Manyak diyorum çünkü o tam bir manyak! Bu yüzden sekreter konumuna düştü. Yani asistan arama sebebimde buydu. Ceren,
Yani şu anki sekreterim o zamanki asistanım. Asistanımken bana yaklaşmaya çalışıyordu ve bunu bana açık açık söylüyordu. Verdiğim hiç bir işi doğru yapamıyordu ve ben kimsenin şımarıklıklarına katlanamam. Bu kim olursa olsun. Bu kızı işten atmamamın tek sebebi babamın yakın bir arkadaşının kızı olması. Babası bir şeyler öğrensin diye yanıma göndermişti. O yüzden onu işten atmak yerine ona benden daha uzak ve düşük bir mevki olan sekreterlik görevini verdim.
Şimdi kesin yine bir manyaklık yapacak bu patavatsız. Nisan'ın bu halde bu kızla konuşmasına izin veremem. Çünkü bu kızın ne zaman ne söyleyeceği belli olmaz. Daha Ceren lafa başlamamışken onlara doğru koştum. Hızımı alamayınca Nisan'a çarptım. Heybetimden sarsıldı tabii. Geri geri sendelerken düşmesin diye bileğinden tuttuğum gibi hızla kendime doğru çektim. O hızla Nisan göğsüme çarptı. O hızla başını çekerken birden bire bir çığlık attı. Sesi kulaklarımda yankılanırken çığlığın sebebini anlamam geç olmadı. Saçı veyaz gömleğimin düğmesine takılmış. Gerçekten anlayamıyorum bu kız her seferinde saçını bir yerlere takmayı nasıl beceriyor?
Düğmemden saçlarını ayırmaya çalışırken "Ahhhh" diye yakındı."Canımı acıtıyorsunuz!"
Ben saçını büyük bir titizlikle gömleğimden çıkartmaya çalışırken o hala şikayet ediyordu." Ben bir kalp cerrahının titizliğiyle saçını kurtarmaya çalışıyorum. Sen hala bağırıp dikkatleri üzerimize topluyorsun!" Bunu söylerken ses tonum gittikçe azalırken sabrımın gittikçe azaldığını gösteriyordum. "Ama canım çok yanıyor." Canının yanmasına üzüldüm ve daha dikkatli olmaya çalıştım tabi daha nasıl dikkatli olacaksam. Ve sonunda saçları düğmemden kurtulmuştu ve ani bir şekilde ayırdı bedenini bedenimden. Boğazımı temizleyerek üzerimi düzelttim. Etrafımızda bizi izleyenlere dönüp uyarıcı bir bakışla
"Sinema keyfiniz bittiyse işinizin başına dönün!" Dememle herkesin nasıl masaya oturduğunu görmedim. Benim dediğim ikilenmez çünkü.Bir süre konuşmadan Nisan'a baktım. Konuşmamamın sebebi onun yanına neden geldiğimin cevabını düşünmekti. Ceren'in yanında Ceren senle konuşmasın diye geldim diyemezdim. Solumda duran yapmacılığıyla miğdemi bulandıran kızın cıyak sesi aramızdaki sessizliği bozdu." Sen neden geldin Toprak? Biz sohbet edecektik Nisan'la."
Bana hesap sorar gibi kurduğu bu saçma cümleleri gittikçe sinirlerimi bozuyordu. Tabii ki ona cevap vermeyecektim. Nisan'ı bileğinden tutup odama sürükledim resmen. Sanki yürümeyi yeni öğrenmiş gibi geliyordu arkamdan. Odanın kapısını sinirle açıp arkamdan sertçe kapattım. Duvar titredi resmen." Çalışanların önünde kepaze oldum sayende!" Bunları söylerken burnumdan soluyordum, o karşımda sakin sakin duruyor üstüne bir de durmadan hapşuruyordu. Tıpkı çocuklar gibi burnunu çekerek konuştu. "Siz gelip bana çarptınız. Ben ne yaptım ki." Ona şaşkın bir şekilde bakarak "Çarptığımı inkar etmiyorum zaten. Ben senin bağırmandan bahsediyorum." O da üste çıkmak istercesine " İyide canım acıyordu yani "hapşuu" normal insanların verebileceği tepkiyi verdim bende. "Hapşuu" "
"N'oluyor sana ya ikide bir hapşuruyorsun" imalı imalı "Yağmurda fazla ıslandığımdan üşütmüşüm." Dedi. Konuyu değiştirmek adına ciddi bir ifade takınıp "Oğuzhan'la öğle yemeği için dışarıya çıkacağız. Sen de geleceksin"
"Yok ya ben burada bir şeyler atıştıracağım. Siz zahmet etmeyin"
"Ne zahmeti canım yemekte yarınki Almanlar'la yapacağımız toplantı için hazırlanacağız. Belki ilgilenirsin diye seni çağırdım"
"Hııı, tamam o zaman ben gelirim.
"Gelir misin? Diye sormadım zaten gel dedim"
"Ben de gelmiyorum demedim zaten geleceğim dedim TOPRAK BEY! " Bey kelimesini bastırarak söyledi. "Neyse ne uzatmaya gerek yok. Sen dışarıda bekle biz Oğuzhan'la geliyoruz." Dedikten sonra o çıkışa doğru ilerledi ben de Oğuzhan'ın odasına doğru ilerledim. Kapıyı çalmadan içeri girdim. Ben öyle kapı falan çalmam çünkü param var zenginim zaten. Şaka şaka. Benim için kapı çalmak küçük dülürücü bir harekettir. Ama Oğuzhan'la farklı o da benim odama girerken kapıyı çalmaz. Biz kardeş gibiyiz. Kapıdan yalnız başımı Oğuzhan'a gösterip bedenimi dışarıda bıraktım. "Hadi gitmiyor muyuz?" Oğuzhan ancak sesimle beni farketti. Önünden başını kaldırıp "Hı tamam geliyorum." Dedikten sonra kafamı bedenimle buluşturdum yani onu dışarıda beklemek için kafamı odadan çıkarttım. On saniye sonra Oğuzhan da yanıma geldi. Merdivenlerden inerken Oğuzhan durup "Aaaa Nisan gelmeyecek miydi? Ona da haber verelim." Derin bir nefes alarak
"Aşağıda bekliyor bizi."NİSAN'DAN
Kolyemi Toprak Bey'in ellerinde görünce o kadar mutlu oldum ki salak gibi adamın boynuna sarılmışım. Neyse en azından anlayışla karşıladı. Ama hala Odun Bey. Sabahtan beri bu soğukta ağaç etti beni. Hayır Geç gelceksen ne diye önceden gönderiyorsun beni? Sıkıla sıkıla gözlerimi devirerek "Cins ya" diye sesli konuştum. Oğuzhan Bey'in sesi afalamama neden oldu. "Cins olan kim?" Boğazımı temizleyerek "Iıı... şey. Hava." Dedim o arabanın ön kapısına yönelirken. "Aynen bence de. Bayağı soğuk." Hepimiz arabada sessiz sessiz gidiyorduk. Sessizliği pek sevmem. Konuşmayı sevdiğimden değil. Huy olarak. Ortaya geçip "Şarkı dinlesek mi?" Dedim. Toprak Bey arabanın dikiz aynasından bana bakarak radyoyu açtı. Kanalları dolaşırken en sevdiğim şarkı kulaklarımı büyükerken aniden büyü bozuldu. "Yaa o kalsaydı işte." "Hayır ben bu şarkıyı dinliyorum."
"Arabada bir tek siz yoksunuz Toprak Bey!" Oğuzhan Bey de benim tarafımdaydı "Bence de Toprak ben de az önceki şarkıyı istiyorum." Gözlerini devirip ses etmeden kanalı değiştirdi. Ben en sevdiğim şarkıyı dinleyip yolu izliyordum. Anın tadını çıkararak kulağımın büyülenmesine izin verdim. Ve o büyülü sesYine yaz bitti
Biz göremeden güneşi
Bulutlara esir olduk
Kararıp gitti yıllarım bilemeden
Neşeyi büyük sandıklara koyduk
Gelen olmadı yerine
Kimse sormadı yüreğinde, bu koca boşluk niye
İnen olmadı daha derine
Ki ben yormadım bu rüyayı bir gün gidebileceğineYokluğunda yine yüz çevirdim aşka
Güz geçirdim onca yaprağım sarardı,soldu
Sonbaharın sonunda bahar yok artık
Yağmuru vurunca derde dert oldu
Rüzgarı vurunca derbeder olduBu şarkıyı dinlerken aklımda sadece annemle babam vardı. Keşke beni tek başıma bırakmasaydılar. Ben bunları düşünürken şarkı çoktan bitmişti. Ama hala etkisindeydim. Camdan gelen sesle düşüncelerimden irkilerek uzaklaştım. Düşüncelerimi bölen ses tabii ki Toprak Bey'e aitti. "Arabadan inmeyi düşünmüyorsun herhalde?" Dediğinde arabada yalnız kaldığımın farkına vardım. Arabadan inip kapıyı ses çıkartmadan kapattım. "Aferin. Öğrenmissin." Dedi her zaman ukala çıkan sesiyle Toprak Bey.
"Anlamadım?" Elleri cebinde arabayı göstererek. "Arabamın diyorum kapısını kapatmayı öğrenmişsin." Sinirimi gösterecek bir ses tonuyla "Hareketlerim yaşadıklarıma göre değişiyor Toprak Bey!" Deyip mekana doğru ilerledim. Arkamdan ters ters baktığına kalıbımı basarım. Ben tam kapıdan içeri girecekken bana yetiştiler ve beraber içeri girdik. Oğuzhan Bey cam kenarındaki masayı Toprak Bey'e göstererek "Şuraya oturalım." Derken o masaya doğru ilerledik. O ikisi karşıda oturunca bende onların karşısına geçip oturdum. Daha biz çağırmadan garson bizim masaya gelip menüleri dağıttı. Hepimiz teşekkür ettikten sonra garson gitti. Toprak Bey'le Oğuzhan Bey aralarında ne yiyeceklerini konuşurken karşıd a oturmuş telefonuyla ilgilenen kızıl saçlı biri dikkatimi çekti. Çok yakın bir arkadaşıma benzettim. Ama bunun o kişi olması imkansız çünkü arkadaşım İngiltere'de. Diye kendimle konuşurken Oğuzhan Bey "Sen bir şey yemeyecek misin?" Böyle dediğine göre ne yiyeceklerini seçmiş olacaklar. Düşünmemek için ne seçtiklerini bilmeden "Sizinkilerden." Dedim Oğuzhan Bey eliyle garsonu çağırdı ve siparişleri verdi. Toprak Bey yarın ki toplantıdan bahsedecekken karşıdan gelenle yerimden kalkıp aramızda fazla mesafe olmayan kişiye doğru sevinçle koştum. Bu beni çok mutlu etmişti. Evet gerçektende oydu."Nisan" diye sıkıca sarıldı. Hiç değişmemişti, hala sıkı sıkı sarılıyordu. Bütün kemiklerim kırılacakmış gibi hissediyordum. Birden Toprak Bey'in onu hızla benden çekip ona sıkıca sarılmasını izledim. O an neler olduğunu anlayamadım.Arkadaşlar yorum yapmayı ve beğeni atmayı unutmayın
Yine HaTaSıZ grubuna bayağı teşekkürler sizi seviyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSİMSİZ AŞK
Teen Fictionİki insanın tesadüfi karşılaşmalarını anlatan ikilinin atışmalarını,yakınlıklarını, aslında kendilerini uzak sandıkları ama uzak sandıkları kadar yakın olan iki kişinin hikayesini anlatıyor