Hatalarım varsa affedin lütfen, kontrol etmedim .
İyi okumalar ♡
***
Tırtıllar kelebek olabilmek için doğardı, erkek arılar kraliçe arıya hizmet etmek için, peki insanlar?
Bizi hayvanlardan ayıran tek bir özelliğe sahiptik. Onun dışında fizyolojik olarak neredeyse aynıydık. Dünyanın kendi çapında geliştirdiği mucizeleri hariç tutuyordum çünkü insanlar bile tamamiyle birbirine benzemiyordu. Onların dünyaya geliş amacı belliydi, dünya bir teraziydi ve onlar da terazinin kendileri için ayrılan kefesinde durarak dengeyi sağlıyorlardı. Hayvanlar aleminde her şey bu denli basit iken insanlar için neden aynı şey geçerli değildi?
İdeallere sahip olmaksızın doğduğumuz bu dünyada ilk halimiz hayvanlardan farksızdı. Düşünemiyorduk, konuşamıyorduk ya da herhangi bir faaliyet gösteremiyorduk. Ağlıyor, yemek yiyiyor ve gün boyu uyuyorduk. Yaş ilerdikçe gelişiyor ve kendimizin farkına varıyor, o ilk anki masumiyetimizi kaybederek hayatta bir motto ediniyorduk. Onu edindikten sonra ulaşmak için her yol mübah, her şey caizdi. Gözümüz hiçbir şeyi görmüyordu. Bu kısmen at gözlükleri takarak yürümeye benziyordu. Bakışlarımız karşıda oluyordu, etrafta değil. Arada hırsından arınmış bazı insanlar vardı fakat onlara rastlamak pek de kolay değildi. O yüzden onları katmıyordum.
Bana gelecek olursak hayatta kesinlikle sahip olduğum bir idealim yoktu. Kararsızdım, istikrarsızdım ve de bolca umutsuz. Edinsem dahi gerçekleştirebilme ihtimalim bir hayli düşüktü ya da ben öyle düşünüyordum çünkü hiçbir şeyin üzerinde tam anlamıyla durmuyordum ama şu an, tam şu saniyelerde huzurla uyuyan Justin'in yüzünü izlerken hiçbir şeye ihtiyacım yokmuş gibi hissediyordum. Güneş sanki avuçlarımın arasındaydı, idealler tepesinin en üzerindeydim. Bunun ötesi yoktu.
Güneş ışınları güzel yüzünün yarısını aydınlatıp diğer tarafını bana benzetmişken, uzun kıvrımlı kirpiklerinin gölgesi göz altlarına düşmüş, dolgun vişne rengindeki dudakları hafif aralıklıydı. Dudaklarının kenarında sırasıyla dizilmiş üç küçük beni basit birer detay gibi dursa da yüzüne öyle çok yakışıyordu ki güzel çehresinde çiçekler açıyordu. Parmaklarım benim iznim olmadan güzel yanaklarına dokunduğunda usulca okşayıp oradan alnına çıktım ve oraya yapışmış saçlarını geriye doğru ittim. Sabah güneşi odamın içinde doğuyordu. Pürüzsüz yüzüne değen parmaklarım karıncalanıyor ve ben hayret etmekten başka bir şey yapamıyordum. Nasıl bu kadar güzel olabilirdi?
Dizi ya da filmlerdeki aptal klişelere yakışmayacak kadar aykırıydı. Uyurken masum falan da değildi. Biçimli kaşları çatılmış onu masum olmanın pençesinden kurtarmıştı ama korkmuyordum çünkü bu adam dün bana beni sevdiğini söylemişti. En büyük zaafı ben iken ondan korkmam saçmalıktan başka bir şey olmazdı.
Hala inanmakta güçlük çekiyordum. Ben ve o? Biz şimdi sevgili miydik? Hayır bana böyle bir şey teklif etmemişti. Sadece akışına bırakmam gerekiyordu. Yıllardır bunu başaramayan biri olarak zorlanacaktım belki ama yapabilirdim. Yani sanırım.
"Günaydın." Yüzüne dalmış gözlerim hafif irkilerek gözlerine döndü. Uyanmıştı. İrisleri o kadar parlaktı ki kendi yansımamı gözlerinin içinde görebiliyordum. Kalbim çok hızlı atıyordu. Fazlaca da heyecanlıydım fakat kekelemeden "Günaydın." Diyebilmiştim.
Elimi saçından çekeceğim sırada bileğimden tutarak bana engel oldu. Parmakları fazla sıcaktı. Dün geceden bazı kesitler gözlerimin önüne geliyordu ve bu sakinleşmemi sağlayamıyordu. "Çekme, sadece birazcık daha böyle kalalım." Titrek bir nefes verdiğimde başımı sallayarak onu onayladım. Dudak kenarlarını ve kalbimi kırış kırış yapan bir gülümseme takındı ardından elini bileğimden çekip kollarını belime sardı. Tek kişilik yatakta ona değmemek için bıraktığım azıcık mesafeyi de katlederek bedenlerimizin birbirine yapışmasını sağladı. Kulağı kalbimin hemen üzerinde, başı göğsümdeydi. Nefes alamıyordum. Heyecanım doruklara ulaşmış kalbim saatli bir bomba gibi işlerken ciğerlerime bir parça oksijen çekmekten acizdim. Her yer o kokuyordu. Yastığım, nevresimim, odam hatta ben bile. Aptal bir peri masalında yoksa rüyada mıydım, ayırt edemiyordum. Sadece zaman dursun ve sonsuza kadar böyle kalalım istiyordum. Kendi küçük sonsuzumuzda...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Impossible//Jariana
Fanficİmkansızı mümkün kılmaya çalışan aciz bir ruh ve onun ruh kuyusu.