Aradan geçen iki gün boyunca durup durup başlayan ağlama krizlerine konuşmak çözüm olamamış bunun yerine belirli aralıklarla sana sakinleştiriciler verilmişti. Zaten halsiz olan bünyen ilaçların etkisiyle iyice kontrolünden çıkmıştı. Güvenmek istemediğin bir adama güvenmek zorunda kalınca olayın ciddiyetini fark etmiş ve olanları anlamaya çalışmaktan vazgeçmiştin. Artık sana olacak herşeyi kabullenmiş kendini en kötüsüne -ölüme- hazırlamıştın. İkinci evin hastane olmasına rağmen ilk kez bu ortam sana bu kadar yabancı gelmişti.
"Hey! Uyanmışsın."
Yine perdenin arkadasından konuşacaktı seninle. Yanına gelmeyişinden anlamıştın.
"Uyandım."
"Sana durumun hakkında bilgi vermek için geldim."
"Sizi dinliyorum."
"İki gündür aralıksız çalışıyorum. Birçok şeyi inceledim. Hastalığın sadece kanla veya cinsel temasla bulaşabilecek bir durumda. Bunu AIDS gibi düşünebilirsin."
"Yani artık şu perdeden kurtulabilir miyim?"
"Evet. Bunun dışında sana verilen yani en azından bir süreliğine verilecek olan ilaçlar hastalığının semptomlarını ortadan kaldıracak sadece. Kesin tedavisi olmayacak. Senden ricam artık daha sakin kalman. Sakinleştiricilerle birlikte bu ilaçları sana veremem."
"Sadece bu mu yani? Size demesi kolay tabi. Ben bana ne olacağını bilmeden şu lanet olası sedyede yatıyorum! Şu halime bir bakar mısınız? Göğsümde bir sürü elektrot tepemde sürekli öten bir ton monitör. Siz bunu çok basit sanıyorsunuz sanırım."
"Birincisi sesini yükseltme. Hastanedesin. İkincisi evet basit değil. Ama iyileşmek istiyorsan buna mecbursun. Tamam seni taburcu edeyim çek git. Ama asla kimseye beraber olmazsın doğal olarak annede olamayacaksın. Ve belki ilerde öleceksin. Eğer gerçekten istiyorsan...."
Baek perdeyi açarak sözüne devam etti.
"Çık dışarı... Özgürsün."
Kapıyı çarparak odadan çıkmıştı Baekhyun. Bu işi hem mecburen yapıp hemde bir ton laf yemişti. Ne olursa olsun bu kızı iyileştirip yaptım gördün mü demek istiyordu. Baek in bir yanı deli gibi başarısız olmaktan korkup pes etse de diğer yanı hırs doluydu. Odasına girip tekrar tekrar sonuçları inceleyip en ufak şeyi bile bulmak için çalışmaya başladı.
Sen yanındaki düğmeye basıp birilerini çağırmıştın. İçeri giren hemşireyi de sevmemiştin.
"Bir telefon tablet birşey bulun bana daha kim bilir ne kadar kalacağım. Hastalıktan değil sıkıntıdan ölürsem suçu sizin. Günlerdir burada yatı..."
"Susacak mısın?"
"Hu?"
"Bay Byun niye senin gibi biri için savaşıyor acaba?"
Karşında ki hemşire sana gözlerini devirince sinirlenmiştin.
"Yah!"
"Aa! Bağırma! Bulacağım birşeyler yeter ki sus."
Birkaç dakika sonra elinde eski tip bir akıllı telefonla geri gelmişti hemşire.
"Bu mu yani?" bu sefer göz devirme sırası sendeydi.
"Kusura bakma küçük hanım burası bir tekno mağaza değil. Eğer ambu yada neşter isteseydin son model birşeyler bulabilirdim."
"Siz bu hastanedeki her hastaya böyle saygısızca mı konuşursunuz?"
"Bak burada 2 hemşire 2 doktor 2 asistan bir kimyager senin için var. Sadece seni tedavi etmek için kurulan bir ekip. Ayrıca bu katdaki tüm odalar tüm cihazlar sadece sana. Hatta ve hatta şifreli kapı ve kapıdaki korumalar da buna dahil. Senin kanındaki ne olduğu belirsiz birşey için kaç kişi rezil oluyor farkında mısın? Sence sen lüksü yada üstün hizmeti hak ediyor musun?"
"Hasta olmayı ben istedim sanki aptal!"
Elindeki telefonu hemşirenin ayak ucuna fırlatıp az önceki sözleri sindirmek üzere yatağa kuruldun. Zaten sulu göz olan sen buraya geldiğinde beri, biri gözünün üstünde kaşın var dese ağlar olmuştun. Burada sana iyi davranan tek kişi doktor park ve Bay Byun dedikleri kişi idi. Şuan kalkıp yanlarına gitmek istesende seni cihazlara bağlayan o kablolar bir düşman gibi dur demişti. Hastalığında etkisiyle gözlerin iyice ağırlaşmış ve kendini uykuya bırakmıştın.
"Kapısının çalması ile kafasını kağıtlardan kaldıran Baek nefes aldığını yeni hissetmişti. Yaptığı işe o kadar odaklanmıştıki yangın çıksa farkında olmayacaktı belki de.
"Gel... Ah! Sen miydin hemşire Min?" Bir sorun mu var ?"
"Sanırım hastamızı kontrol etseniz iyi olur. Sakinleştiriciye ihtiyacı var gibiydi."
"Sebep?"
Hemşire Min aranızda geçenleri Baekhyun a anlatınca Baek bir hışımla olduğu yerden kalkıp odadan çıktı. Çıkarken de bağırmayı ihmal etmemişti.
"Seninle ayrıca görüşeceğiz Hemşire Min."
Sakince odana girdiğinde seni uyuyor bulan Baek sessizce yanına yaklaştı. Seni rahatsız etmek istemediği her halinden belliydi. Parmak uçlarında ilerleyip yatağının köşesine oturdu. Solgun yüzünü inceledi. Ölüyü andıran tenin morarmış dudaklarınla bile fazlasıyla masum görünmüştün ona. Saçların gözlerini kapatmıştı. Tereddütle elini uzattı. Saçlarını kenara çekti. Eli anlına deydiğinde ateşin olduğunu fark etti. Monitörün seslerinden pek birşey anlamasa da bu durum pek hoşuna gitmemişti. Elini tutup kendi kendine konuştu.
"Bu masum halini tekrar görmek istiyorum. Benim için dayanmak zorundasın."
Yavaşca eğilip kulağına fısıldadı.
"Seni iyileştirmem için dayanmak zorundasın güzel kız."
Elini bırakıp doktorunu çağırdı. Sana müdahale edilmesini izlerken ilk defa içinde farklı bir şey hissetti. İlk defa soğuk kanlılığını kaybetmişti belki de.
Nefes alış verişi değişmiş ilk defa kalbi boğazında atmıştı. Midesindeki kasılma zaten tarif edebileceği bir şey değildi. Seni tedavi etmeye zorla başlasa da şuan gerçekten istiyordu. Seni hayata bağlamak istiyordu.Bu kısa bir bölüm oldu biliyorum dkdkdjjffkd Ama tabiki daha iyisi olacak :) marjinal bir değişim yaptım ve belime kadar olan saçlarımı omuzlarıma bile değmeyen bir şekilde kestirdim dkdkdkdkk Offff nasıl mutluyum nasıl sevdim djdkdm Buralara da yansır inşallah fkfkrkrkk Ay bir taslak biriktirmişim kiiiii hepsini yayımlayasım var sabredemiyorum. Ama içlerinden birini içinizden birine sürpriz yapmak için ani bir kararla yayımlayabilirimmmmm :)) Çılgın daktır neler peşinde acaba ?? Daha değişecek çok şey var :)) Seviyorum sizleriii öpüyorum bol bol ❤❤😘

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Salgın
FanfictionBilmediği bir virüsle savaşmıştı...Sırf ona virüs kadar yabancı biri için. (Baekhyun OC) ✒️ 19/02/2019 _ 00/00/0000