°Beklenmedik 🍁

353 38 48
                                    

Bölüm şarkısı : Troye Sivan - Fools
(Multimedya​da var )

***

Yaşıyordum evet ama nasıl yaşadığımı bilmeden. Sanki bir maratonun içindeydim ve koşmak istemiyordum fakat benim isteğim sadece basit bir dilek olarak sınırlı kalıyordu. Herkes  gibi yürüdüğüm yollar asfalt ya da çimen değildi. Çakıl taşlarıyla çevrili bu yolda ayaklarımın kanlarını ruhuma akıtarak yürüyordum. Bazen koşuyordum bu yolun asla bitmeyeceğini sonumun uçurum olduğunu bile bile. Şu an bıçakların üzerinde olsa da yolum koşmayı o kadar çok isterdim ki fakat buna beynim izin vermiyordu, resmen aglılarım kapanmıştı. Melanie'nin üzerine kusmuştum ve şu an Christian'ın  arabasında evime gidiyordum. Onun üzerine kustuktan sonra ortalık baya karışmıştı. Melanie'nin herkese bağırıp partiyi dağıtması ve ağlayarak oradan uzaklaşması, Christian'ın bana yardım etmesi, Justin'in ise uzaktan bizi izlemesi hepsi bir bir gözümün önünden gitmiyordu en çok da buz gibi bakan bal rengi gözlerde gördüğüm o acımasızlık ...

Orada Melanie bana bağırırken ağzını açıp tek kelime etmemişti en azından yardım ettiğini söyleyebilirdi fakat onu da yapmamıştı. Benim sessiz çığlıklarımı duymuyordu, içimdeki okyanusta kaç balığı uğruna feda edebileceğimi bilmiyordu, çünkü beni sevmiyordu.

Bunu biliyordum. Gerçekler benim idam ipimdi, ruhuma bırakılan her doğruda biraz daha sıkıyordu boğazımı, biraz daha öldürüyordu beni. Artık hiçbir şey duymak  istemiyordum sadece eve gidip uyumak istiyordum.

Kafamı camdan çevirip Christian'a baktım. Ağzı her üç saniyede bir aralanıyor sonra geri kapanıyordu. Sanki bana birşey soracaktı ama cesaret edemiyordu. Aptal değildim. Tabii ki ne soracağını biliyordum. Melanie'nin sorduğu soruyu soracaktı.

"Sadece yaralıydım ve beni revire taşıdı. " Bu konuya artık bir açıklık getirmem gerekiyordu. Christian gerçekten iyi biriydi orada herkes bana nefretle bakarken sadece o yanımda olmuştu.

"Ne?" kafasını bana çevirip anlamaz gözlerle baktı.

"Diyorum ki Justin'le aramda birşey yok sadece yaralanmıştım beni revire taşıdı o kadar. "

Yüzündeki gergin tavır gitmiş yerini rahatlamaya  bırakmıştı. Bana ilgi duyduğu açıktı. Başlarda bunu sadece beni yatağa atmak için yaptığını düşünsem de kustuktan sonra benden iğrenmemesi açıkçası beni de şaşırmıştı ve acabalarla meşgul etmişti düşüncelerimi. Onu sevmiyordum hatta ilgi bile duymuyordum. Sadece buraya gelmek için kullanmıştım onu fakat şu an vicdan azabı çekiyordum. Belki onunla iyi birer arkadaş olabilirdik. Neden olmasın ki?

Araba tanıdık evin önünde duraksadı.
"Teşekkür ederim herşey için. Bu gece sen olmasaydın belki şu an burada bile olamazdım. " Diyip yüzüme minnet dolu bir gülümseme yerleştirdim.

Gözleri gamzelerime kaydığında o da gülümsedi. "Zor bir gündü burada vakit kaybedeceğine git ve dinlen. "

Sanki bu komutu bekliyormuş gibi hızla arabadan indim ve koşar adımlarla kapının önüne gelip anahtarı deliğe soktum. Nihayet beşinci denemeden sonra kapıyı açabilmiştim. Sarhoş değildim fakat tam olarak ayık da değildim. İkisinin arasındaki o ince çizgide akrobasi yapıyordum sanki. Düşersem benliğimi kaybedecektim, kalırsam aklımı yitirecektim. Kapıyı ardımdan kapatıp sarsak adımlarla merdivenleri çıktım ve odama girdim.

Yorganı açıp birden yatağa zıpladığımda yatak tuhaf bir homurtu çıkarmış ardından susmuştu. Sanırım bu yatağın eski olduğunu unutmuştum. Neden unutmak istemediğim şeyleri sürekli unutuyor , unutmak istediklerimi zihnindeki zindana hapsediyordum  ki?

Impossible//JarianaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin