11

842 125 16
                                    

Ben en çok göğüsündeyim, Penelope.
Kalbini bu yüzden mi her uyku felcinde devasa avuçlarınla sıkmaya yeltenip duruyorsun bilmiyorum ama yalnızca minik, şeker mi şeker bir ipucu: beni böyle öldüremezsin.

Kaburgalarının kenarlarından başlayan ve tıpkı sen gibi doyumsuzca kostal açına sızan o boktan hissi iyi biliyorum, iyi biliyorsun. Suprasternal düğümüne giden yolda sternumunun üstüne düşmüş herbir şey titriyor ve sen hala kelimeler yetmiyor diyen insanların yalan söylediğine inanıyorsun. Penelope, cidden yaratık olmak harici şaşırtabilen bir organizmasın; tıbbın sana yettiğine inandın mı? Ya da yalanı söyleyenlerin onlar olmadığına da bunlar olduğuna? Şaşırtıcı bir organizmasın —eğer ezbere bilmeseydim.

Seni anlayamadığımı beş dilde, dilinden sen henüz kundaktayken söktükleri Latinceyi ilk sıraya koyarak anlatmayı isterdim. Yaptıklarının mantığını çözemediğimi yüzüne yirmi beş farklı açıdan tükürerek söylemek isterdim. Kendini bulmak ile kafayı çiğ çiğ yemiş bir aptaldan başka bir şey olmadığını o kornişleri bir bir söküp, iki iki —üç üç, yüzüne vurmak isterdim.

Ama her şeyi gören gözlerime, bana olanın da katı ve katı kadar lanet olsun ki: ben seni anladım.
Bağlantıları stabilize bir örümcek ağı gibi ören kafatasımın içindeki pembe yığına da sıçayım: ben seni fazlaca anladım.

mide bulandırana kadarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin