Miras

2K 114 7
                                    

Telefonu elime aldım ve Harry'yi aradım.

AÇMIYORDU. Bir kez daha aradım ve bir kez daha. Hiç birinde açmamıştı. Gerçekten çok kızmıştım , çok sinirliydim. Neden telefonunu açmıyordu? Öyle mi istiyordu?. PEKİ. Öyle olsun bakalım.

Sinirle kalktığım koltuğa tekrar oturdum , telefona baktım. Evet . Güzel bi mesaj atmalıydım. Ben ona güvenirken o orada....

Yeterince uzun bi mesaj attıktan sonra telefonumu kapattım ve pencere kenarında manzarının keyfini sürmeye çalıştım (!) AH.

Hep zorlar benimi bulmak zorundaydı?

Ne kadar durdum bilmiyorum gözlerim kapanıncaya kadar ayakta durdum ve sinirden kıpırdamadığımı yemin bile edebilirdim. Biliyorum ona güvenmeleyidim ama... FOTOĞRAFLAR. Ve Jessica gerçekti , yani bahsetmişti.

Gözlerim kapandmadan yatağıma gittim,  uykuya daldım.

    Sabah yanımdaki saatin alarımıyla gözlerimi açtım. 9:30. Saat 10:30'da görüşmem vardı. Hemen ayağa kalktım ve giyindim.
Hafif makyaj yaptıktan sonra aşağıya indim. Bir şeyler yemeliydim değil mi? Açık büfeye gidip bir şeyeler atıştırdıktan sonra , şöför beni almaya gelmişti bile (!). Vay be. Değerli hisssetiriyordu.

Ezik , fakir , öksüz , yetim kız. Harry hariç değerli hissettiren bir şey. Vay canına.

GARİP.Okuldakilerin hem acıyan hem de kıskanan gözüyle bakmalarına alışmışken bu biraz garipti.

Arabaya bindikten sonra şöföre uzakta olup olmadığını sordum . Oda hayır gibi kısa bir cevap verdi.

Dediği gibi çokta uzak bir yer değildi.

Arabadan indiğimizde büyük bir holdingin önüne geldik. Gerçekten çok büyüktü. Görevlilerin hepsi soğuk soğuk bakışlarıyla bana bakıyorlardı.

Merdivenlerden çıktığımızda içeriyi girdik. Bir kadın görevli yanımıza geldi. Sekreter giyinimli ve gözlüklü.

"Angel hanımla ben ilgilenirim."

dedi ve beni yanına çağırdı. Konuşmaya başladı.

"Angel hanım öncelikle hoşgeldiniz şirketimize.Ailenizin işiyle ilgili bir husus konuşmamız gerekiyor."

"Borç meselesi falan mı?" diye sordum kabaca.

-Yo hayır , hayır tam tersine. Ben pek bir şey bilmiyorum aslında ama babanız en son bizim şirketimizle ortaktı ve öldüğünde mahkemeden size kağıt gelmedi çünkü kağıt üzerinde bir ortaklık değildi.

"Anlamadım pek."

dedim kaşlarımı hafif çatarken.

"Sizinle detayları patronumuz ilgilenicek hanımefendi."

dedi gülümseyerek ve önümdeki kapıyı açtı.

Takım elbiseli bir adam karşımda duruyordu.

Büyük odaya girdiğimde orta yaşlarda güler yüzlü bir beyfendiyle karşılaştım 
"Hoşgeldin Angel,"

dedi gülümseyen sesiyle. Gülümsedim. İsmini söylemesini beklemiştim ama anlamamıştı. 

"Otur lütfen."

dedi elinle sandalyeyi göstererek ve oda dönen sandalyesine oturdu.

"Canım baban için gerçekten çok üzüldüm. Onlar çok iyi insanlardı. Sana sabır diliyorum."
Kafamı salladım ve cevapladım.
"Teşekkürler."

"Bana hep senden bahsederdi , seninle çok az ilgilenebilirdi ama emin ol sen her zaman aklındaydın. Dediği kadar güzelmişsin."

dedi gözlerime bakarken konuşmasına devam etmesini bekledim.

"Baban ve annen maalesef bu kazada kurban oldular. Bundan önce babanla ortaktık. Kağıda dökmemiştik işi. Ne kadar büyük olursak olalım gerek duymamıştık. Babanın borçları vardı ve halletmek için yurtdışına gidiyorlardı ... Öğrenmişsindir. Halledemediler ve bütün her şey gitti. Sen ne yapıyorsun bilmiyorum ama ayakta olduğuna göre çok güçlü ve zeki bir kızsın da.Bak Angel. Ben asla kimsenin hakkının üstümde kalmasını istemem. O yüzden bu şirketin yarısı senindir. Çünkü biz bu şirketi ve diğer hepsini babanla birlikte ilerlettik. Hatta belki beni hatırlamışsındır. Sen 14 yaşındayken size gelmiştik... Bir yemek için. Belki oradan anımsarsın."

"Ş-ş-eyy... Hatırladım.. Evet. Gökhan amca? Evet .. Ben hatırladım. Babam siz gelemden önce yemeğe , sizden bahsetmişti. Çok iyi biri olduğunuzdan. Türk olduğunuzdan."
Hatırladığıma sevinmiştim, tam hatırlanmak denmese bile. Babam ve annem bana hiç neler yaptıklarından bahsetmezdi. Tek gördüğüm iş arkadaşları, Gökhan amaca ve ailesiydi.

"Hatırladığına çok sevindim. Yani ortak oluğumuzu biliyorsun?

"Tam bilmiyorum, ama."

"Ama kelimesini kullanma Angel.Benim çocuklarım içinde aynı şey olsa aynısını yapacağından yüzde yüz eminim. Şimdi şurayı imzala ve bu holdingin yarı sahibi ol. İşleri merak etmene gerek yok ben ve oğlum halledeceğiz. Oğlumu hatırladın mı? Senden 2 yaş büyüktü."

"Evet tabii. Ama ben hiçbir şey yapmayacağım ve tüm işleri siz yapacaksınız. Bunun adil olduğunu sanmıyorum."

"Angel... Lütfen. Eğer baban benim yerimde olsaydı.. Aynı şeyi yapardı. Lütfen bu yükün altında bırakma beni".

İmzaladım. Başka ne yapıcaktım ki? Haklıydılar ve onlara güveniyordum.

"Angel bu gün dahil 2 günün var Paris'te. İstediğin gibi gezebilirsin artık. Sana üç kart vereceğiz. Limitsiz. İstediğin kadar kullan. Ev alabilirsin kendine. Unutma onlar senin paran . Mavi olanını büyük alışverişler için kullan.Kırmızıyı ihtiyaçların için.Sarı kartı ise yedekte tutmaya çalış. Paralar senin. Unutma , baban her şeyi senin geleceğin , güzel bir hayatın olsun diye yaptı Angel. Kimsenin bunu bozmaya hakkı yok."

Kafamı salladım ve beni uğurladıktan sonra otele döndüm.
Şu an itiraz edecek vaziyette değildim.

lFinish or Play?| (TAMAMLANDI/DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin