Evet arkadaşlar yine ben ve bölüm bazı aksaklıklardan ötürü geç geldi özür diliyorum.
Bölüm şarkısı: Ariana Grande- one last time (multimedyada var)
***
Hayatımızda öyle anlar olurdu ki benliğimizden utanıp geleceğe sığınır ama bir türlü geçmişin kirli ayak izlerinden kurtulamazdık. İşte şu an tamda bunları yaşıyordum. Justin hala şaşkınlık ve hayranlıkla beni süzerken arkamı dönüp yürümeye başladım. Yeniden ezilmek, yeniden aynı şeyleri yaşamak istemiyordum.
"Hey, nereye gidiyorsun? " dediğinde arkamı dahi dönmeden bağırdım.
"Cehennemin dibine."
"En azından buradan iyidir. " dedikten sonra arabasına binip gazı kökledi.
Haklıydı. Cehennem bile buradan iyiydi. Canım artık okula gitmek istemiyordu ama ilk günden devamsızlık yapmak da istemiyordum. Neden bu kadar kararsız olmak zorundaydım ki? Ya da Justin neden bu kadar umursamazdı? Bilmiyordum. Zaten bildiğim pek birşey de yoktu.
Geçmiş bazen kurtarıcısı olurdu insanların kurtarırdı onları gelecekte yaptıkları bütün kötü şeylerden bazen ise idam ipi olurdu ne yaparsa yapsın çıkaramazdı boynundan o ipi. Kurtaramazdı kendini insan. İşte o zaman tamamen kaybolurdu gelecekte çünkü tutunup yardım dilenebilecek bir geçmişi yoktu. Benimde yardım dilenebilecek mükemmel bir geçmişim olmadığına göre tamamen unutmayı seçiyordum bir nebze de olsa rahatlıyordum o zaman. Bu nedenle okula değil bara gitmeye karar verdim büyük ihtimalle annem öğrenirse beni parçlayacaktı ama daha ne kadar parçalayabilirdi ki zaten şu an paramparçaydım.
Ara sokaklardan birine girdiğimde kulağıma hafif müzik sesleri çarpıyordu. Neon renklerin ağırlıklı olduğu bir barın önünde durduğumda derin bir nefes alıp içeri girdim.
Ortama göz gezdirdiğimde buranında klasik barlardan bir farkının olmadığını anladım. Kadınların kendini birer cinsel obje olarak görmesi ve erklerin de bunu kullanması midemi bulandırıyordu.
Barmenin olduğu masaya gittim ve düşünceli bir şekilde tabureye oturdum.
Barmen "Ne alırdınız? " dediğinde tezgahı süzmeyi bırakıp ona baktım. Kaşında ve dudağının yanında birer piercing vardı. Saçları ise çok uzundu sanırım arkadan topuz yapmıştı. Giydiği tişört kaslarını çok net belli etsede kollarındaki dövmeden teni pek belli olmuyordu.
"Ağır birşeyler olsun" dediğimde yüzüne alaycı bir ifade ekledi.
"Çarpmasın sonra?"
"Sadece dediğimi yap gerisi seni ilgilendirmiyor ." Dediğimde kafasını sen bilirsin anlamında sallayıp içkimi hazırlamaya koyuldu.
Harika ilk günden okula gitmemiştim ve şu an bir barda onca kalabalığın içinde yapayalnızdım. Bu da hayatın bana tersinden gülme stiliydi galiba.
Yanımdaki tabureden ses geldiğinde kafamı o yöne çevirdim. Tahminen benimle yaşıt yeşil gözlü esmer bir çocuk yanıma oturmuştu. Neden yanıma oturduğunu umursamadan yeniden önüme döndüm.
Barmen o sırada içkimi hazırlayıp önüme koymuştu ki tam içeceğim sırada bir el bardağı önümden çekti.
"Küçük hanıma alkolsüz bir kokteyl hazırla. " dediğinde ağzım şaşkınlıkla aralandı. Bu da nesiydi böyle hem gelip benim içkimi içiyor hem de bana küçük diyordu.
"Küçük mü? Hem sen de kendine yeni bir içki al çünkü o benim içkim ver hemen onu bana. " diyip sinirle soludum.
O ise beni umursamadan "Anlat." Dedi. Sanırım tam bir kaçıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Impossible//Jariana
Fanfictionİmkansızı mümkün kılmaya çalışan aciz bir ruh ve onun ruh kuyusu.