son kez elbisemi düzeltip,saçlarımı öne doğru aldı.
“Harika gözüküyorsunuz,kraliçem.”
Gülümsedim.
“Sence fazla abartılı olmadı mı?”
Desiree saçlarımı tekrar düzeltmeye çalışırken bir yandan da soruma cevap vermeye çalıştı.
“Kraliçem, bu abartı değil sadece sizin güzelliğiniz.Şimdi işimiz bittiğine göre aşağı inebiliriz. Ne dersiniz?”
“Tamam.” anlamında kafamı sallayıp Desiree ile yürümeye başladım. Herkesin beni beklediği alana ulaştığımızda Desiree yanımdan ayrıldı.Mor renkli uzun bir halı Mirabella'ya ulaştırıyordu beni.Yavaş adımlarla o halıda yürürken çevremdeki insanlar ya da daha doğru bir terimle cadılar gülümseyerek beni izliyordu.En sonunda Mirabella'nın yanına geldiğimde heyecan basmıştı beni.
“Hazır mısın Amaris?”
nda herkes gibi ben de onu dinlemeye koyuldum.
“Baylar ve bayanlar,biliyorsunuz ki tehdit altındayız.Bu karanlık günlerimizde bize ay misali yol gösteren kraliçe Isabella Mapother'ın kızı Amaris Hayley Mapother adına burada toplanmış bulunmaktayız.Isabella Mapother'ın ölümü üzerine yeni kraliçe Amaris Hayley Mapother adına bu töreni başlatıyorum.”
Alkışlarlla karışık çığlıklar yüzümü gülümsetirken Esmeralde işlemeli bir tepside getirdiği kadehi eğilerek Mirabella'ya uzattı.Mirabella kadehi alıp,bir şeyler söyledi.Ne dediğini pek anlayamamıştım.
“Pro quinque elementa,corpus in terra, sanguinem, aqua, aer et ignis, anima est spiritus. Quod natum est ex dono genus. Felix regina ad plurimos annos.”
(Beş element adına,bedenin toprak,kanın su,nefesin hava ve ruhun ateştir.Bu ırka bir hediyedir doğumun.Kutlu olsun uzun yıllar kraliçeliğin.)
Mirabella bana kadehi uzatıp dediklerini tekrar etmemi istedi.
“Haec ego ad tuendam gentium,selected'm regina.” (Ben tüm bu ırkı korumak adına,seçilmiş olan kraliçeyim.)
Dediklerinden bir şey anladığım söylenemezdi ama içim kıpır kıpır oluyordu. Sadece o sözleri hissediyordum. Anlamıyordum belki ama hissediyordum.
“Munus meo,quidquid ad iter hoc capite,misericordem, gravis est et aequum.”
(Görevim,ne olursa olsun bu yolda başı dik,şefkatli,onurlu ve adaletli olmaktır.)
Tekrarlarken o sözü içimde bir şeyler bana güç veriyor gibiydi.Gözlerimi kapatıp,o güce daha rahat hissetmek istedim.Gözümü kapattığımda gördüklerim daha berbattı.İlk önce her yer aydınlık ve sihirli bir yer.Ardından kanla bulanan bir yer.Gözlerimi korkuyla açtığımda diğer sözü söyledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAVAŞÇI
FantasyHayley kim olduğunun henüz farkında değil. Onun adına yazılmış sayısız kehanet var. O ise kaybettiği ve inandığı şeyler uğruna savaşmaya başlamış genç bir savaşçı. Bu yolda ya yıllardır süregelen savaşı bitirir ya da savaşı daha da büyütüp her şeyi...