#Oğuz Günay
#XXXTENTACTİON-MOONLİGHTBu bölüm yavaş yavaş açıklanamayan şeyleri açıklıyor bence , iyi okumalar. ♥️
•••••••
Kalbimde beni içten kemirmeye başlamış bir tahtakurdu varda , zihnime kadar yol almış gibiydi. Gözlerimi açtığımda vücudumun felaket bir şekilde ağrıdığını fark ettim. Sanki merdivenlerden yuvarlanmışım ve tüm her yerim ezilip morluk içinde kalmış gibiydi."Kuzu, iyi misin?" Dilan'ın sesini duyunca irkildim ve gözlerimi yan tarafıma çevirdim. Dilan uzanmış ve kitap okuyordu .
"İyiyim de her yerim ağrıyor." Diyerek doğruldum ve oturur konuma geldim. Dilan kitabı bıraktı ve kollarını bana doladı.
"Eh be kızım ağaca tırmanmak senin neyine, dallara takıla takıla düşmüşsün ağrır tabi." Sahi böyle mi olmuştu? Böyle mi , hatırlamam gerekiyordu? Neydi asıl olan şey?
"Ah, evet. Bir an başım döndü." Bende kollarımı Dilan'ın beline doladım ve gözlerimi kapattım.
"Özür dilerim Dilan." Ne için dilediğimi bende anlamadım. O da anlamadı ama sadece susup sarıldık. Çalan telefonum ile geri çekildim ve elime aldım. Annem arıyordu. Aramaya yanıt verdim ve kulağıma dayadım.
"Efendim, anne."
"Ayliz. Ben sana zarar geldiğini neden kamp sorumlusundan öğreniyorum canım?" Sesi telaşlı geliyordu. Evlense bile anne anneydi işte. Merak ediyordu. Her akşam ne yediniz diye aradığını biliyorum.
"Uyuyordum." İç çektiğini duydum.
"İyi misin?" İyi miydim? Kesinlikle hayır. Bok gibiydim. Kötü hissediyordum ve her yerim berbat derecede ağrıyordu.
"İyiyim anne. Yok bir şeyim."
"Tamam. Lütfen dikkat et." Sanki beni görüyormuşcasına onu başımla onayladım. Kendime dikkat etmem için çok geçti. Bu işin sonu kötü biterse annem dilan ve atakan için endişeleniyordum.
"Görüşürüz ma." Anneme küçükken anne diyemezken mama dan esinlenerek ma dermişim. Ne zaman desem sinirinin ve telaşının geçtiğini bilirdim. Gülme sesi kulağıma gelince bende gülümsedim.
"Görüşürüz küçük kızım. Seni seviyorum." Hiç bir şey demeden telefonu kapattım ve çadırdan dışarı çıktım. Akşam çökmek üzereydi ve gün yavaşca yerini geceye bırakıyordu.
"Ulaaan reisim. " Atakanın bana doğru koştuğunu görünce panikle koşmaya başladım. Hayvan gibi sarılıyordu.
"Gel lan buraya." Masanın etrafından dolandım ve kahkaha attım.
"Ya git Atakan ya. Canımı yakıyorsun sarılırken." Kolumdan tutulmamla üfledim ve arkama döndüm.
"Kes sesini ve sarıl. Korktum." Alt dudağımı sarkıttım ve dalgayla
"Korktun mu sen?" Dedim. Gözleri alt dudağıma kaydı ve aniden parmakları arasında aldı. Çığlık attım ve eline vurdum.
"Hayvan bıraksana dudağımı." Elini çekti ve beni kendine çekerek sarıldı. Bende kollarımı omuzuna doladım ve gözlerimi kapatarak sarıldım.
"Seni seviyorum ve kendine dikkat etmeni istiyorum." Kapadığım gözlerim aynı hızda geri açıldı. Bizim öküz atakan mı konuşuyordu. Şaka gibi. Seni seviyorum demişti. Hafifçe geri çekildi ve saçlarımın arasına bir öpücük kondurdu.
O sıra pat diye bir ses duydum. Atakan ve ben sesin geldiği yöne baktığımızda Bera'nın hızla ormana doğru yürüdüğünü ve peşinden de oğuzun gittiğini gördüm. Oğuz arkasını döndü ve bana baktı. Ardından gözlerini devirip Bera'nın arkasından koşmaya başladı.
![](https://img.wattpad.com/cover/95428326-288-k59926.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZILCA KUYTU
ФэнтезиBir hayat. Nasıl bir anda tepe taklak olurdu? Bir ruh. Nasıl bir anda bedenden çıkar gibi acı çektirir , süründürür lakin o bedene hapis olurdu. Acılar? Hep bu denli acıtır mıydı? Bir dilek tuttum , titrek mum ışıklarına doğru gözlerimi kaparken. Ne...