7

1.1K 155 37
                                    

Seni ilk ben gördüm, bu edebiyatı yapmak istemezdim ama Penelope, seni ilk ben gördüm. İçine düşmek üzere olduğun o çocuğa bakan gözlerindeki girişimi ilk ben gördüm. Beş metre yaydığın o ağzında sakız ettiklerini ilk ben gördüm. Doyumsuz kalbinin her bir milimine verdiği gibi yüzüne de verdiği fazladan kanı ilk ben gördüm.

Seni ilk ben gördüm Penelope ve doğrusu, buna sen bile katlanamıyorsun.

Kendini verdiğini sandığın şeylere kendini sadece emanet ediyorsun. Bunu belki çoktan biliyorsundur. Sadece ufak bir hatırlatma: kiraya verilen evlerin lavaboları gördüğün her bir evden daha çok bok götürür. Bunu da belki çoktan biliyorsundur, sadece ufak bir hatırlatma, bok götürüyorsun ve kimse seni öpmek istemiyor.

Elini yıkarken o sahte gümüş yüzüğünü hiç çıkarmıyorsun, Penelope, o paslanıyor. Yüzüğün alt tarafını bilerek büküyorsun ve ne zaman iyi misin diye sorsalar ve sen yorgun olduğunu söylemek istemesen o sivri ucu bileğine bastırıyorsun.
Unum, duo, tribus.
Penelope, hayatım, iyi gözüküyorsun.
Tribus, duo, unum.
Penelope, hayatım ama ben seni görüyorum.
Nihil.
Penelope, hayatım, seni bir tek ben görüyorum.

Sikeyim Penelope,
seni öpmek istiyorum.

Seni öpmek istiyorum ve doğrusu—sikeyim, buna sen bile katlanamazsın.

mide bulandırana kadarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin